1998 mıydı 99 muydu hatırlamıyorum ama Çelikhan Akdağ Spor kulübünün kuruculuğuna soyunmuştum. Bitmek bilmeyen bir enerji ile yola koyulmuş öğretmen, öğrenci, polis, asker, bütün futbol oynayan herkesle diyaloga geçmiştim. Kararlıydım Futbol kulübünü kuracaktım. Tabi kulüp kurmak için uğraş ve para gerekliydi.
O zamanlar diyalogumu geliştirmeye başladığım başyazarımız Sabri Bey ile de görüşmüş neler yapabilecekleri konuşmaya başlamıştık. Uzun süren görüşmeler sonunda vardığımız kararların başında uğraş ve para geliyordu.
Uğraş için ben vardım. Ama para o zamanlar beni aşıyordu.
Bunun için ilçenin önde gelenleriyle birlikte hareket etmemiz lazımdı. Kulüp için gerekli olan evrakları tamamlamaya başlamıştım. Kurucular kurulunun sabıka kaydı gerekiyordu. Çelikhan cumhuriyet savcılığından almaya gittiğimde her kayıt için 500 bin lira istemişlerdi. 20 yaşında Çelikhanlı her gencin cebinde olmadığı gibi benim de cebim de yoktu. O esnada Belediye Başkanı Mustafa Şahin’in talimatıyla Hesap İşleri Müdürü Ramazan Bey imdadıma yetişti ve sabıka kayıtları için ödenmesi gereken parayı ödedi.
Kar kış fırtına dinlemiyor Adıyaman yollarında koşturuyordum. Kulüp yönetiminde ben, Belediye Başkanı Mustafa Şahin(Değerli başkanımı tenzih ederim. Kendisi ne esnaf değil siyasidir.), Başyazarımız Sabri Altın, Mahmut Yağızatlı, Kadir Yıldız, Ekrem Bingöl, Bedir Altınışık,Mahmut Karcı vardı. Saydığım isimler Çelikhan Akdağ Spor kulübü yönetici kadrolarıydı. Güya Çelikhan’ın zenginleri yönetimde olacak, kulübe para yardımında bulunacaklar ve kulübü ayakta tutacaklardı.
İlk kongremizi Bizim Bilardo Salonunda yapmıştık. Çaylar, kahveler içildi, sohbetler yapıldı. Ama kulübün geleceği konuşulmadı. İçlerinden biri içinde olacağımız binanın kalorifer sisteminin değiştirilmesi gerektiğini ve bunu kendisinin ucuza mal edeceğini anlatıyordu. Lafı uzatmaya gerek yok.
Kongremizi yaptık. Kulübün geleceğinin konuşulmadığı zenginlerin “daha çok nasıl para kazanırız?” derdinde olduğu bir yönetim tablosu…
Herkes ayrıldıktan sonra ağabeyim bana dönerek;
“Kardeşim, bak gelip saatlerce oturdular, Ancak ve ancak kendilerine fayda sağlanacak işlerle uğraşırlar vazgeç bu sevdadan. ” demişti.
Başka bir zaman Tema vakfı için Gaziantep’e gitmiştim. Dönüşte Ağabeyim yine bana dönerek; “Boş işler müdürü hoş geldin” demişti.
Ben hareketli yaşamı seviyorum.Sürekli koşturma,sosyal aktiviteler düzenlemeyi seviyorum.Yıllardır turnuvalar düzenlerim. Bu yazıyı kaleme almamdaki asıl amaç geçen gün Adıyaman Üniversitesi Derneğinin yaptığı kongre ve yönetime giren kişilerin pozisyonlarıyla alakalıydı. Çoğu işadamı aralarında sevdiğim gazeteci ağabeyimde var. Adıyaman üniversitesi Derneğini kurmuşlar, ne güzel. Amaçlarının Adıyaman üniversitesini cazip kılmak olduğundan şüphem yok. Ama keşke Çelikhan Akdağ Spor kulübü’nün kuruluşunda yaptığım hatayı bana anımsatan bir tablo olmasaydı.