Sinan Temel
Milli İradeye Sahip Çıkmak
18-07-2016 09:58
İnanmış bir milletin neler yapabileceğine dair kahramanlıklar tarihimizde sayısızca mevcuttur.
15 Temmuz akşamı başlayan süreç de bunlardan biridir.
Milli iradeye sahip çıkan ve ihanete asla teslim olmayan bir milletin demokrasi mücadelesini bayraklaştıran bir gün oldu 15 Temmuz.
Bir işaretle, inandığının peşinden gözünü kırpmadan giden bu millet, cesareti ve kararlığı ile dünyaya örnek olacak, dünyaya ufuk açacak bir duruş daha sergilemiştir.
Bu millet 15 Temmuz akşamı, kendi içinde kavgalı da olsa, nizalı da olsa, devletin ve milletin tehlikede olduğunu hissettiği anda nasıl bir ara gelerek el ele yürek yüreğe oluşunun destanını yazdı.
Sokaklara ilk inenlerden başlayarak ön saflardan itibaren, yanındakinin kim olduğuna, rengine, inancına ve görünüşüne bakmadan kenetlenmek için elini uzattı, uzatılan eli sıkı sıkıya tuttu.
Böyle inanmışlardı. Büyüklerinden duydukları, okuyup izledikleri böyle davranmaları gerektiğini söylemişti çünkü.
Güzel insanların, yiğit ve yaman insanların yaşadığı Adıyaman’da da bu destanların en güzellerinden biri yaşandı.
Çağrıyı alır almaz ilk çıkanlardandım. Merdivende karşılaştığım komşum ile birlikte diğer komşularımıza da seslenerek bir hedefe kilitlenmişçesine yürüdük.
Hükümet Meydanına geldiğimizde insanlar toplanmaya başlamıştı.
İlk gelenlerden bir avuç insan “bir tehlike var mı yok mu?” diye hesaba girmeden kenetlenmeye, milli iradeye sahip çıkmanın verdiği onurla omuz omuza vermeye başlamışlardı.
Tıpkı sonradan gelenler gibi. Tıpkı insan seline dönüşen inanmış ve inandığının peşinden gelenler gibi… Kadın, erkek, büyük, küçük, yaşlı, genç… Dalga dalga gelenler…
El ele.. Omuz omuza.. Yürek yüreğe..
Kim olduğuna, inancına, rengine ve görünüşüne bakmadan…
Oysa tehlike vardı; silahlı insanların darbe kalkışması vardı.
Böylelerinin gözünü hırs, hınç ve kin bürüdüğü için önlerine çıkanları kim olduğuna bakmadan harcarlardı. Her an bir yerlerden saldırı olabilirdi.
Olsun, her şey göze alınmıştı. Daha doğrusu can korkusu gibi bir şey yoktu gözlerde.
Sadece inanmış ve inandığının peşinden sonuna kadar gitmeyi göze almış inancın kararlığı vardı.
İlk anlardan itibaren Belediye Başkanı da alana gelerek bir emniyet aracının üzerine çıkıp kalabalığı kontrol etmeye çalıştı.
Alana sığmamış yollara taşmıştı insanlar.
Derken Vali, Emniyet Müdürü ve Alay Komutanı.
Arkasından diğerleri…
Protokol tam tekmildi. Ama bu kez seyirlik gösteri veya takip edilecek program yoktu.
Bu kez, vatana ve millete kastedenler, devlete başkaldıranlar vardı karşıda.
Darbe kalkışması vardı.
Bu silah demekti, bu tehlike, saldırı, çarpışma ve vuruşma demekti.
Hem de kural olmadan, hem de hedef gözetmeden…
Ve büyük belirsizlik.. Endişeli bekleyiş, az sonrasının ne olacağı belli olmayan bir süreç…
Ama kararlılık vardı.
Her şeye rağmen inanmış, inandıkları ve güvendikleri uğruna sonuna kadar mücadele etmeyi göze almış insanlar vardı. Hem de belediye başkanı ile, valisi ile, alay komutanı ve emniyet müdürü ile…
Yürekler bir, eller kenetlenmiş, kulaklar Ankara ve İstanbul’daki gelişmelerde.
Dillerde dualar eksilmedi. Kavli dualar fiili dualarla desteklendi.
Sokaklara çıkmayanlar da vardı elbet. Kimi çekindiğinden, kimi de inanmadığından. Hatta belki kimi de sayıları çok az da olsa hainleri desteklediğinden. Bunlara da sözümüz olacak ama şimdi değil. Sonra.
Şimdi onlar adına da, milli iradeye sahip çıkma ve ihanete teslim olmama günü.
Sırf politik ve ideolojik kininden dolayı darbeye taraf olmak, darbecileri alkışlamak ne kadar süfli, ne kadar alçakça ve ne kadar haince bir tutum...
İkinci gün de insanlarımız sokaklarda ve meydanlardaydı. Tehlike tam geçmemişti çünkü. Daha kalabalık, daha bilinçli ve daha organizeli.
