Sinan Temel
Ya odunum?
07-09-2020 20:34
Yolcunun biri ormandan geçerken bir oduncuya rastlamış. Ormandan topladığı odunları eşeğine yüklüyormuş.
Oduncuya yaklaşınca “Selamün aleyküm, kolay gelsin hemşerim” demiş.
Oduncu da “Ve aleyküm selam, sağ ol” diye karşılık vermiş.
Yolculuğun verdiği yorgunlukla oduncuya sormuş:
“Bu odunları şehirde kaça satacaksan o parayı ben sana vereyim. Sende odunlar yerine beni şehre götür.”
“Ya benim odunlarım ne olacak?”
“Aynı parayı ben sana vereceğim.”
“Nasıl yani?”
“Bak şimdi, sen bu odunları götürüp sattığında kaç para kazanacaksın?”
“20 lira”
“Tamam işte ben sana 20 lira vereyim, beni götür. Uzun zamandır yürüyorum, çok yoruldum.”
“İyi de ya benim odunlarım ne olacak?”
“Kardeş aynı parayı vereceğim ya!”
“Olsun, ama ya benim odunlarım?”
“Senin için bir şey değişmeyecek ki. Odunların burada bekleyecek. Hem geldiğinde yeniden odun toplama zahmetinden de kurtulmuş olacaksın.”
“Hımm, tamam anladım da ama ya benim odunlarım?”
**
Kafasını bir şeye kilitleyen, bildiğinden ve dediğinden başkasına aklı basmayanlar için söylenmiş bu fıkrayı hepiniz bilirsiniz.
Böylelerinin dünyasında başka bir şeye yer yoktur. Varsa yoksa bütün dikkat ve yoğunluğunu verdiği “odunlarıdır.”
Bu yüzden odundan başka her türlü teklife kapalıdır.
Gelişime, yeniliğe ve değişime kapalı bütün zihniyetler de böyledir.
“Ya benim odunum” diyenler yüzünden toplumlar dışa kapalı kalmış ve bu nedenle gelişim ve değişim gösterememişlerdir. Çünkü bunlar bildiklerinden şaşmadıkları gibi farklı her türlü seçeneğe de karşı olmuşlardır.
Aslında oduncuyu bir noktaya kadar mazur görebiliriz.
Orman ile ev arasında bütün hayatı geçmiş birisi için başka alternatifleri düşünmek, bunu kabullenmek zor gelebilir. Yıllardır süregelen alışkanlığını terk etmenin aç kalmak anlamına gelebileceğini düşünebilir.
Kendisinin ve çoluk çocuğunun rızkı bundan çıkmaktadır çünkü. Geçiminin odundan başka bir şeyle olabileceğini düşünememiştir, düşünmemiştir.
Ya kendisini modern, aydın, okumuş ve yetkin görenlere ne demeli?
Onca okumalarına, onca sıfatlara ve onca tecrübelere rağmen hâlâ “ya odunum ?” diyerek kendisinden, kendi zihniyet ve çevresinden başka her şeye kapalı olanlara ne demeli?
Eğer kasıt yoksa yani bilerek, bildiği halde bilmezlikten gelerek, işine geldiği için böyle davranmıyorlarsa bunların zihin haritalarında ciddi sıkıntılar var demektir.
Ama kasten ve bilerek böyle davranıyorlarsa, işte esas problem burada başlıyor demektir.
Çünkü böyleleri yüzünde toplumda hasutluk, fesatlık, düşmanlık ve huzursuzluk yaşanır.
Çünkü kendisinden başka doğru yoktur. Kendisinden başka çalışan ve hizmet eden olmaz, olamaz. Kendisinden başka her şey, herkes yanlıştır. Kahraman da kendisidir, en iyi bilen de, hizmet edip çalışan da.
Bu yüzden kendisinden başkaları söz konusu olduğunda “ya odunum?” derler.
Bu yüzden kendisinden başkalarının çalışma ve başarılarından söz edildiğinde “ya odunum?” derler.
Yanıldığı, yanlış anladığı anlatılmaya çalışılsa da “ya odunum?” derler.
Ve bu yüzden kendisinden başka kurtarıcı arandığında “ya odunum?” derler.
Aslında yaşken yaprağı, dalları, meyvesi, gölgesi ile kuruduktan veya kesildikten sonra da odun ve kereste olarak insanlara hizmet eden “odun” ile hiçbir işe yaramayan, varlığı ile yokluğu belli olmayan, olsa olsa güç ve para sayesinde var olan “odun” arasında fark olmalı.
