Bir önceki yazımda “dahası” deyip durmuştum.
Devamını yazmayı düşünmüştüm.
Hani seçimden sonra bir tahlil yapıyordum.
Hani kim kazanmış, kim kaybetmişken sebeplerini ortaya sererken, memleketi idare etmek isteyen odaklara bir nevi yol göstermek amacıyla yazacaktım.
Belki tarihe not düşmek olacaktı.
Yahu sonuçta bir seçim yapılmış demokrasi gereği birisi seçilmişti.
Bu hiçbir zaman dünyanın sonu değildir.
Lakin öyle bir atmosferle karşılaştım ki, artık her hangi bir şeyi yazmaktan bizar oldum.
Tiksindim.
Yazıyı okumadan, yapılan yargılardan usandım.
Hangi amaçla yazdığıma bakılmadan infazlardan bıktım.
Sadece şurada- burada yapılan konuşmaları duydum.
Bu konuşmalar bile bu kadar çekilmezken varın gidin klavyeye oturup niklerin arkasına saklananların iğrençliklerini siz hesaplayın.
Nitekim tek bir yorum hariç diğer yazılan onlarca yorumu okumadan sildim
Haydi diyelim ki,atmış yıllık siyasi geçmişimizde ilk defa iktidara gelmiş bir kanadın,(bora tarafdarları) Çelikhan belediye Başkanlığının o kadar büyük bir hedef olmadığını tam bilmedikleri için, kaybetmenin getirdiği yenilgiyi hazmetmemenin verdiği refleksler sonucu saldırganlıklarını anlayabilirim.
İlk defa memleket idaresinde söz sahibi olmanın getirdiği gururu kaybetmenin acısını hissedebilirler.
Peki ya günümüz dünyasının en etkin güçleri olan STK’ların aynı refleksleri göstermelerine ne demeli?
Hani bunlar memleketin geleceği olacaklar.
Hani bunlar okumuş aklı başında, geleceğe yönelik fikirleri olması gereken güruhlardı.
Heyhat… Memleketin bahtında yeşeren ayrık otlarıymış da bizim haberimiz yok.
Eminim ki bu yazdıklarımı da yanlış anlayacaklardır.
Şimdi zannedecekler ki ben günah çıkartmanın peşindeyim.
Şundan emin olun ki benim derdim bana yapılan saldırganlıklar değildir.
Vallahi de billahi de benim derdim başkadır.
Benim derdim yaşadığımız bu kaht-ı ricaldır.
Çelikhan’ın entelektüel(!) güçlerin, aydın(!) kesimlerin bu kadar gözü kör olmalarıdır.
Haydi diyelim ki yaşarken görmüyorsunuz o kadar ferasetiniz kapalıdır.
Hiç olmazsa yaşadıktan sonra geriye bakıp tahlilinizi yapın.
Yanlışı veya doğruyu, olaylar geçtikten sonra bari görün.
Görün ki bundan sonra o kahredici yanlışlarınızı yapmayın.
Evet, beni düşman ilan edin, hatta beni linç edin ama doğruyu görün.
Şundan emin olun ki benim ne önce, ne şimdi, ne de bundan sonra hiçbir hesabım yoktur.
Ben yirmi senedir bu memlekette gazetecilik yapıyorum.
Yirmi senelik süre içerisine bu memlekete idareci olan her kesle diyalogum oldu.
Hepsinin iyi niyetini de kötü niyetini de çok iyi biliyorum.
Benim kendime biçtiğim misyon: bu memleketin gözü kulağı ve düşüncesi olmaktı.
Hiç kimsenin yerinde ve makamında gözüm olmadığı ve olmayacağı için her kesi bu misyon doğrultusunda, eleştirmiş, yermiş ve ya övmüşümdür.
Hatta bunun için en değerli dostlarımdan bile olmuşumdur.
Ne yazık ki burada yaşadığım sürece aynı minval devam edecektir.
Kalleşlikleri, gözü körlülükleri ihanetleri göz göre göre kabul edemeyeceğim için burada yaşadığım sürece ben böyle olacağım.
*
Evet, ben bir tahlil yapmak istedim.
Zira ortada ilginç bir durum vardı.
Toplum olarak hesabımızı yapmak adına, geleceğe yön vermek adına, iyisiyle kötüsüyle, yanlış veya doğru bir analiz yapacaktım.
Kişilerden ve olaylardan çok işin fikir boyutuna ilişmek istemiştim.
Lakin ne gezer.
Öyle bir toplumsal yaklaşımımız var ki düşündükçe kahroluyorum.
Hani yan yana geldik mi mangaldan kül bırakmayız, lider veya idareciye her türlü lafları yetiştirir, hatta hakarete varan eleştiriler yapıştırır kulaktan dolma bilgilerle iftiraları