Bir yönetim şekli mi Cumhuriyet?
Bir kültür, yaşam tarzı, hayat felsefesi mi?
Yoksa daha kısa deyişle Cumhuriyet fazilet mi?
Evet, Cumhuriyet bunların hepsidir.
Cumhuriyetimizin kurucusu M. Kemal Atatürk’ün “Türk Milletinin tabiatına ve geleneklerine en uygun olan yönetim” dediği Cumhuriyet, vicdanların konuştuğu, kişinin idarede kendisini bulduğu, iradede söz sahibi olduğu mükemmel yönetim şeklidir.
Hanedanlık ve imtiyaz sahibi kişi veya grupların halk üzerindeki egemenliğinin sona ermesidir Cumhuriyet…
Onun için bir kültür olarak algılamalıyız, kendimize bir yaşam tarzı yapmalı, hayatımızın olmazsa olmazı olarak görmeli ve canımız, kanımız pahasına korumalıyız cumhuriyeti.
Ama sözde değil, sloganlarla değil, nutuklar atarak değil, rozetlerle değil yaşayarak, yaşatarak, sonraki nesillere miras olarak bırakılabilecek bir değer olarak bize emanet edilen cumhuriyet değerlerini korumalıyız.
Cumhuriyetin bizlere sunduğu barış, kardeşlik ve eşitlik idealini özünde yaşayabilmek için içi boşaltılmış, sadece adı bırakılmış bir anlayışla değil, bu uğurda atalarımızın kanlarını döktüğü, canlarını verdikleri bilinciyle, hiç kimsenin başkasından üstünlüğünü kabul etmeden, hiç kimsenin tahakküm sağlamasına, düşünce, inanç, anlayış ayrımı yapmasına müsaade etmeden yaşayarak cumhuriyeti yaşamalı ve yaşatmalıyız.
Yoksa “Cumhuriyet düşünce serbestliği taraftarıdır. Samimî ve meşru olmak şartıyla her fikre hürmet ederiz. Her kanaat bizce muhteremdir.” diyen M. Kemal Atatürk’e ihanet etmiş oluruz.
Cumhuriyetçiyim demekle Cumhuriyetçilik olmaz. İşine geldiği zaman Cumhuriyeti telaffuz etmek, hele hele sadece kendini cumhuriyetçi sayarak halkın bir kısmını dışlayarak, halk idaresine karşı durmakla hiç cumhuriyetçilik olmaz.
Cumhuriyetin temelinde eşitlik, adalet, hukuk ve barış yattığına göre bu anlayış dâhilinde hareket edilmesi gerekir.
Atatürk ve diğer millî mücadele kahramanlarının kurtuluş savaşıyla birlikte yurdumuzu düşmanlardan temizleyip, barış ortamı sağlamalarından sonra, en iyi yönetim şekli olan Cumhuriyetin ilanından itibaren elde edilen kazanımların özveri ile koruma gibi bir vazife ile yükümlü olduğumuzu unutmamalıyız.
Hele hele bağımsızlık, özgürlük, gelişmişlik, demokratikleşme, eşitlik ve insan hakları gibi kazanımların yitirilmeden gelişmesine katkı sağlama zorunluluğumuz var.
Sözlerimi yurdumuza Cumhuriyet zihniyetini benimseten Atatürk’ün sözleriyle noktalamak istiyorum; “Cumhuriyet, yüksek ahlaki değer ve niteliklere dayanan bir idaredir. Cumhuriyet fazilettir.”