Sevgili takipçilerimiz,
Cuma akşamı, Eğitim Bir Sen ile ilgili olarak olup biten her şeyi yazacağımı söylemiştim.
İçeriğine girmeden önce şunu açık ve net bir şekilde ifade edeyim.
Ben her ortamda, yüzleşmeye, konuşmaya, ispata… Kısacası her zaman her şeye varım.
Şimdi;
Eğitim Bir Sen ile ilk defa 2009 yılında YİBO’nun yıkılma kararı üzerine karşı karşıya gelmiştik.
Eğitim Bir Sen üyesi Mehmet Kaygusuz bu olayın canlı şahididir. Benim yazdıklarımı o’na da sorabilirsiniz. Mehmet Kaygusuz Eğitim Bir Sen ilçe yönetim kurulu üyesidir.
Mehmet Kaygusuz o zaman sendikanın basın sorumlusu olduğu için, beni arayarak sendika binasına gelmemi istedi.
YİBO’nun yıkılması üzerine bir açıklama yapacaklardı.
Sendika binasına gittim. Yönetim kurulunun çoğu, açıklama yapılacağını söylediler. Yönetimden biri (isim vermeyeceğim.) Açıklamanın yapılmasına izin vermedi. Sonra öğrendim ki, Eğitim bir sen ilçe yönetimi kaymakam ile karşı karşıya gelememek için açıklama yapmaktan kaçınmışlardı.
Sendikacılık, doğru bildiğini savunmak mıdır?
Yoksa İlçenin mülki amirine yalakalık olsun diye, haksız olduğuna inandığın bir duruma karşı susmak mıdır?
Hani, Eğitim bir sen YİBO ‘nun yıkılmasını isteseydi anlardım.
Ama sağda solda YİBO’nun yıkılmaması gerektiğini, belirterek, YİBO’yu eline dolamışlardı.
YİBO’nun yıkılmasını istemeyeceksin.
Sırf Kaymakamın aldığı karara karşı gelememek için kamuoyu önünde sessiz kalıp çay ocakları önünde dedikodu yaparak, haber sitesine yorum yazarak, birilerini haksız yere köşeye sıkıştırmaya çalışarak bel altı vuracaksın.
Üstelik bütün bu konuşmalar olur iken sendikanın temsilcisi gelecekte de bahsedeceğim gibi hiçbir söz hakkını yetkisini kullanmayarak, kendi iradesini hiçbir şekilde kullanmayarak, saf saf konuşulanları dinleyerek bir söz dahi etmeyecektir..
Beni açıklama yapmak için sendika binasına çağırıp, ardından sendikalı birinin sözüne sadık kalıp ilkelerinden taviz verecekler. Sonra benim dışarıdan ve içeriden suçlanmamı sağlayacaklar. Yok, öyle şey…
İşte ben bunun için Eğitim Bir Sen’i eleştirdim.
Şimdi soruyorum.
Eğitim bir Sen’i burada eleştirdim. Haksızlık mı yaptım.
Xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
Eğitim Bir Sen’de deprem diye bir haber yazmıştım.
5 kişi istifa etti diye ‘deprem’ başlığı atılmaz.
Bu konuda haberin başlığını abarttım.
Bilinçsizce mi? yoksa art niyetli olduğum için mi …?
Hayır.
Bu başlığı bilinçli attım.
Çünkü Eğitim Bir Sen, kendi üyeleri Mehmet Şahin ve Mehmet Ulutaş’a büyük haksızlık yapmışlardı.
Mehmet Ulutaş ve Mehmet Şahin haksızlığa uğramışlardı. Ve mağdur edilmişlerdi. Yıkılan YİBO’nun müdür ve müdür yardımcılarıydılar. Her birini bir köye göndermişlerdi. Ben onlara ilkesel destek vermeliydim. Onlara sıkıntı yaşatan sendikaya, istifa ettiklerini kamuoyu ile paylaştım.
Ayrıca bu haber Çelikhan yönetimi ile alakalı değildi.