İlk gün, bir savunma, bir karşı koyuş, darbeye karşı bir irade tecellisi vardı. İkinci gün ise daha çok kazanılmış bir mücadelenin verdiği haz.
Milletçe, milli iradeye sahip çıkmak ve ihanete teslim olmamak için nöbet tutmak, hem de tek silahı yüreğindeki imanla.. Bir başka duyguymuş.
Allah devletimize ve milletimize zeval vermesin. Vatanımızı ve milletimizi her türlü tehlikeden korusun.
Herkese teşekkürler… Şehitlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmet yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
“Darbe girişiminin başından itibaren duyarlı ve asil duruş sergileyen adli, askeri, idari ve yargı birimlerimizin yöneticilerine, yerel yönetim temsilcilerine, Milletvekillerimize, meslek kuruluşları temsilcilerine, sorumluluk anlayışıyla hareket eden tüm basın mensuplarımıza ve halkımıza minnet borçluyuz.”
DİĞER YAZILARI
#Adıyaman66yaşında
Bu şehir hak ediyor…
Dünyanın Ahvalini Soracak Olursanız…
Ya odunum?
Bölerek çözmek çare mi?
Bir olay üç farklı algı
Hayalimiz yeşil alan, gerçeğimiz beton bina
Eskiler mi güzeldi, eskiden mi güzeldik?
Bu bir halk sağlığı savaşıdır
Tahta Bavul
Cümle âlem?
Bana anlattığın hikâyeyi sakın Padişaha anlatma!
Gözün Aydın Adıyaman!
Diyelim ki, Hizmetiçi Eğitim Enstitüsü…
Tanıtım Günlerine dair…
Kârda mıyız yoksa zararda mı?
Gidişat hiç de iyi değil...
Eskisaray Cami Çınarı bir simge aslında…
Dünya Adıyamanlılar Günü
Fili tarif edenler…
İki dinle bir söyle
Tereyağının hesabı
Önce Mahalleyi kaybettik!
Men Dakka Dukka!
Keşke Hiç Olmasaydınız!
Hz. Safvân b. Mu’attal (ra)
Şehre karşı işlenen suçlar…
Ulumoğlu Türküsü
Elim bir olayın düşündürdükleri…
Tecrübe ve hayâl…
Kumdan kaleler…
Havanda Su Dövmenin Adıyamancası…
Her koyun kendi bacağından asılır
Çocuklarımızın ayaklarına batan dikenler…
Ne yapılırsa yapılsın olmuyor, tutmuyor işte...
İlimizdeki Mermer Ocakları ve Bölgenin Ekosistemi
15 Temmuz üzerine…
Bu da geçecek, tıpkı öncekiler gibi
Çok çalışmamız gerek çook…
Edebi dairesi
Bize Benzeyip Bizden Olmayanlar
Şehre duyarlı nesiller yetiştirmeliyiz
Hımbıl gibi bir şey…
Eşek anırdı abdest bozuldu
Ölçü bozulmaya görsün…
Memleket meselesi
Yazık oluyor bu şehir’e
Hiç oğlu hiçler…
Çoğaldık sanıyoruz azaldıkça…
Esas sorun, kurtarıcılardan kurtulamaması mı?
Köpeğini İdam Eden Çoban
Sahabe Hz. Safvan Kur’an ile Buluşturulmalı
Adıyaman’da Nevruz
Depremin Düşündürdükleri…
Kan Emiciler
Arayacaksan, şehrini gönlünde ara
Yeter ki Efendilerin Canı Sıkılmasın(!)
Hangi Balık?
Ölçümüzü Yeniden Sorgulamaya Var mısınız?
Bizi Doğrultacak İnsanlar Var mı?
Hainlerin Değirmenine Su Taşıyanlardan Olmayalım
Önce İnsan Olmayı Öğre(t/n)meliyiz
Şehir Kültürü Üzerine
Asıl Marifet
Halk Dans Edip Oynamaya Başladıysa!
Didişmeden Didinmek Gerek
Bu Utanç Bitmeli veya Yaşlı Evleri Sitesi
Beraber Çalışabilmek Başarıdır
İki Fotoğraf Karesinin Verdiği Mesaj
Yaşananlardan Biz de mi Sorumluyuz?
Çocuklarımız İnsan Olmayı İnsanlardan Öğrensin
Çoğunluğun Yalnızlığı
Yakası Dar Gömlek Gibiler
Ne Kadar Adaletliyiz?
Ah Şimdiki Aklım Olsa…
Papa ve Moiz
Kendi Memleketine Yabancı Olmak…
Aborjinlik Yapalım
Süreç Yönetimi ve Aptallık
Kimin İşine Yarar?
Muhalif Duruş
Soba Borusu
Şekere Boy Abdesti Aldıranlar
Bir Fotoğrafın Hüznü
Buyur Buradan Yak
Ne Yapmak Lazım?
