Sinan Temel
Çoğaldık sanıyoruz azaldıkça…
03-08-2017 09:06
Zaman baş döndürücü bir hızla geçiyor.
Zamana mahkûm olan her şey de aynı oranda değişiyor.
Bu hızlı akış içerisinde günlük kaygılar peşinde didinen insan; muhakeme ve muhasebe yapmaktan uzak, neleri kaybedip, neleri kazandığının farkında olmadan, gün geçtikçe iç dünyasına daha fazla kapanıyor ve adeta bir gönüllü mahkûmiyet yaşatıyor kendisine.
“Kazandım” derken bu uğurda heba edilen değerlerin hesabını yapamayan insan, bugüne kadar getirdiklerini koruyamadığı gibi, yarınlara aktaracak bir şeyi de kalmıyor.
İçine düştüğü çıkmazların ve açmazların neden olduğu buhran neticesinde tarif edemediği ya da tarif etmekten korktuğu vehimlerin baskısıyla özgüven bunalımı yaşıyor adeta.
Ve “daha çok”laşıyor her şey. Bitmek bilmeyen iştahımızla “Daha çok, daha çok” diye tüm benliğimizle sayıklıyor; “Daha az”laşan onca değerler uçup gidiyor farkında olmadan.
Zamanın getirdikleri veya verdikleri ile yetinmeyen, yetinmek istemeyen insanoğlu, zamana karşı da direnememenin yaşattığı çelişkiler yumağında, aciz ve çaresiz olduğunu da kabullenmek istemiyor sanki.
Zamanın paradoksu demiş ve şu tespitleri yapmış muhtemelen benzer duygulardaki bir yazar.
Daha yüksek binalarımız var, ama daha küçük tapınaklarımız.
Daha geniş otoyollarımız var, ama daha dar ufuklarımız.
Daha çok harcıyoruz, ama daha az sahip oluyoruz.
Daha çok satın alıyoruz, ancak aldıklarımız bizi daha az mutlu ediyor.
Daha büyük evlerimiz ve daha küçük ailelerimiz var.
Daha fazla konfora sahibiz, ama daha az zamanımız var.
Daha çok bilgiye ama daha az yargıya sahibiz.
Daha çok uzmanımız var, ama bir o kadar fazla da sorunumuz.
Daha çok eğitimimiz var, ama daha az sağduyumuz.
Daha fazla bilgimiz var, ama daha az bilgeliğimiz var.
Daha çok tedaviye, ama daha az sağlığa sahibiz.
Daha pervasızca harcıyor, daha az gülüyor, daha hızlı ulaşım yapıyor, daha çok ve daha çabuk sinirleniyor, daha geç uyanıyor, daha çabuk yoruluyoruz.
Daha az okuyor, daha fazla televizyon seyrediyoruz.
Sahip olduklarımızın sayısını katladık, ama değerlerimizi azalttık.
Daha fazla konuşuyor, daha nadir seviyor ve daha çok yalan söylüyoruz.
Bir yaşantı kurmayı öğrendik, ama hayatı değil; hayata seneler ekledik ama senelere hayat değil...
Aya gidip geldik, ama yeni komşumuza ziyarete gitmek için caddenin karşısına geçmekte zorlanıyoruz.
Dış uzayı fethettik, ama iç uzayı değil; daha büyük işler yaptık, ama daha iyi değil;
Havayı temizledik, ama ruhları kirlettik; atoma hükmettik, ama önyargılarımıza edemedik.
Daha çok yazıyoruz, ancak daha az öğreniyoruz; daha çok plan yapıyoruz, ama daha az sonuca varıyoruz.
Koşuşmayı öğrendik, ama beklemeyi öğrenemedik.
Hızla hücum etmeyi öğrendik, ama beklemeyi değil.
Daha fazla gelirimiz, ama daha düşük ahlakımız var; daha çok yiyecek, ama daha az tatmin, daha çok tanıdığımız var, ama daha az dostumuz; daha fazla çaba, ama daha az başarı.
Vitrinlerde her şeyin sergilendiği, ama depolarda hiçbir şeyin olmadığı bir zamandayız.
Daha fazla bilgi depolamak, şimdiye kadarkinden de fazla kopya üretmek için daha çok bilgisayar yaptık, ama iletişimimiz daha az; sayıca çoğaldık, ama kalitede azaldık.
…
Sizce de öyle değil mi?
