Bir eğitim öğretim yılına daha girmek üzereyiz. Yeni eğitim öğretim yılının tüm öğrencilerimiz ve öğretmenlerimiz için hayırlı olmasını diliyorum.
Geçen eğitim öğretim yılının sonlarına doğru değerli yazarımız Mesut Deniz'in, yerli - yabancı öğretmen konulu yazısı epey tartışılınca bu konuyu işleyip işlememek arasında bayağı tereddüde düştüm ancak ne zaman ki bir sohbet esnasında çok değer verdiğim bir kaç şahsiyetin bu konuyla ilgili söylediklerini duyunca dayanamadım yazmak gereği hissettim.
Konuşan arkadaşların sadece şu söylediklerine şahit oldum:
"Eskiden bizler Çelikhanlı öğretmenlerin Çelikhana gelmeleri ile çelikhanın eğitim kalitesinin daha da yükseleceğine inanırdık ve buna bağlı olarak dışarıda görevli öğretmenlerimizle konuştuğumuzda mutlaka memleketlerine gelmeleri gerektiğini söylerdik. Ne zaman ki Çelikhanlı öğretmenlerimiz ilçemizde fazlalaşınca bunun böyle olmadığını, tam tersine zarar verdiğini gördük. Şimdilerde ise Memleketine tayin isteyip istememe arasında tereddüd gösterenlere gönül rahatlığı ile 'memleketine gelmelisin' diyemiyoruz."
Sizi bilemiyorum ancak ben, benim memleketimin insanlarının kendi memleketinin insanları hakkında bu şekilde bahsedilmesinden müthiş rahatsızlık duydum. Ancak, arkadaşlar söylediklerine gerekçe gösterince tamamen hak vermek zorunda kaldım.
Bir defa yabancı öğretmen, verimli olunca kaldığı süre içerisinde azami derecede ondan faydalanılmakta gitttiğinde ise arkasından hoş bir sada bırakmaktadır. Verimsiz olunca da onun gideceğine eminsinizdir, çünkü üç yıl da olsa beş yıl da olsa neticede kendi memleketine veya daha yakın bir yere gideceği kesindir. Dolayısı ile verimsizliği biraz daha az zarar vermektedir.
Yerli öğretmenin ise, kaliteli olunca, herhangi bir sebeple bir yere gitmezse eğer emekliliğine kadar kendi memleketinin insanlarına hizmet edeceğini biliyoruz. Ancak herhangi bir nedenden dolayı başarısız veya verimsiz olursa ne olacağını tahmin edebiliyor musunuz?
"Herkes kendi işine baksın başkasının işine burnunu sokmasın" kolaycılığına kaçılabilir, hemen ifade edeyim ki değerli öğretmen ve yöneticilerimiz ile yaptığım çeşitli görüşmelerimden şu sonucu çıkardım:
Eğitim sadece okulda öğretmen öğrenci ilişkileri ile götürülecek bir iş değildir. Bu işin içerisinde velilerin de çok büyük rolü bulunmaktadır. Ben de kendi hesabıma bu yazıyı bir veli ve memeleketine duyarlı bir insan olarak yazmaya mecbur hissettim kendimi. Hele ilk duyduğumda çok hoşuma giden bir TKY diye bir şey var ki kendimi bu işten uzak görmemem gerekltiğinden tam emin oldum.
Makul olan şu değil midir?
Kendi memleketinde çalışan ve memleket insanına hizmet veren bir insanın memleketinde çalışmayan bir insana göre daha şevkli ve de daha azimli olması gerekir. (Bu söylediğim lütfen yanlış anlaşılmasın. Elbette kendi memleketi olmadığı halde vicdanın
sesini dinleyip nerede olursa olsun her yeri memeleketi bilip ona göre çalışan öğretmenlerimiz vardır ve onlarla iftihar ediyoruz.)
Peki olan şey nedir?
Maalesef memleketine kapağı atar atmaz bazı arkadaşlarlar fırsatı ganimet bilip, memleketine gelmeyi zengin olmanın ilk adımı sayan arkadaşlar var. Ve bu düşünce ile ilk vazifesi olması gereken öğretmenliği, ikinci hatta üçüncü derecede görmekteler. Ve tabii haliyle buna da bağlı olarak kalitesiz ve verimsiz bir eğitime kapı açılmaktadır.
Büyük bir şehirde yaşayan bir arkadaşın ikinci bir iş ile uğraşması makul olabilir ve bunda da utanacak olan o ikinci işi yapan kişi değildir. Ancak küçük bir ilçede dolu dolu maaşını ve ek dersini alan birisinin kalkıp ikinci bir işle uğraşıp, zihnini yoracağı yere değil de farklı farklı yerlere yormasını ne Allah affeder ne de kul...
Öğretmenlik başka bir mesleğe benzemez. Onun hatası azımsanacak ve de önemsenmeyecek bir hata olamıyor maalesef. Ara sıra tv'lerde duyuyoruz: "falan araba markasının filanca tarihli mamülleri fabrika hatasından dolayı piyasadan toplanacaktır."
İnsan da araba markaları gibi piyasadan alınabilseydi keşke. Toplanılabilseydi eğer, öğretmen hatası, hatalı insan, defolu öğrenci diye ne kadar insan toplanırdı tahmin edebiliyor musunuz?
Yeni eğitim - öğretim yılının tüm öğrenciler, öğretmenler ve hepimiz için hayırlı olması dileği ile...
xxxx xxxx xxxxx xxxxx xxxxxx
Çelikhan Üniversiteliler Derneği yönetim kurulu başkanının yorumunu bir talihsizlik olarak düşünüyorum.Bir dernek lokalsiz olamaz.Eğer lokal işlemiyorsa ona bir işlev kazandırılmalı,İşler hale getirilmeli…Dernek lokalinde oyunda oynanır,kitapta okunur,farklı aktivitelerde yapılır.Bu lokali kapatmayı düşünmek,görevden kaçmak demektir.Derneğe ait 3 adet salon bulunmaktadır.Yönetim kurulu odası,Lokal ve kullanılmayan bir oda …Kullanılmayan oda okuma salonuna çevrilebilir,Derneğe gelen üyeler istediği bölümde,istediklerini yapabilirler.