Başbakan Recep Tayip Erdoğan ile 1 saat baş başa görüşme fırsatı yakaladım. Bu fırsatı nasıl yakaladığımı sormayın. Çünkü o kadar ilginç ki anlatsam hiç biriniz inanmazsınız.
Başbakanın uçağındayız. Yanında bakanlar, grup başkan vekilleri, danışmanlar ve gazeteciler var.
Başbakan telefon ile görüşüyor. Çeşitli illerde oluşan aksamalar hakkında bazen bakanları bazen de Vali ve Belediye başkanlarını arıyor.
Allah adama vicdan vermiş. Soruyor, Sorguluyor…
Bir an için başını sola çevirdi ve göz göze geldik. Kendi kendine benim için “ kim bu adam” diye dediğini hisseder gibi oldum. Ben bunu düşünürken, bir ses duydum. Bu ses Başbakanın sesinden başka bir şey değildi.
Bana seslenmiş.
Ama ben duymamışım.
Ahmet Aydın’ın uyarısı ile kendime geldim.
“Buyur başkanım” dedim. “Başbakan seni çağırıyor” dedi.
Şaşa kaldım. Afalladım.
Bu kadar Deneyimli gazetecilerin arasında beni niye çağırıyor diye düşündüm.
Tabi bu arada beni sormuş.”Kim bu adam” diye…
O ortamda beni tanıyan tek kişi gururumuz Ahmet Aydın, birkaç gün önce sohbet etme imkânı bulduğum orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu…
Ahmet Aydın, Benim kim olduğum konusunda Başbakan’a bilgi vermiş.
Kendi aralarında yapılan bu konuşmanın ardından,
Kalkmamla başbakanın yanına varmam bir oldu.
“Buyurun Sayın başbakanım” dedim.
“Senin Akreditasyonun var mı?”dedi.
“Yok Sayın başbakanım” dedim.
Peki, “bu uçağa nasıl bindin” dedi.
“Ak Parti Grup başkan vekili Ahmet Aydın’ın sayesinde buradayım.”dedim.
Biran için yüzünü sola doğru çevirip Ahmet Aydın’a baktı. “Ahmet bu neyin nesi” dediğini hisseder gibi oldum.
Benim o sözüm Ahmet Aydın’ı zor durumda bırakacağını tahmin etmiştim. Ancak bu hayatımda karşıma çıkacak bir şanstı.
Eğer ki; Başbakan ile 10 dakika konuşma fırsatı yakalasam benim bu davranışım Ahmet Aydın için de olumsuzluktan olumluya dönüşeceğine inanıyordum.
Çünkü ne kendim için nede başka bir şahıs için talebim söz konusu olmayacaktı.
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, konuşmanın arasına girdi.
“Sayın başbakanım, bu genç geçen Adıyaman ziyaretimde, benden iki talepte bulunmuştu. Bir talebi için anında gerekenin yapılmasını istedik. Diğer talebi de süreç içerisinde devam ediyor” dedi.
Başbakan, Veysel Eroğlu’nu dinledikten sonra gözlerimin içine baktı.
Kendi kendisine “ ya bu adam iki talepte bulunmuş. İkisi de oluyormuş. Daha ne istiyor.” Dediğini hissettim.
Sanırım başbakan o isteklerin kişisel istekler olduğunu düşünmüş olacak ki, bir an için “ tamam yerine geçebilirsin.” Diyeceğini düşündüm.
Saniyeler içinde olup biten bu düşünme esnasında, Ahmet Aydın’ı zor durumda bırakacağımı düşündüm. Kedim için hayatımın şansını kaçırdığımı hissettim.
Çok kötü bir ruh haline büründüm.
Tam o esnada, Ahmet Aydın demez mi?
“Sayın başbakanım, Mustafa, Sayın bakanımızdan kendi şahsı için değil! Çelikhan özelinde, Adıyaman, Türkiye ve insanlık için talepte bulundu.”
Başbakan konuşma anında, Orman Bakanı Veysel Eroğlu’na dönerek” ne oluyor” der gibi baktı.
Orman ve Su İşleri Bakanı; “ Sayın başbakanım Ahmet bey doğru söylüyor. Ben o noktaya girmedim. Genç gazetecimiz bu talepte bulunmuştu. Hatta biraz takılmıştım.’ O da Sayın bakanım yeter ki bize hizmet getirin. İstediğiniz kadar takılın.’demişti.”
Bunları duyan Başbakan Recep Tayip Erdoğan:….
Devam decek.