https://www.celikhanhaber.com/files/uploads/user/599b1a16-8d13-45b0-9e1b-7fb86a5a1caa.jpg
Sabri Altun

İftar çadırı ve nesli ati

16-07-2013 16:26

Bazen insan tarih yazar fakat tarih yazdığının farkında olmaz.

Bazen insan özlem duyulan yaşanılası duygulara duçar olur, durduğu zaviye yanlış olduğu için o duyguların farkında olmaz.

Yani yaşadığınız anı geçmişle değerlendirmeyip gelecekle bağlantısını kurmadınız mı dar bir kalıpta boğulur gidersiniz.

Ve ben bu Ramazan ayında Çelikhan'da bu med-cezirlerin iç içe yaşandığını görüyorum.

Muazzam bir geleceğin temellerinin atıldığının farkında değiliz.

Eminim ki bu yazacaklarımı birçok kişi  son derece abartılı bulacaktır.

Hatta şöyle düşünecekler: “hayal dünyasına girmiş. Yazmış da yazmış. hayalperestlik abartıya kaçırtmış…”

İftar çadırına bu yaşanılan gözle bakan insanlar zaten beni anlayamaz.

Çünkü bunlar hayallerini bile yitirmişler.

Çünkü hiç bir zaman benim gibi meseleye bakmamıştır ve bakamayacaktır da...

Çünkü ancak benim jenerasyonum benim gibi görebilecektir.

Çünkü benim neslim adeta insanlığın geçirmiş olduğu evrelerin hepsinin özetini yaşamıştır.

Bizler adeta bedeviyetten post modern çağına gelen bütün gelişmeleri yaşadık.

Bizler kara sapandan uzay teknolojisine gelen bütün evreleri yaşadık.

Teknolojik gelişmelerle psikolojik ve fizyolojik gelişmeleri bütün paralelliğiyle yaşadık.

Ve ben 60 lı 70 li yılların Türkiye'sinden,60 ihtilalin karanlık dehlizlerinden, 12 Martın dağdağalarından,12 Eylülün kıskacından,28 Şubatın zülümatından çıkıp gelmişim.

Dinin imanın yok sayıldığı, namazın ibadetin orta çağ zihniyeti olarak görüldüğü, Ramazanın, Teravihin alaya alındığı bir kesafetten gelmişim.

Devlet ricalinin, dine Kur'an'a ambargo koyduğu, Kur’an kursu talebelerinin bire bir il valisinin bizzat öğrenim gördüğü Kur'an kursundan hocasına bir sürü hakaret eşliğinden bütün bir sınıfı okula getirip zorla kaydettiği Kur'an düşmanlığının yapıldığı bir çağdan geliyorum.

Değil vakit namazları, Cuma ve hatta Bayram namazlarında bile devleti temsil edenler şurada kalsın, hiç bir memurun bulunmadığı zamanlardan gelmişim.

Hâlbuki bu gün...

Bu gün direk devlet tarafından memleketimde iftar çadırı düzenlenmekte, Ramazan ayının ruhuna uygun aktiviteler yaşanmaktadır.

Evet, bu gün bir tarih yazılıyor ve biz bu tarihe tanıklık ediyoruz.

Şundan emin olun ki bu tarihi ne yazık ki benim emsal neslim yazmıyor.

Bu tarihi o iftar çadırına hücum eden o küçücük çocuklar yazıyor.

Çünkü  onları buraya sevk eden bir hiss-i kalbel vuku vardır.

Ben onları seyrederken şunu gördüm:

Bize şunu haykırıyorlar;

“Ey miras yediler!

Önümüzden çekilin. Sizler bin yıllık kadim medeniyeti yok ettiniz.

Düştüğünüz yer böyle birlik ve beraberlik alanlarıdır.

Bu ruhun yeşereceği yer buralardır.

Sizler bu işi asla anlayamayacaksınız.

Onun için kalbiniz bozulmuş ruhunuz esarete alışmıştır.

Sizler sahip olduğunuz değerlerin kıymetini bilmediniz. Bunun için kader sizi yalnızlığa ve itilmişliğe mahkûm etti

Çekilin önümüzden biz geliyoruz.”

Gerçekten gidin o iftar anında onlardaki coşkuya bir bakın.

O körpelerin göz bebeklerindeki geleceği okuyun.

Niçin orda olduklarını biraz tefekkür edin.

Aç oldukları için orda değiller.

Çok güzel yemekler verildiği için de değiller.

Her birisinin ailesinde Ramazan münasebetiyle en güzel yemekler pişiriliyordur.

Bu tür etkinliklere yabancı da değiller.

Çünkü her Pazar düğünlerimiz olur ve fıtri olarak en sevdiğimiz yemeğimiz yenir.

Peki, onları buraya çağıran saik nedir?

O çocuklara dikkatlice bakın...

 Eğer  gerçekten benim baktığım gibi bakarsanız şunu göreceksiniz:

Dünya bir restorasyon geçiriyor.

“Uluslararası düzen lime lime dökülüyor, krizlere refleks gösterme kabiliyetini kaybetmiş, teknolojideki gelişmeler insanlığın geleceğini sadece biyolojik geleceğini değil aynı zamanda psikolojik manevi geleceğini de önemli ölçüde etkileyebilecek büyük değişimler içinde.”

Yeni bir yüzyıl doğuyor.

Geçen  100 yıl içinde yaşanan sömürgecilik döneminden ve soğuk savaşlarla, suni çizilmiş sınırlarla, ayrıştırılmış ulus devlet tecrübelerinin üzerinden geçen acılı yıllardan sonra bütün bir insanlık tekrar bir bütünlük, bir iç restorasyon arayışı içinde.