DİĞER YAZILARI
#Adıyaman66yaşında
Bu şehir hak ediyor…
Dünyanın Ahvalini Soracak Olursanız…
Ya odunum?
Bölerek çözmek çare mi?
Bir olay üç farklı algı
Hayalimiz yeşil alan, gerçeğimiz beton bina
Eskiler mi güzeldi, eskiden mi güzeldik?
Bu bir halk sağlığı savaşıdır
Tahta Bavul
Cümle âlem?
Bana anlattığın hikâyeyi sakın Padişaha anlatma!
Gözün Aydın Adıyaman!
Diyelim ki, Hizmetiçi Eğitim Enstitüsü…
Tanıtım Günlerine dair…
Kârda mıyız yoksa zararda mı?
Gidişat hiç de iyi değil...
Eskisaray Cami Çınarı bir simge aslında…
Dünya Adıyamanlılar Günü
Fili tarif edenler…
İki dinle bir söyle
Tereyağının hesabı
Önce Mahalleyi kaybettik!
Men Dakka Dukka!
Keşke Hiç Olmasaydınız!
Hz. Safvân b. Mu’attal (ra)
Şehre karşı işlenen suçlar…
Ulumoğlu Türküsü
Elim bir olayın düşündürdükleri…
Tecrübe ve hayâl…
Kumdan kaleler…
Havanda Su Dövmenin Adıyamancası…
Her koyun kendi bacağından asılır
Çocuklarımızın ayaklarına batan dikenler…
Ne yapılırsa yapılsın olmuyor, tutmuyor işte...
İlimizdeki Mermer Ocakları ve Bölgenin Ekosistemi
15 Temmuz üzerine…
Bu da geçecek, tıpkı öncekiler gibi
Çok çalışmamız gerek çook…
Edebi dairesi
Bize Benzeyip Bizden Olmayanlar
Şehre duyarlı nesiller yetiştirmeliyiz
Hımbıl gibi bir şey…
Eşek anırdı abdest bozuldu
Ölçü bozulmaya görsün…
Memleket meselesi
Yazık oluyor bu şehir’e
Hiç oğlu hiçler…
Esas sorun, kurtarıcılardan kurtulamaması mı?
Köpeğini İdam Eden Çoban
Sahabe Hz. Safvan Kur’an ile Buluşturulmalı
Adıyaman’da Nevruz
Depremin Düşündürdükleri…
Kan Emiciler
Arayacaksan, şehrini gönlünde ara
Yeter ki Efendilerin Canı Sıkılmasın(!)
Hangi Balık?
Ölçümüzü Yeniden Sorgulamaya Var mısınız?
Bizi Doğrultacak İnsanlar Var mı?
Hainlerin Değirmenine Su Taşıyanlardan Olmayalım
Önce İnsan Olmayı Öğre(t/n)meliyiz
Şehir Kültürü Üzerine
Asıl Marifet
Milli İradeye Sahip Çıkmak
Halk Dans Edip Oynamaya Başladıysa!
Didişmeden Didinmek Gerek
Bu Utanç Bitmeli veya Yaşlı Evleri Sitesi
Beraber Çalışabilmek Başarıdır
İki Fotoğraf Karesinin Verdiği Mesaj
Yaşananlardan Biz de mi Sorumluyuz?
Çocuklarımız İnsan Olmayı İnsanlardan Öğrensin
Çoğunluğun Yalnızlığı
Yakası Dar Gömlek Gibiler
Ne Kadar Adaletliyiz?
Ah Şimdiki Aklım Olsa…
Papa ve Moiz
Kendi Memleketine Yabancı Olmak…
Aborjinlik Yapalım
Süreç Yönetimi ve Aptallık
Kimin İşine Yarar?
Muhalif Duruş
Soba Borusu
Şekere Boy Abdesti Aldıranlar
Bir Fotoğrafın Hüznü
Buyur Buradan Yak
Ne Yapmak Lazım?
IŞİD’li Adıyaman Kimin İşine Yarar?
Körler Ülkesinde Şaşılar Kral Olur
Kırılan İlk Cam İhmale Gelmez
Memleket Meselesi
Adıyaman’ı Tanı(t)mak II
Zokayı Yut(tur)mak
Saray Soytarısı
Uyanık Terzi ya da Çıplak Kral
Kulak Misafiri Muhabbeti
Yön Verecekler Yönünü Şaşırırsa
Eşeğin Gölgesi
Adıyaman’ın Üzümle İmtihanı
Tottik Meselesi
İhtiyaca Binaen Bir Yazı
Beş Maymun Hikayesi
“Ben İyiyim, Kötü Olan Sensin”
Önce Kendi Çizgini Uzat
İlk Taşı Günahsız Olanınız Atsın!