Bunu Başta Mehmet Kaya sonra diğer vicdan sahibi tüm eğitim bir sen Çelikhan yöneticileri biliyor.
Peki Mehmet Ulutaş Mehmet Şahin’in dışında sonradan istifa eden 7-8 kişiyi kim neden istifa ettirdi.
Bu istifaları kim yaptırdı.
Eğitim Bir Sen, İl Başkanları Gaffari Bey’e ve Ak Parti İl Başkanına bu istifaların arkasında kim olduğunu söyledi.
Yalan yanlış bilgilerle Kimin günahını aldılar.
Kaymakam Ercan Turan, Milleti odasına çağırıp, istifa etmeleri gerektiğini söyledi.
Birçok kişinin istifa etmesini sağladı.
Eğitim Bir Senlilerde bu istifaların başka birilerinin tarafından yapıldığını düşünüyor ve bu şekil ilgililere iletiyorlardı.
Aradan 2 ay geçmedi.
Gaffari İzci Çelikhan’a geldi. Kaymakam Ercan Turan ile 1 saatlik görüşme yaptı.
Aradan 1 ay geçmedi ve Eğitim Bir Sen, Kaymakam Ercan Turan'a plaket verdi.
Yani Milleti sendikadan istifa ettiren kişiye plaket verdiler.
Bunun ilke ile vicdan ile duruş ile bir alakası var mı? Soruyorum size
Elinizi vicdanınıza koyun ve cevap verin.
Üstelik aradan zaman geçtikten sonra YİBO konusunda olduğu gibi bu konuda da Başta Mehmet kaya olmak üzere birçok eğitim bir ilçe yöneticisi oyuna geldiklerini itiraf ettiler.
Şimdi size soruyorum.
Bunu haber yaparak eğitim bir seni eleştirdim. Bu mu? Kin, nefret.
Bu mu benim yaptığım haksızlık.
Xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
Sevgili takipçilerimiz,
Malumunuz Eğitim Bir Sen’in il başkanlığı seçimi vardı. Bu seçimde Hüseyin Söylemez ile Gaffari İzci seçime girmişlerdi.
Çelikhan Eğitim Bir Sen yönetimi, Çelikhanlı adaya değil de Adıyamanlı adaya destek verme kararı almışlardı.
Hepimiz Adıyamanlıyız. Ancak Adıyaman içine geldiğimizde önce Çelikhanlı bizimdir. Çelikhanlıyı geçtikten sonra Adıyamanlı, Malatyalı, bölge iller ve Türkiyeli diye gider.
Maalesef bizim eğitim bir sen yönetimi Gaffari izci’ye açık destek vermekle, Hüseyin Söylemez’e oy verecek olan diğer ilçeleri de etkilemişlerdi.
Bunu bana bir ilçe temsilcisi bizzati söyledi.
‘‘Çelikhan delegesi kendi köylüsüne oy vermezse biz niye verelim’’ diyerek oy vermek isteseler bile vermediklerini söylediler.
Bu durumu hazm edemedim ve yazdım. Ve bu benim bakış açımdır. Bakış açımı eleştirebilir ama sorgulamazsın.
Bunu yazdığım için mi Eğitim bir Sen’e kinim nefretim var
Soruyorum size?
Xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
Memur Sen ilçe temsilcisi Abdurrahman Üzümcü yapıyor.28 Şubat sürecinde, ateşin yağdığı süreçte Üzümcü memur Sen’i büyütmek için çalışıyordu
Memur Sen’e bağlı diğer iş kolları da Üzümcü’nün devam etmesini isterlerken,
Eğitim Bir Senli bir yöneticinin “üzümcü bizim yönetim seni istemiyor. En çok üye bizde… Bizim başkan olmamız lazım. Arkadaşlar seni istemiyor” diyerek dayatma yaptılar.
Yani birkaç eğitim bir sen yöneticisi kendilerini Memur Sen’e bağlı 9 iş kolu temsilcilerinin ve üyelerinin üzerinde görüyorlar.
