Sinan Temel
Bana anlattığın hikâyeyi sakın Padişaha anlatma!
13-02-2020 19:54
Kıssalar hisse alınmak içindir. Yaşanmış bazı hikâyeler vardır ki, sayfalarca yazının yerini tutabilecek niteliktedir. İşte günümüze ışık tutabilecek ibretlik bir hikâye:
Meşrutiyet Meclisi’nde Ahmed Ağa adında bir Malatya mebusu varmış. O zat İttihat ve Terakki Partisinden milletvekili seçildiği halde Meclis’te yemin merasimi dışında hiçbir söz söylemiş değilmiş.
Talat Paşa, O’nun gizli bir muhalif olabileceğini düşüncesiyle hasbihalde bulunmak üzere meclisin kafeteryasında onunla bir görüşme teklifinde bulunmuş. Burada kendisine: “Ahmed Ağa,” demiş. “Senin ağzını açıp bir şey söylediğin yoktur. Memleket meseleleri hakkında elbet senin de düşüncelerin vardır. Bunları öğrenmek isterim.”
Ahmed Ağa, itiraz yollu olarak ”Paşa!” demiş. “Ben çobanım. Memlekette çift çubuk, sürü sahibi bir ağayım. Memleket meselelerinden bir şey anlamam.”
Talat Paşa itirazla: “Hayır! Sen memleket meseleleri hakkında fikir sahibi olmasaydın bizim arkadaşlarımız oradan seni namzed gösterip seçtirmezlerdi. Bak görüyorsun biz devlette suiistimalleri önleyemiyoruz. En güvendiğimiz adamların iş başına gelince şahsi menfaat peşinde koştuklarını görüyoruz. Bunu önlemenin çaresi nedir?”
Ahmed Ağa bir şey söylemek mecburiyetinde olduğunu anlayarak: “Bak paşa hazretleri. Bunu önlemenin bir çaresi vardır. Ama sana söylesem, bunu yapamazsın” demiş.
Talat Paşa’nın ısrarı üzerine de: “O zaman ben yaşadığım hadiselerden elde ettiğim bir tecrübeyi size nakledeyim. Takdir sizindir” diyerek şunları söylemiş:
“Ben hayata çoban olarak başladım. Yıllarca çalışıp çırpınarak büyük bir koyun sürüsü meydana getirdim. Nihayet, gördüğünüz gibi yaşlandım. Bütün işleri çocuklarıma devrederek işten çekildim.
Aradan iki üç gün geçti. Çocuklarım yanıma gelerek:
“Baba. Sen hiç kurda koyun kaptırır mıydın?” diye sordular.
“Hayır” dedim. Zira bizim sürü dağın yamacında mahfuz bir yerde gecelerdi.
Onlar her gece kurda bir iki koyun kaptırdıklarını söylediler.
Kendilerine: “Sürüde değişiklik yaptınız mı?” diye sordum.
Dediler ki; “Sen tecrübeli bir insansın. Bu sürüyü dört zağarla (çoban köpeği) koruyordun. Biz bunu kâfi görmeyerek dört yeni zağar daha aldık. Buna rağmen her akşam bir veya iki koyunu kurda kaptırıyoruz.”
Onlara dedim ki; “Bu aldığınız yeni zağarları gece boyunca gözetleyin. Bakalım ne göreceksiniz.”
Ertesi gün gelip anlattılar:
Gece yarısına doğru vadiye bir kurt gelip ulumaya başlamış. Yeni zağarlardan biri sürüdeki yerini terk ederek vadiye inmiş. O dişi bir kurtmuş. Bizim zağar onunla oynaşmaya başlamış. Kurtlar iki taneymiş. Erkeği, o zağarın boş bıraktığı kısımdan sürüye saldırarak bir koyun yakalayıp vadiye götürmüş. Dişi kurtla işini bitiren bizim zağar yerine dönmüş.
Bu durumu öğrenince onlara dedim ki;
“Bu zağarla kurt, daha evvel bulundukları bir sürüde bu işi yapmakta olmalıdırlar. Onun kafasına sıkıp öldürün”
Böyle de yaptılar. Fakat ertesi gün yeni zağarlardan bir diğerinin aynı işi yaptığını görmüşler.
Bunu öğrenince dedim ki; “Yeni aldığınız zağarların hepsinin kafasına sıkın ve gözetlemeye devam edin.”
Bunu da yaptılar. Fakat yine de kurda koyun kaptırmaktan kurtulamadılar.
O zaman anladım ki, geldiği yerde bu işi yapan yeni zağarlar bizimkilere de bu işi öğretmişler, onlara da bu hastalığı bulaştırmışlar.
