Sinan Temel
Şehir Kültürü Üzerine
24-10-2016 08:50
Bir önceki Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın öğrencilere “şehir kültürü dersi” verileceğini söyleyen cümlelerini basından okumuştum.
Güzel bir haberdi. Zira yaşadığımız şehri göz önüne aldığımızda şehir kültürü denen bir şeyin pek olmadığını/kalmadığını, hayatın nerdeyse tamamen bireyselleştiğini, insanlarımızın kültürel ve tarihi zenginliklerini bilmediğini, tanımadığını görüyor, bunun sancısını çekenler az sayıda insanlarla birlikte üzülüyoruz.
Evine karşı duyarlı ama çevresine karşı ilgisiz ve duyarsız bir toplum haline geldiğimizden haberimiz bile yok çünkü.
Dolayısıyla seçmeli de olsa “şehir kültürü” dersinin bu durumu telafi/tamir anlamında önemli bir adım olacağını düşünüyorum.
Farkında olmadan yaşayıp gittiğimiz ve hayatımızda çok önemli yeri olmasına karşın bilinçsizce kullandığımız şeylerden biri de içinde yaşadığımız şehirlerdir. Hem de bunun bir bilinç, bir kültür, bir kimlik gerektirdiğini/olduğunu bilmeden.
Şehir kültürü, şehirlerin içinde barındırdığı insanların birbiriyle iletişim ve etkileşimlerini bir ilişki örüntüsü içinde düzenleyen sistemin birleştirici elemanı olarak kabul edilir.
Şehir Kültürü dersi verilirken şehirlilik/kentlilik bilinci de vermek gerekir. Bunun için de aidiyet ve sahiplenme duygusunu yerleştirmeliyiz. Zira günümüzde, şehirlerimizde yaşanan en büyük sorunlardan birinin, insanların yaşadıkları şehre/kente karşı aidiyet ve sahiplenme duygularının az oluşu ya da olmayışıdır.
Kentlilik bilincinin oluşması için uzmanlar üç temel yaklaşımı öngörmektedir. Birincisi, kentin tarihi ve kültürel değerlerinin farkına varmak. İkincisi, Kentin fiziksel ve sosyal (sürdürülebilir) dönüşümünü gerçekleştirmek. Üçüncüsü ise, kente aidiyet duygusunu hissederek kenti sahiplenip korumak.
Şehirde yaşamak ile şehri yaşamak farklı şeylerdir. Tıpkı şehirleşmek ile şehirlileşmenin aynı olmadığı gibi. Dolayısıyla şehirde yaşamak, bir insanın gerçekten şehirli olduğu ya da şehir bilincine eriştiği anlamına gelmez. Şehir ve insan ilişkisinde İnşa iki yönlüdür. Bir yandan insan şehri inşa ederken aynı zamanda şehir de insanı inşa etmektedir.
Aslında şehir kültürünün de şehir bilincinin de temelini “insan” faktörü oluşturur. İnsana duyulan saygı ve ona verilen değer doğrudan insanın içinde yaşadığı şehre yansır. Hem birey hem de toplum olarak “insan”a yüklenen anlamın yansıması o şehrin her karesinde hissedilir. Şehir, içinde yaşayanlarla ruh ve kimlik kazanır.
İnsanın insanla ve toplumla ve toplumun insanla ilişkisinden şehir hayatının ortak malzeme ve mekanlarının kullanımına kadar bütün alanlarda yaşanan diyalog ve ilişkiler, saygı ve hakkaniyet ölçüsü oranında değer ve anlam kazanır.
Bunu örneklerle somutlaştıracak olursak, komşuluk ilişkileri, trafik ihlalleri, kaldırım ve yol işgalleri, kaçak kullanımlar, çevre temizliği ihlalleri gibi hallerin oranı o şehrin medeniliği, kültürü ve bilinci ile doğrudan ilişkilidir. Bunların sıkça ve ısrarla yaşandığı bir şehirde insanın değerinden söz edilemez.
Hele bir de şehir hayatını tanzim eden yasaların uygulayıcılarının ihmal ve ilgisizliği söz konusu ise, oraya ne kadar “şehir” denir, ya da “şehir” denir mi, ona siz karar verin.
Umarım “Şehir Kültürü Dersi” bir an önce uygulamaya konur ve kendisinden beklenilen faydayı verir.