IŞİD’li Adıyaman Kimin İşine Yarar?
Körler Ülkesinde Şaşılar Kral Olur
Kırılan İlk Cam İhmale Gelmez
Memleket Meselesi
Adıyaman’ı Tanı(t)mak II
Zokayı Yut(tur)mak
Saray Soytarısı
Uyanık Terzi ya da Çıplak Kral
Kulak Misafiri Muhabbeti
Yön Verecekler Yönünü Şaşırırsa
Eşeğin Gölgesi
Adıyaman’ın Üzümle İmtihanı
Tottik Meselesi
İhtiyaca Binaen Bir Yazı
Beş Maymun Hikayesi
“Ben İyiyim, Kötü Olan Sensin”
Önce Kendi Çizgini Uzat
İlk Taşı Günahsız Olanınız Atsın!
Ya Benim Odunum?
“Ayağını Denk Al”
Cahilliğin Çeşitleri
Hemşehrilik Dayanışmadır
Pis Kokular Geliyor
Daha Kötüsü Kokuya Alışmaktır
Şişeye Konup Denize Atılacak Yazı
Postlara Bürünmüşler…
Derviş Hırkası Giymiş Avcılar
İnsan Kendine Yakışanı Yapar
Çiftçinin Verdiği Ders
Haram Olsun!
Antika Tipler
Dürüstlük Çiçeği
Kimin Kimi Yiyeceğine Suyun Akışı Karar Verir
Bacağından Asılan Koyunun Verdiği Ders
Her Ağzı Olan Konuşmalı mı?
Kral, Müneccim ve Eşek
Ne Ekersen Onu Biçersin
İğneyi Ahırda Aramak Gerekir
Önemli Olan Güçlüyken Adil Olmak
Maksat Sohbet Çay Bahane
İtibar ve Karakter
Say ki Sayılasın...
Hızır’ı Beklerken
Bakışımızın Açısını Belirleyen Unsurlar
Adıyaman Görücüye Çıkıyor
“Çakal” Sadece Bir Köprü Adı Değilmiş Adıyaman’da
Sultan Kim?
Adıyaman’ı Tanı/t/mak
Zor Olanı Yapmak
Öğrencileri Bekleyen Tehlike
Sen Yılma Öğretmenim
Boğa
Bırakın İyiler İyi Kalsın
Deve İle Fare
Baki Kalan Eşeklik(!)…
Risk Nedir?
Körlerin Hikayesi
Hesap Vermenin Dayanılmaz Hafifliği
Memleketim ve Tepkisizlik Üzerine
Projeler Kenti Adıyaman
Yaşlanmak Bir Dağa Çıkmak Gibidir…
Birlikte Ayrılık
Seyret, Sus ve Dinle
Beynimizdeki Zehir
“Hardal Yedirme” Taktiği
Dursun Çavuş Filmine Dair
Düzeltilmesi Gereken İnsanlar
Memleketimin Adını Silin Bu Kulüpten
Padişaha Verilen Ders
Makam Hırsı
Doğum Günü Hediyesi
Balıklar Ve Kuşlar
Çizgiyi Aşmak
Susturucu Takılmış Toplum
Denetime Takılmayanlar
“Mıh Çık”
Sürprizlerle Dolu Şehir; Tokat
Size Zahmet Olacak…
Başka Şehirler Görmenin Zararları
Ubuntu
Cahil Cesareti…
Bir Teşekkür, Bir Selam
“Adıyaman Günleri” Başlıyor…
Değerleri Yitirmeye Değer mi?
Anmaktan Anlamaya…
Harika Bir Memleketim Var
Boyda Değil İcraatta Cüce Olanlar
Esas Sorunumuz Zihniyet
Bakın Bakalım Kimleri Göreceksiniz?
Değer Vermek Üzerine
Maymun İştahı
Bir Öğretmenin Sitemi
Haydi, Yeni Köprüler Kuralım
Bir Vesile Daha…
AKSEB Buluşmaları
Farkı Fark Etmek
Gönül Vermek
Durduğumuz Yer
“İyi Olmak” ama Kime Göre?
Yine Bir Aralık, Yine Gönlüm Bulanık
''bizim mahalle''
Allah Islah Etsin
“Marifet İltifata Tabidir”
“Ağzı Olan Konuşuyor”
“Büyüyünce Senin Gibi Olacağım”
Hayırlı Yolculuklar
Öküzlüğüne Bağışlayın!
Basit Bir Tercih
Arpa ve Saman
Bana da mı Lolo?
Her Şeyi En İyi Ben Bilirim!
Her Deli Üstünü Başını Yırtmaz ki…
Freni Nerede?
Haddini Bilmek
Toplumsal Güven… Toplumda Güven… Topluma Güven…
İnsana Dair Notlar
Övgü ve Yergi
Ayağımı Sıkıyor!
Adıyaman ve YGS Sonuçları
Eşeklikten Kurtulma