Onlara dedim ki; “Bizim zağarların da bu işi öğrendiği anlaşılıyor. Dört tane, hiçbir sürüde kullanılmamış yeni zağar bulun. Bunlar bizimkilerle bir araya gelmeden, bizimkilerin hepsini öldürün ve sürüyü onlara teslim edin.
Bu suretle kurda koyun kaptırmaktan kurtulduk. Zannımca, memleket idaresinin de bir sürü idaresinden farkı yoktur. Ben yaşadığım bu tecrübeden bunu anladım. Takdir sizindir.”
Bu olayı hayretle dinleyen Talat Paşa O’na demiş ki; “Benim merak edip seni konuşturduğum gibi, Padişah da seninle görüşmek isterse bu bana anlattığın hikayeyi sakın ona anlatma!..”
(et-tekraru ahsen)
DİĞER YAZILARI
#Adıyaman66yaşında
Bu şehir hak ediyor…
Dünyanın Ahvalini Soracak Olursanız…
Ya odunum?
Bölerek çözmek çare mi?
Bir olay üç farklı algı
Hayalimiz yeşil alan, gerçeğimiz beton bina
Eskiler mi güzeldi, eskiden mi güzeldik?
Bu bir halk sağlığı savaşıdır
Tahta Bavul
Cümle âlem?
Gözün Aydın Adıyaman!
Diyelim ki, Hizmetiçi Eğitim Enstitüsü…
Tanıtım Günlerine dair…
Kârda mıyız yoksa zararda mı?
Gidişat hiç de iyi değil...
Eskisaray Cami Çınarı bir simge aslında…
Dünya Adıyamanlılar Günü
Fili tarif edenler…
İki dinle bir söyle
Tereyağının hesabı
Önce Mahalleyi kaybettik!
Men Dakka Dukka!
Keşke Hiç Olmasaydınız!
Hz. Safvân b. Mu’attal (ra)
Şehre karşı işlenen suçlar…
Ulumoğlu Türküsü
Elim bir olayın düşündürdükleri…
Tecrübe ve hayâl…
Kumdan kaleler…
Havanda Su Dövmenin Adıyamancası…
Her koyun kendi bacağından asılır
Çocuklarımızın ayaklarına batan dikenler…
Ne yapılırsa yapılsın olmuyor, tutmuyor işte...
İlimizdeki Mermer Ocakları ve Bölgenin Ekosistemi
15 Temmuz üzerine…
Bu da geçecek, tıpkı öncekiler gibi
Çok çalışmamız gerek çook…
Edebi dairesi
Bize Benzeyip Bizden Olmayanlar
Şehre duyarlı nesiller yetiştirmeliyiz
Hımbıl gibi bir şey…
Eşek anırdı abdest bozuldu
Ölçü bozulmaya görsün…
Memleket meselesi
Yazık oluyor bu şehir’e
Hiç oğlu hiçler…
Çoğaldık sanıyoruz azaldıkça…
Esas sorun, kurtarıcılardan kurtulamaması mı?
Köpeğini İdam Eden Çoban
Sahabe Hz. Safvan Kur’an ile Buluşturulmalı
Adıyaman’da Nevruz
Depremin Düşündürdükleri…
Kan Emiciler
Arayacaksan, şehrini gönlünde ara
Yeter ki Efendilerin Canı Sıkılmasın(!)
Hangi Balık?
Ölçümüzü Yeniden Sorgulamaya Var mısınız?
Bizi Doğrultacak İnsanlar Var mı?
Hainlerin Değirmenine Su Taşıyanlardan Olmayalım
Önce İnsan Olmayı Öğre(t/n)meliyiz
Şehir Kültürü Üzerine
Asıl Marifet
Milli İradeye Sahip Çıkmak
Halk Dans Edip Oynamaya Başladıysa!
Didişmeden Didinmek Gerek
Bu Utanç Bitmeli veya Yaşlı Evleri Sitesi
Beraber Çalışabilmek Başarıdır
İki Fotoğraf Karesinin Verdiği Mesaj
Yaşananlardan Biz de mi Sorumluyuz?
Çocuklarımız İnsan Olmayı İnsanlardan Öğrensin
Çoğunluğun Yalnızlığı
Yakası Dar Gömlek Gibiler
Ne Kadar Adaletliyiz?
Ah Şimdiki Aklım Olsa…
Papa ve Moiz
Kendi Memleketine Yabancı Olmak…
Aborjinlik Yapalım
Süreç Yönetimi ve Aptallık
Kimin İşine Yarar?
Muhalif Duruş
Soba Borusu
Şekere Boy Abdesti Aldıranlar
Bir Fotoğrafın Hüznü
Buyur Buradan Yak
Ne Yapmak Lazım?
IŞİD’li Adıyaman Kimin İşine Yarar?