Bunun için de insaf dairesi içerisinde sorgulayan, eleştiren ve duruş sergileyen insanlara ihtiyaç vardır.
Ne dersiniz?
NOT: Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada manipüle edilen bir olayı görünce yıllar önce yazdığım bu yazıyı hatırladım.
DİĞER YAZILARI
#Adıyaman66yaşında
Bu şehir hak ediyor…
Dünyanın Ahvalini Soracak Olursanız…
Bölerek çözmek çare mi?
Bir olay üç farklı algı
Hayalimiz yeşil alan, gerçeğimiz beton bina
Eskiler mi güzeldi, eskiden mi güzeldik?
Bu bir halk sağlığı savaşıdır
Tahta Bavul
Cümle âlem?
Bana anlattığın hikâyeyi sakın Padişaha anlatma!
Gözün Aydın Adıyaman!
Diyelim ki, Hizmetiçi Eğitim Enstitüsü…
Tanıtım Günlerine dair…
Kârda mıyız yoksa zararda mı?
Gidişat hiç de iyi değil...
Eskisaray Cami Çınarı bir simge aslında…
Dünya Adıyamanlılar Günü
Fili tarif edenler…
İki dinle bir söyle
Tereyağının hesabı
Önce Mahalleyi kaybettik!
Men Dakka Dukka!
Keşke Hiç Olmasaydınız!
Hz. Safvân b. Mu’attal (ra)
Şehre karşı işlenen suçlar…
Ulumoğlu Türküsü
Elim bir olayın düşündürdükleri…
Tecrübe ve hayâl…
Kumdan kaleler…
Havanda Su Dövmenin Adıyamancası…
Her koyun kendi bacağından asılır
Çocuklarımızın ayaklarına batan dikenler…
Ne yapılırsa yapılsın olmuyor, tutmuyor işte...
İlimizdeki Mermer Ocakları ve Bölgenin Ekosistemi
15 Temmuz üzerine…
Bu da geçecek, tıpkı öncekiler gibi
Çok çalışmamız gerek çook…
Edebi dairesi
Bize Benzeyip Bizden Olmayanlar
Şehre duyarlı nesiller yetiştirmeliyiz
Hımbıl gibi bir şey…
Eşek anırdı abdest bozuldu
Ölçü bozulmaya görsün…
Memleket meselesi
Yazık oluyor bu şehir’e
Hiç oğlu hiçler…
Çoğaldık sanıyoruz azaldıkça…
Esas sorun, kurtarıcılardan kurtulamaması mı?
Köpeğini İdam Eden Çoban
Sahabe Hz. Safvan Kur’an ile Buluşturulmalı
Adıyaman’da Nevruz
Depremin Düşündürdükleri…
Kan Emiciler
Arayacaksan, şehrini gönlünde ara
Yeter ki Efendilerin Canı Sıkılmasın(!)
Hangi Balık?
Ölçümüzü Yeniden Sorgulamaya Var mısınız?
Bizi Doğrultacak İnsanlar Var mı?
Hainlerin Değirmenine Su Taşıyanlardan Olmayalım
Önce İnsan Olmayı Öğre(t/n)meliyiz
Şehir Kültürü Üzerine
Asıl Marifet
Milli İradeye Sahip Çıkmak
Halk Dans Edip Oynamaya Başladıysa!
Didişmeden Didinmek Gerek
Bu Utanç Bitmeli veya Yaşlı Evleri Sitesi
Beraber Çalışabilmek Başarıdır
İki Fotoğraf Karesinin Verdiği Mesaj
Yaşananlardan Biz de mi Sorumluyuz?
Çocuklarımız İnsan Olmayı İnsanlardan Öğrensin
Çoğunluğun Yalnızlığı
Yakası Dar Gömlek Gibiler
Ne Kadar Adaletliyiz?
Ah Şimdiki Aklım Olsa…
Papa ve Moiz
Kendi Memleketine Yabancı Olmak…
Aborjinlik Yapalım
Süreç Yönetimi ve Aptallık
Kimin İşine Yarar?
Muhalif Duruş
Soba Borusu
Şekere Boy Abdesti Aldıranlar
Bir Fotoğrafın Hüznü
Buyur Buradan Yak
Ne Yapmak Lazım?
IŞİD’li Adıyaman Kimin İşine Yarar?