Bu arayış ise ancak insanlığın kadim birikiminin tekrar keşfedilmesiyle son bulacaktır. Ve insanlık olarak ihtiyacımız var. Kaybettiğimiz değerleri tekrar bütün derinliğiyle idrak etme ihtiyacımız var.

Ve işte o kürpe yavrular bu değerleri burada görüyorlar.

30 kırk yıl sonrasında kendisine lazım olacak enerjisini burada alıyordur.

Maksat burada kaybettiğimiz ruhun tekrar ihya olmasıdır.

Önce duygu birliği sonra kalp birliği ve en son olarak İslam birliğinin yolu buradan geçiyor.

Onların gözlerine bakınca daha çok şeyler görüyorum ama diyemiyorum.

Ancak ruhumda fışkıranları buraya aktarabildim.

Bu vesile ile sayın kaymakamımıza ve sayın müftü hocamıza şükranlarımı sunuyorum.

En azında kaybettiğimiz değerleri nerde arayacağımızı gösterdiniz.

 

 

 

DİĞER YAZILARI Bebeklerin Gücü.... Devletin inisiyatif gücü “Vurun kahpeye” Ormanda 15 Temmuz Orantısız Kavgalar Orman'da Yeni Düzen! Pralamenter sistem aslında ne demek Bir eseri hiddet… Küffara giden dualarımız. 15 Temmuz Ve Bir Öneri! Bediüzzaman ve parlamenterler sistem Panama Leaks ve Bediüzzaman Görüyorum ama diyemiyorum. Bir Devrin Anatomisi İnsanları idare edenlerin gözünü kan bürümüş. Ayrık otları ve yaşlı kadınlar Müslümanlar savaşıyor. Sınırı olmayacak… Alın o sapıkları başınıza çalın SÖZ Allah rızasını düşünen üçüncü şahıslara duyurulur Dilimizi yüreğimizle güçlendirmek… Milenyum nesli ve tenha siyaset Neden Mustafa Bulut… Batının gücü nerden geliyor Sineklerin kartallalra savaşı… Ucb’un böylesi… Kavgayla gelen bir mecburiyet İsrail'in muvaffakiyeti, Müslümanların muvaffakiyetsizliği Kutsal mekânlar hapishane gibi Her karışı Peygamber kokuyor Kudüs Gezisi Hiç büyümeseydim Olimpiyatları alsak ne yazar? Dağ tepeye, tepe kuma dönmesin… Mağlubiyetin sırrı SBS'deki başarının çarpıcı öyküsü. Ey menhus ruh artık titre Bediüzzaman ve gezi hareketi Belki Garip, Ama Bir Öz Eleştiri Son Osmanlıya son saldırı… Kadınlık onuru Dehlizlerdeki sahte kahramanlar Çelikhan Türkiye’ye sığmıyor. Hangisi daha tehlikeli? Biz Ne Olacağız? Takdir ve İhanet Ne idik, ne olacağız? Mustafa Şahin Bir Liderin Doğuşu Yaşayan Efsane,Reis Yaylagül Mahmut Şahin Toplumsal refleksler Sükût Ediyorum Gelemeyen Bahar Herkes işine Baksın... Suçlu Benim Ormanın Tarihi Yeniden Yazılıyor Baykuş’un Gözleri Bir Masalım Var Deccal operasyonu mu Kürt sorunu mu? Eğitim, Toplum Ve İntihar Çelikhan Ve Kızların Hakkı Bir Çağın İz Düşümleri 2 Bir Çağın İz Düşümleri 1 Kelimeler canlanır mı? Kavimler neden helak oldular? Ene ve nefsin serüveni Amerika’yı sömürmek… "mahşeri gördüm" Küre-i Arz Konuşunca... Kim ayvayı yiyecek? Baba mı dediniz? Hangi rejim? Bir Çıkmazın Anatomisi Hayal hakikat arası bir şey Zindandaki delik Yumurta idaresi Hain Köpek Bireyin gücü mü cemiyetin gücü mü? Acıdan söz et bana Bu film burda bitmez Demokratik yağmurlar Çelikhan Net ve TOKİ sürecinde almamız gereken ders Ahde Vefa Veya Mü’min’in Yitik Malları Kaymakamların rolü ve Anadolu Mayası Kaymakamlar Geçidi Düşman içimizde… Kördüğüm Bir Dünya… Yansın Tahrir Meydanı Görüyorum ama diyemiyorum Mahkum adam nasıl hür adam olur? “Hür Adam”la açılan ufuklar… "Yarab hayretimi arttır" Her şey 'kün' de saklı Eyvah Amerika'yı kızdırdık Asrın en büyük eğitim yanlışı Tehlike kapımızda 2 Tehlike kapımızda Haritaya dikkat! Devlet ve Ramazan Bayramı Onlar rahmete uçtu ya bize ne olacak? Perde gerisine bakalım bence… En büyük buluşma Yıkılmayan duvarlar (Mutluluğa yolculuk-2) Heni en lekum (Mutluluğa yolculuk) Asya'nın bahtına saplandım 2 Şahin Bakışlı adam Hesaplanmayan Hesap Dağdan iniş… Cennette futbol var mı Gerçeğin çizgileri ve bir Ceylan Bayramlar Ve Bazı Adetlerimiz Irmak Ummanda Boğulur Tahrik,yara ve kontr hareketler. Cüruf’a Dikkat Ham Çarık Ve Kıl Çorap Uygun Adım Şimdi Jari Zamanı Ve yeni valimiz...