Körler Ülkesinde Şaşılar Kral Olur
Kırılan İlk Cam İhmale Gelmez
Memleket Meselesi
Adıyaman’ı Tanı(t)mak II
Zokayı Yut(tur)mak
Saray Soytarısı
Uyanık Terzi ya da Çıplak Kral
Kulak Misafiri Muhabbeti
Yön Verecekler Yönünü Şaşırırsa
Eşeğin Gölgesi
Adıyaman’ın Üzümle İmtihanı
Tottik Meselesi
İhtiyaca Binaen Bir Yazı
Beş Maymun Hikayesi
“Ben İyiyim, Kötü Olan Sensin”
Önce Kendi Çizgini Uzat
İlk Taşı Günahsız Olanınız Atsın!
Ya Benim Odunum?
“Ayağını Denk Al”
Cahilliğin Çeşitleri
Hemşehrilik Dayanışmadır
Pis Kokular Geliyor
Daha Kötüsü Kokuya Alışmaktır
Şişeye Konup Denize Atılacak Yazı
Postlara Bürünmüşler…
Derviş Hırkası Giymiş Avcılar
İnsan Kendine Yakışanı Yapar
Çiftçinin Verdiği Ders
Haram Olsun!
Antika Tipler
Dürüstlük Çiçeği
Kimin Kimi Yiyeceğine Suyun Akışı Karar Verir
Bacağından Asılan Koyunun Verdiği Ders
Her Ağzı Olan Konuşmalı mı?
Kral, Müneccim ve Eşek
Ne Ekersen Onu Biçersin
İğneyi Ahırda Aramak Gerekir
Önemli Olan Güçlüyken Adil Olmak
Maksat Sohbet Çay Bahane
İtibar ve Karakter
Say ki Sayılasın...
Hızır’ı Beklerken
Bakışımızın Açısını Belirleyen Unsurlar
Adıyaman Görücüye Çıkıyor
“Çakal” Sadece Bir Köprü Adı Değilmiş Adıyaman’da
Sultan Kim?
Adıyaman’ı Tanı/t/mak
Zor Olanı Yapmak
Öğrencileri Bekleyen Tehlike
Sen Yılma Öğretmenim
Boğa
Bırakın İyiler İyi Kalsın
Deve İle Fare
Baki Kalan Eşeklik(!)…
Risk Nedir?
Körlerin Hikayesi
Hesap Vermenin Dayanılmaz Hafifliği
Memleketim ve Tepkisizlik Üzerine
Projeler Kenti Adıyaman
Yaşlanmak Bir Dağa Çıkmak Gibidir…
Birlikte Ayrılık
Seyret, Sus ve Dinle
Beynimizdeki Zehir
“Hardal Yedirme” Taktiği
Dursun Çavuş Filmine Dair
Düzeltilmesi Gereken İnsanlar
Memleketimin Adını Silin Bu Kulüpten
Padişaha Verilen Ders
Makam Hırsı
Doğum Günü Hediyesi
Balıklar Ve Kuşlar
Çizgiyi Aşmak
Susturucu Takılmış Toplum
Denetime Takılmayanlar
“Mıh Çık”
Sürprizlerle Dolu Şehir; Tokat
Size Zahmet Olacak…
Başka Şehirler Görmenin Zararları
Ubuntu
Cahil Cesareti…
Bir Teşekkür, Bir Selam
“Adıyaman Günleri” Başlıyor…
Değerleri Yitirmeye Değer mi?
Anmaktan Anlamaya…
Harika Bir Memleketim Var
Boyda Değil İcraatta Cüce Olanlar
Esas Sorunumuz Zihniyet
Bakın Bakalım Kimleri Göreceksiniz?
Değer Vermek Üzerine
Maymun İştahı
Bir Öğretmenin Sitemi
Haydi, Yeni Köprüler Kuralım
Bir Vesile Daha…
AKSEB Buluşmaları
Farkı Fark Etmek
Gönül Vermek
Durduğumuz Yer
“İyi Olmak” ama Kime Göre?
Yine Bir Aralık, Yine Gönlüm Bulanık
''bizim mahalle''
Allah Islah Etsin
“Marifet İltifata Tabidir”
“Ağzı Olan Konuşuyor”
“Büyüyünce Senin Gibi Olacağım”
Hayırlı Yolculuklar
Öküzlüğüne Bağışlayın!
Basit Bir Tercih
Arpa ve Saman
Bana da mı Lolo?
Her Şeyi En İyi Ben Bilirim!
Her Deli Üstünü Başını Yırtmaz ki…
Freni Nerede?
Haddini Bilmek
Toplumsal Güven… Toplumda Güven… Topluma Güven…
İnsana Dair Notlar
Övgü ve Yergi
Ayağımı Sıkıyor!
Adıyaman ve YGS Sonuçları
Eşeklikten Kurtulma