Memur Sen tüzüğünde de diyor ki
İlçe temsilcileri kendi aralarında toplanır ve memur Sen ilçe temsilcisini seçer.
Temsilciler toplandı ve 6–1 ile Abdurrahman Üzümcü’nün başkanlığını devam etmesini istediler.
7 temsilci var. Ve bu temsilcilerin hepsi Üzümcü diyor. Eğitim bir Sen’in temsilcisi ise sadece kendi oyunu alıyor. Ve hala biz memur sen temsilcisi olacağız diyorlar.
Üzüldüğüm nokta ise Memur Sen temsilcisi olmak isteyen kişi Eğitim Bir’in temsilcisi değil de yönetiminden birinin olmasıdır.
Sevgili dostlar, Mehmet kaya Eğitim bir’in temsilcisi ama söz hakkı yok.
Memur Sen seçimlerinde ona en büyük darbeyi vuran yönetimi ve gölge yönetimi ile onlar üzerinden hesap yapan kişiler olmuştur.
Şimdi bunu haber yaptım diye kin tutan nefret eden ben mi oldum?
Allah rızası için elinizi vicdanınıza koyun ve konuşun.
Xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
İlçe Milli Eğitim Müdürünün jurnallemesi olayına geleyim.
Eğitim Bir Sen’in gölge yönetimi ve yönetiminden bazıları, şikâyete konu olmuş meseleleri bir arada zaman içinde konuşuyorlar.
En çok sıkıntı çeken …………….. Konuşulanları adını gizleyerek BİMER’e şikâyet ediyor.
Şikâyet edenin şikâyet etmesini anlarım.
Ama ne metodunu nede şikâyet konularını asla kabul etmem.
Sayın …. hoca, İsmail Aktürk’ün sana haksızlık yaptığını iddia ediyorsan İsmail Aktürk’ü şikâyet et.
Senin yurtta, asgari ücret ile çalışan kişilerle ne alıp veremediğin var.
Minibüsçülerle ne alıp veremediğin var.
Mahmut İşleyen ile ne alıp veremediğin var.
Esnaflarla ne alıp veremediğin var?
İhalelerin altında mal Müdürü ve kaymakamın imzasının olduğunu bilmiyor musun?
İsmail Aktürk, yanlış mı yapmış. O zaman İsmail Aktürk’ü şikâyet et.
İsmail Aktürk’ün adı altında garibanları şikâyet etmeye ne hakkın var?
Herkes elini vicdanına koysun ve cevap versin.
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
Evet, Eğitim Bir Sen ile ilgili yazdığım eleştirel haberlerin hepsinin açıklamasını, gerekçesini ve arka planını açık yüreklilikle, bazı detaylara girmeden yazdım.
Eğitim Bir Sen ile ilgili yazdığım onlarca olumlu haber kısmına da girmiyorum.
Haber değeri taşımayan ziyaretleri bile haber yapmıştım.
Aslında ben Eğitim bir’e gereğinden fazla yer verdim.
Gereğinden fazla neye önem verirsen sonra taş olur ve başına düşer.
Eğitim Bir Sen ile ilgili, diğer konuları ise yazmamaya karar verdim.
Ancak isteyen herkese bire bir anlatırım.
Eğitim Bir Sen’in bana yaptığı en büyük haksızlık, istemediğim halde siyasi konularda beni yanlışa yönlendirmeleri olmuştur.
Demokrasi ve çok seslilik adına yapılan her şeye destek verdik. Vereceğiz.
Yanlış yöntem ve uygulamalara da karşı çıktık çıkacağız
Peşinen bir şey için özür diliyorum.
O da Eğitim Bir’e gereğinden fazla yer verdiğim için...
Bu yazıyı, dışarıdan bana soran dostlarıma, yorumcularımıza ve ilgilenen bütün takipçilerimiz için yazdım.
Daha fazla tahribata yer vermemek adına, Bu köşede Eğitim Bir Sen’in cevap hakkı(isterseler)saklı olmak kaydı ile bu defteri kapatıyorum.