Körler Ülkesinde Şaşılar Kral Olur
Kırılan İlk Cam İhmale Gelmez
Memleket Meselesi
Adıyaman’ı Tanı(t)mak II
Zokayı Yut(tur)mak
Saray Soytarısı
Uyanık Terzi ya da Çıplak Kral
Kulak Misafiri Muhabbeti
Yön Verecekler Yönünü Şaşırırsa
Eşeğin Gölgesi
Adıyaman’ın Üzümle İmtihanı
Tottik Meselesi
İhtiyaca Binaen Bir Yazı
Beş Maymun Hikayesi
“Ben İyiyim, Kötü Olan Sensin”
Önce Kendi Çizgini Uzat
İlk Taşı Günahsız Olanınız Atsın!
Ya Benim Odunum?
“Ayağını Denk Al”
Cahilliğin Çeşitleri
Hemşehrilik Dayanışmadır
Pis Kokular Geliyor
Daha Kötüsü Kokuya Alışmaktır
Şişeye Konup Denize Atılacak Yazı
Postlara Bürünmüşler…
Derviş Hırkası Giymiş Avcılar
İnsan Kendine Yakışanı Yapar
Çiftçinin Verdiği Ders
Haram Olsun!
Antika Tipler
Dürüstlük Çiçeği
Kimin Kimi Yiyeceğine Suyun Akışı Karar Verir
Bacağından Asılan Koyunun Verdiği Ders
Her Ağzı Olan Konuşmalı mı?
Kral, Müneccim ve Eşek
Ne Ekersen Onu Biçersin
İğneyi Ahırda Aramak Gerekir
Önemli Olan Güçlüyken Adil Olmak
Maksat Sohbet Çay Bahane
İtibar ve Karakter
Say ki Sayılasın...
Hızır’ı Beklerken
Bakışımızın Açısını Belirleyen Unsurlar
Adıyaman Görücüye Çıkıyor
“Çakal” Sadece Bir Köprü Adı Değilmiş Adıyaman’da
Sultan Kim?
Adıyaman’ı Tanı/t/mak
Zor Olanı Yapmak
Öğrencileri Bekleyen Tehlike
Sen Yılma Öğretmenim
Boğa
Bırakın İyiler İyi Kalsın
Deve İle Fare
Baki Kalan Eşeklik(!)…
Risk Nedir?
Körlerin Hikayesi
Hesap Vermenin Dayanılmaz Hafifliği
Memleketim ve Tepkisizlik Üzerine
Projeler Kenti Adıyaman
Yaşlanmak Bir Dağa Çıkmak Gibidir…
Birlikte Ayrılık
Seyret, Sus ve Dinle
Beynimizdeki Zehir
“Hardal Yedirme” Taktiği
Dursun Çavuş Filmine Dair
Düzeltilmesi Gereken İnsanlar
Memleketimin Adını Silin Bu Kulüpten
Padişaha Verilen Ders
Makam Hırsı
Doğum Günü Hediyesi
Balıklar Ve Kuşlar
Çizgiyi Aşmak
Susturucu Takılmış Toplum
Denetime Takılmayanlar
“Mıh Çık”
Sürprizlerle Dolu Şehir; Tokat
Size Zahmet Olacak…
Başka Şehirler Görmenin Zararları
Ubuntu
Cahil Cesareti…
Bir Teşekkür, Bir Selam
“Adıyaman Günleri” Başlıyor…
Değerleri Yitirmeye Değer mi?
Anmaktan Anlamaya…
Harika Bir Memleketim Var
Boyda Değil İcraatta Cüce Olanlar
Esas Sorunumuz Zihniyet
Bakın Bakalım Kimleri Göreceksiniz?
Değer Vermek Üzerine
Maymun İştahı
Bir Öğretmenin Sitemi
Haydi, Yeni Köprüler Kuralım
Bir Vesile Daha…
AKSEB Buluşmaları
Farkı Fark Etmek
Gönül Vermek
Durduğumuz Yer
“İyi Olmak” ama Kime Göre?
Yine Bir Aralık, Yine Gönlüm Bulanık
''bizim mahalle''
Allah Islah Etsin
“Marifet İltifata Tabidir”
“Ağzı Olan Konuşuyor”
“Büyüyünce Senin Gibi Olacağım”
Hayırlı Yolculuklar
Öküzlüğüne Bağışlayın!
Basit Bir Tercih
Arpa ve Saman
Bana da mı Lolo?
Her Şeyi En İyi Ben Bilirim!
Her Deli Üstünü Başını Yırtmaz ki…
Freni Nerede?
Haddini Bilmek
Toplumsal Güven… Toplumda Güven… Topluma Güven…
İnsana Dair Notlar
Övgü ve Yergi
Ayağımı Sıkıyor!
Adıyaman ve YGS Sonuçları
Eşeklikten Kurtulma