Yaklaşık iki aydır İlçemiz okullarında bir dizi çalışmalar yapılmaktadır.Barbaros ilk öğretim okul öğretmenlerinin girişimleri sonucu başta Barbaros ilk öğretim okulu,sonrasında Atatürk ilk öğretim,Yunus Emre,Pınarbaşı lisesi ve en son Hükümet konağının çevre düzenlenmesi…
Değerli hocalarımızın girişimi sonucunda okul görünümünden çok uzak olan, Barbaros ilköğretim okulunun çehresi tamamen değiştirilirken, diğer okullarımızın bahçe düzenlemeleri, okulların içinin badana ve boyasının yapılması…
Evet, bütün bunlar yapıldı. Yapılan bu çalışmalar cüzi bir meblağ ile İlçe jandarma komutanlığının organizatörlüğünde gerçekleşti. Organizasyonun içerisinde Kaymakamlık, Belediye, Milli eğitim Müdürlüğü bulundu. Organizasyonu yapan jandarma değil de Kaymakamlık yada Belediye olmuş olsaydı yapılan çalışma 200 bin ytl’yi çok rahat aşardı. Buda ilçe ekonomisi için büyük bir kayıp olmuş olurdu
Burada değinmek istediğim konu işin içinde jandarma (Asker)bulunduğu için çalışmaların kolay ilerlediğini, parasal anlamda çok az harcamayla çok büyük işler yapıldığını göstermektir.
Ziraat bankası 190 bin ytl ile Hizmet binasında çalışmalar gerçekleştirdi.Jandarma organizatörlüğünde ise Kaymakamlık lojmanında hemen hemen aynı çalışmalar gerçekleştirildi.Lojmana yapılan masraf 10bin ytl .Ziraat Lojmanının bakımını Asker yapmış olsa 20 bin ytl geçmeyecek.Türkiye’nin hemen her yerinde buna benzer işler gerçekleştirilmekte.Tahminimce 1yıl Türkiye deki bakım onarım işleri bağlı bulunan jandarma komutanlığına verilse buradan elde edilen gelir ile Türkiye’nin dış borçları ödenmez mi ?
Xx xx xx xx
Şiddetli yağmur Güneydoğu'yu kötü vurdu.
Yağmur kısa zamanda sele dönüşüp evleri, insanları, hayvanları önüne kattı, kayalar yolları kesti, felaketzedeler umutla kendilerine el uzatılmasını beklediler.
Muharrem Sarıkaya, Uludere'de bulunan İzmir Milletvekili Enver Öktem'le yaptığı görüşmeyi naklediyordu:
"Kaymakamın yanındayız. Burada belediyeler çökmüş, sivil örgütler kaybolmuş" diyordu Öktem, "...çevrede askerden başka yardıma koşan yok. Herkes kendilerini felaketten kurtaran bir tuğgeneralden efsane gibi söz ediyor. Adını bilmiyorum ama çok can kurtarmış."
Daha önce Hakkâri'de bir "eylem" düzenlemiş ve 500 askerin eline poşet verip sivil giysiler içinde Hakkâri sokaklarında çöp toplatmıştı. Megafonla çağrılan bazı yurttaşlarla katıldığı etkinlik basına "Benzeri görülmedik eylem" diye yansımıştı.
Eylemde taşınan "Belediye bölücülük yapma, işini yap" pankartı nedeniyle Hakkâri Belediye Başkan vekili İsmail Akboğa, Tuğg. Cinek hakkında suç duyurusunda bulunmuştu.
Şimdi Başbakan 40 kişinin ölümüne yol açan felaket karşısında "Abartıyorlar. Doğal afet bu, geldi mi alır götürür" derken asker paçaları sıvayıp köylerde mahsur kalan vatandaşları kurtarıyorsa, 3 gün ortada görünmeyen Kaymakam yuhalanırken, toplama merkezlerinde askeri çadırlardan halka sıcak yemek dağıttıran Paşa alkışlanıyorsa, hükümetin parasızlıkla terbiye etmeye çalıştığı belediyelerin eli kolu bağlıyken, sivil giysili askerler çöp topluyorsa, biz bu ülkede ne sivil yönetime güven hissi uyandırabiliriz, ne ordunun en güvenilen kurum olmasına şaşabiliriz. Nede darbe umuduyla yaşayan kitleleri demokrasinin vazgeçilmezliğine ikna edebiliriz.
Not:Yazının son iki paragrafı Can Dündar'a aittir.