Ya Benim Odunum?
“Ayağını Denk Al”
Cahilliğin Çeşitleri
Hemşehrilik Dayanışmadır
Pis Kokular Geliyor
Daha Kötüsü Kokuya Alışmaktır
Şişeye Konup Denize Atılacak Yazı
Postlara Bürünmüşler…
Derviş Hırkası Giymiş Avcılar
İnsan Kendine Yakışanı Yapar
Çiftçinin Verdiği Ders
Haram Olsun!
Antika Tipler
Dürüstlük Çiçeği
Kimin Kimi Yiyeceğine Suyun Akışı Karar Verir
Bacağından Asılan Koyunun Verdiği Ders
Her Ağzı Olan Konuşmalı mı?
Kral, Müneccim ve Eşek
Ne Ekersen Onu Biçersin
İğneyi Ahırda Aramak Gerekir
Önemli Olan Güçlüyken Adil Olmak
Maksat Sohbet Çay Bahane
İtibar ve Karakter
Say ki Sayılasın...
Hızır’ı Beklerken
Bakışımızın Açısını Belirleyen Unsurlar
Adıyaman Görücüye Çıkıyor
“Çakal” Sadece Bir Köprü Adı Değilmiş Adıyaman’da
Sultan Kim?
Adıyaman’ı Tanı/t/mak
Zor Olanı Yapmak
Öğrencileri Bekleyen Tehlike
Sen Yılma Öğretmenim
Boğa
Bırakın İyiler İyi Kalsın
Deve İle Fare
Baki Kalan Eşeklik(!)…
Risk Nedir?
Körlerin Hikayesi
Hesap Vermenin Dayanılmaz Hafifliği
Memleketim ve Tepkisizlik Üzerine
Projeler Kenti Adıyaman
Yaşlanmak Bir Dağa Çıkmak Gibidir…
Birlikte Ayrılık
Seyret, Sus ve Dinle
Beynimizdeki Zehir
“Hardal Yedirme” Taktiği
Dursun Çavuş Filmine Dair
Düzeltilmesi Gereken İnsanlar
Memleketimin Adını Silin Bu Kulüpten
Padişaha Verilen Ders
Makam Hırsı
Doğum Günü Hediyesi
Balıklar Ve Kuşlar
Çizgiyi Aşmak
Susturucu Takılmış Toplum
Denetime Takılmayanlar
“Mıh Çık”
Sürprizlerle Dolu Şehir; Tokat
Size Zahmet Olacak…
Başka Şehirler Görmenin Zararları
Ubuntu
Cahil Cesareti…
Bir Teşekkür, Bir Selam
“Adıyaman Günleri” Başlıyor…
Değerleri Yitirmeye Değer mi?
Anmaktan Anlamaya…
Harika Bir Memleketim Var
Boyda Değil İcraatta Cüce Olanlar
Esas Sorunumuz Zihniyet
Bakın Bakalım Kimleri Göreceksiniz?
Değer Vermek Üzerine
Maymun İştahı
Bir Öğretmenin Sitemi
Haydi, Yeni Köprüler Kuralım
Bir Vesile Daha…
AKSEB Buluşmaları
Farkı Fark Etmek
Gönül Vermek
Durduğumuz Yer
“İyi Olmak” ama Kime Göre?
Yine Bir Aralık, Yine Gönlüm Bulanık
''bizim mahalle''
Allah Islah Etsin
“Marifet İltifata Tabidir”
“Ağzı Olan Konuşuyor”
“Büyüyünce Senin Gibi Olacağım”
Hayırlı Yolculuklar
Öküzlüğüne Bağışlayın!
Basit Bir Tercih
Arpa ve Saman
Bana da mı Lolo?
Her Şeyi En İyi Ben Bilirim!
Her Deli Üstünü Başını Yırtmaz ki…
Freni Nerede?
Haddini Bilmek
Toplumsal Güven… Toplumda Güven… Topluma Güven…
İnsana Dair Notlar
Övgü ve Yergi
Ayağımı Sıkıyor!
Adıyaman ve YGS Sonuçları
Eşeklikten Kurtulma