Bir önceki yazımda Başbakan ile bir araya gelmenin serüvenini ve Başbakan ile konuşma anına kadar yazmıştım.
Aslında bu makale 1 yazıda bitecekti. Ancak okuyucularımdan aldığım geri bildirim ve yazının akıcılığı 2 ve 3. yazıyı yazamama mecbur etti.
Bu yazıyı 3. yazıda bitirmeyi planlıyorum.
1.yazıda Sayın Başbakan yüzünü bana çevirmiş ve konuşmaya başlayacakken noktalamıştık.
Şimdi kaldığımız yerden devam edeceğim…
Yüzünü bana çeviren başbakan” kimsin necisin. De bakalım “dedi.
“Adıyaman’ın Çelikhan ilçesinde gazetecilik yapmaya çalışan, Ak Parti’ye oy vermemiş ama bu şartlarda Sizin Başbakanlığınızda en az 1 dönem daha Ak Parti’nin iktidarda kalmasını isteyen bir bireyim.”dedim.
Başbakan, masum, yorgun ama hırçın bakışı ile bana baktı.
“Bir an için bu cümleyi ne diye kurdum” diye kendimi sorgularken, Başbakanında “bu genç neyin peşinde” dediğini hissediyordum.
“Sayın başbakanım, izniniz olursa ben biraz konuşayım. Ak Parti Grup başkan vekili Ahmet Aydın’da dinlesin. Konuşacağım konularla ilgili olarak tek bir yanlış nokta varsa gerekeni yapın.”dedim.
Başbakan şöyle bir geriye yaslandı.
“Buyur bakalım. Sana istediğin kadar zaman konuş.”dedi.
“Sayın başbakanım. Sağ olun. Var olun. Ben fazla zamanınızı almayacağım. Ancak “bilmeniz gereken bazı gerçekleri sizinle paylaşacağım.”dedim.
“Öncelikle yaşadığım yer olan Çelikhan’dan bahs edeceğim. Çelikhan’ımız siz belediye başkanıyken size büyük bir hayranlık duyulmaya başlanmıştı. Çelikhan nüfusuna kayıtlı çocuklardan şu ana kadar en az 15 kişinin adı Recep Tayip” dedim.
Ak Parti’nin kuruluşundan günümüze kadar siz ne dediyseniz Çelikhan halkı sizin bir dediğinizi iki etmedi.
Türkiye ortalamasının üzerinde her zaman destek verdi. Vermeye devam edecek. Bu halkın 4 temel sorunu var. Sizden bu sorunların çözümünü isteyeceğim.”dedim.
Başbakan,”söyle bakalım. Nedir sorunlar.”dedi.
Bu arada Ahmet Aydın’a dönerek” Ahmed’im bu gencin söyledikleri doğru mu?” dedi.
Ahmet Aydın ise doğrudur. Sayın Başbakanım” dedi.
“Sayın başbakanım sorunlarımız şunlar.
Bu sorunlarımızı çözerseniz bu halk başka bir şey istemez.”dedim.
Bu başlıkların içeriğini detaylı anlattım. Ancak burada tekrardan yazmayacağım
Adıyaman’ın, Kâhta’nın, Gölbaşı’nın Besni’nin, Samsat’ın, Sincik’in, Gerger’in, Tut’un bildiğim bütün sorunlarını teker teker sıraladım.
Daha çok Çelikhan sonrasında ise Adıyaman şehir merkezinin sorunları üzerinde durdum.
Türkiye’nin genel durumu hakkında fikirlerimi paylaştım.
Başbakan “dur” dedi.
Ama ben Adıyaman ve bütün ilçelerin sorunlarını saymıştım.
Başbakan Ahmet Aydın’a dönerek;” Ahmed’im doğru mu bunlar” dedi.
Ak Parti Grup Başkan vekili Ahmet Aydın ”doğrudur sayın Başbakanım”dedi ve ekledi
“Sayın başbakanım. Bizden önce Adıyaman’a hiçbir şey yapılmamış. Bizim hükümetimiz döneminde Genel bütçeden Adıyaman’a gelen pay 30 kat arttı. Ama yinede yetmiyor. Gün geçtikçe eksiklerimizi tamamlıyoruz.”dedi.
Başbakan danışmanına işaret ederek bu sorunları not almasını istedi. Bakanlar kurulunda Bakanlara talimat vereceği hissini bana verdi.
Başbakan bana dönerek” Peki Adıyaman, Çelikhan ve ilçeleri anladım. Zamanla çözülecek sorunlardır. Hükümetimiz bu sorunların üstesinden gelecektir. 10 yıl önce nasıldı. Şimdi Nasıl. 10 yıl sonra sizi bu sorunlarınızın hiç biri kalmayacak.”dedi.
“Sağolun Sayın başbakanım.”dedim Ama’yı da cümlemle bütünleştirerek
Başbakan lafımın arasına girdi.
”ne Ama’sı” dedi.
Bende “Sayın başbakanım bazı sorunların değil 10 yıl 2 yıl bekleme gibi durumları yok” dedim.
“İnşallah her şey çözülecek.”dedi.
E, bu adam başbakan. Daha fazla üzerine gidemezdim. Bakan, Milletvekili olsa durum farklı olurdu. Ama dünya Liderine bu kadarı bile fazla diyerek sustum.
Başbakan bana dönerek, birazda Milletvekillerini ve Belediye başkanları ile ilçe teşkilatlarını konuşalım dedi.
Bakanlar, Danışmanların ağzı açıkta kaldı.
Bakanların“sayın başbakan bize bu kadar zaman ayırmıyor. Bu sorunları bizim ağzımızdan dinlemiyor. Ne oluyor da bu gence zaman ayırıyor” diye içlendiklerini gözlerinden okuyordum.
Ama Ak Parti Grup başkan vekili Ahmet Aydın’ın içi içine sığmıyordu.
Devamı bir sonraki yazıya…