Çelikhan birçok konuda olduğu gibi eğitim konusunda da dünyaya örnek teşkil edecek bir karakter arz ediyor.
Adeta çaresizlikten çare üretiyorlar.
Uzun zamandır orta öğretim veren okullarımızı takip ediyorum.
Hummalı bir yarışa girmişçesine çalışıyorlar.
Öylesine gizli bir rekabet ortamı oluşturulmuş ki, birbirlerini kıskanmak yerine daha çok çıtayı yükseltme gayretindeler.
Bu hal ise modern çağın rekabet anlayışına tamamen uygundur.
Öyle ki modern çağda rekabet kalite üzerine bina edilmiştir.
İşte bizimkiler maddi üretimlerdeki bu kaideyi eğitime taşımış, kaliteye endeksi bir model oluşturmuşlar.
Yani birbirinin ayağını çekip öne geçmektense daha çok efor sarf edip rakibi geçmek üzre kurgulanmış bir rekabet ortamı var.
Dolayısıyla bu hal bu müthiş ve takdire şayan başarıyı da beraberinde getiriyor.
Bu harika rekabet ortamını kimler nasıl oluşturmuşsa bilmiyorum.
Ama bu durumun figürleri olan öğretmenlerimizi takdir ediyor hepsinin tek tek ellerinden öpüyorum.
Tabi öğretmenlerimizi nazara verirken değerli müdürlerimizi göz ardı etmemek gerekir.
Zira öğretmenler ne kadar istekli olursa olsun onlara o meydanı ve ortamı sunmazsanız, birlik, beraberlik ve bir aile ortamı oluşturmazsanız bir noktadan sonra hayal kırıklığı başlar ve bu başarılar hayal olur gider.
Dolayısıyla bir bütün olarak olayı değerlendirmek lazım.
Aslında bu durumun şöyle tarif etmek gerekiyor:müdürlerimiz ve öğretmenlerimizi öyle bir gayretin içine girmişlerki,bu gayret profesyonelliğe amatör bir ruh eklenerek süslendirilmiştir.
öyle ise bu başarıların devamını istiyorsak,başta büyük idarecilerimiz ve veliler olarak eğitim camiamızın arkasında durmalıyız.
İsterseniz bu başarıların nasıl oluştuğunu gösteren,perde gerisindeki ruhu bize anlatan çarpıcı bir örnek verelim.
Okul ve öğretmen adını vermeden anlatmak istiyorum.
Çünkü ben eminim ki bütün okullarımız ve bütün öğretmenlerimiz aynı şeyi yapacaklardır.
Evet,sınava iki hafta kalmış.
Sınava girecek öğrencilere yıl boyunca gerekli kurslar ve özel dersler verilmiş,son haftaların bir tekrarla geçmesi gereklidir.
Yani sınava girecek öğrencilerin bir nevi kampa girmeleri gerekiyor.
Hafta sonu bir öğretmen (matematik öğretmeni)arabasıyla gezerken gözüne bir şey ilişiyor.
Tarlada en çalışkan öğrencilerinden birisi babasıyla birlikte zibil dağıtıyor.
Öğretmen bir anda acı bir fren yapıp öfke ve saygıyla karışık arabadan inip bananın yanına gidiyor.
-“Abi sen delimisin?”
Adam bir an ürpererek;
-"Ne oldu?"
-“Sen bu çocuğun hayatıyla oynadığının farkında mısın?”
Babanın ürpertisi geçmiş vurdumduymaz bir tavır gelmişti.
-"Neden ne olacak ki. Ben mecbur bu işi yapmak zorundayım. Bunları okutmak için bu iş gereklidir."
Öğretmen babanın bu tavrı karşısında bir an sendeler gibi oldu sonra toparlayarak.
"abi sen şimdi bu çocuğu eve yolla bu bir iki hafta hiç bir iş yaptırma ne işin varsa ben gelir yaparım.”
deyip küreği eline alır, çocuğu eve yollar ve bütün zibili baba ile birlikte dağıtır.
Ha bu arada bu öğretmen yerli bir öğretmen değildir.
Fakat Çelikhan'da ki diğer öğretmenler gibi bir öğretmendir.
Ve işte bende bu eli öpülesice öğretmenin şahsında diğer tüm öğretmenlerimize saygıyla selamlıyorum...
Not: o öğrenci önce fen lisesini kazandı sonrada Boğaziçi üniversitesini...