Bu alanda söylenmesi gereken çok şey var. Sonucu etkiler mi bilmiyorum ama dile ve gündeme getirme sorumluluğu çerçevesinde fırsat buldukça söyleyeceğim. Yazımı Hacı Bayram Veli ile bitireyim:
"İnsan, şehri inşa ederken aslında taşın toprağın arasında kendisini inşa eder. Gönülde her ne var ise, şehir olarak görünür. Gönlü taş olanın şehri taş, gönlü aşk ile dolu olanın şehri gülistan olur."
Hâşiye: Şehir ve Kent kavramlarına kimi uzmanlarca farklı anlamlar yüklense de genel olarak aynı anlamda kullanılmakta, aynı çağrışımları yapmaktadır. Kendi iç dünyamda farklı mana yüklesem de bu yazımda ikisini de aynı anlamda kullandım.
DİĞER YAZILARI
#Adıyaman66yaşında
Bu şehir hak ediyor…
Dünyanın Ahvalini Soracak Olursanız…
Ya odunum?
Bölerek çözmek çare mi?
Bir olay üç farklı algı
Hayalimiz yeşil alan, gerçeğimiz beton bina
Eskiler mi güzeldi, eskiden mi güzeldik?
Bu bir halk sağlığı savaşıdır
Tahta Bavul
Cümle âlem?
Bana anlattığın hikâyeyi sakın Padişaha anlatma!
Gözün Aydın Adıyaman!
Diyelim ki, Hizmetiçi Eğitim Enstitüsü…
Tanıtım Günlerine dair…
Kârda mıyız yoksa zararda mı?
Gidişat hiç de iyi değil...
Eskisaray Cami Çınarı bir simge aslında…
Dünya Adıyamanlılar Günü
Fili tarif edenler…
İki dinle bir söyle
Tereyağının hesabı
Önce Mahalleyi kaybettik!
Men Dakka Dukka!
Keşke Hiç Olmasaydınız!
Hz. Safvân b. Mu’attal (ra)
Şehre karşı işlenen suçlar…
Ulumoğlu Türküsü
Elim bir olayın düşündürdükleri…
Tecrübe ve hayâl…
Kumdan kaleler…
Havanda Su Dövmenin Adıyamancası…
Her koyun kendi bacağından asılır
Çocuklarımızın ayaklarına batan dikenler…
Ne yapılırsa yapılsın olmuyor, tutmuyor işte...
İlimizdeki Mermer Ocakları ve Bölgenin Ekosistemi
15 Temmuz üzerine…
Bu da geçecek, tıpkı öncekiler gibi
Çok çalışmamız gerek çook…
Edebi dairesi
Bize Benzeyip Bizden Olmayanlar
Şehre duyarlı nesiller yetiştirmeliyiz
Hımbıl gibi bir şey…
Eşek anırdı abdest bozuldu
Ölçü bozulmaya görsün…
Memleket meselesi
Yazık oluyor bu şehir’e
Hiç oğlu hiçler…
Çoğaldık sanıyoruz azaldıkça…
Esas sorun, kurtarıcılardan kurtulamaması mı?
Köpeğini İdam Eden Çoban
Sahabe Hz. Safvan Kur’an ile Buluşturulmalı
Adıyaman’da Nevruz
Depremin Düşündürdükleri…
Kan Emiciler
Arayacaksan, şehrini gönlünde ara
Yeter ki Efendilerin Canı Sıkılmasın(!)
Hangi Balık?
Ölçümüzü Yeniden Sorgulamaya Var mısınız?
Bizi Doğrultacak İnsanlar Var mı?
Hainlerin Değirmenine Su Taşıyanlardan Olmayalım
Önce İnsan Olmayı Öğre(t/n)meliyiz
Asıl Marifet
Milli İradeye Sahip Çıkmak
Halk Dans Edip Oynamaya Başladıysa!
Didişmeden Didinmek Gerek
Bu Utanç Bitmeli veya Yaşlı Evleri Sitesi
Beraber Çalışabilmek Başarıdır
İki Fotoğraf Karesinin Verdiği Mesaj
Yaşananlardan Biz de mi Sorumluyuz?
Çocuklarımız İnsan Olmayı İnsanlardan Öğrensin
Çoğunluğun Yalnızlığı
Yakası Dar Gömlek Gibiler
Ne Kadar Adaletliyiz?
Ah Şimdiki Aklım Olsa…
Papa ve Moiz
Kendi Memleketine Yabancı Olmak…
Aborjinlik Yapalım
Süreç Yönetimi ve Aptallık
Kimin İşine Yarar?
Muhalif Duruş
Soba Borusu
Şekere Boy Abdesti Aldıranlar
Bir Fotoğrafın Hüznü
Buyur Buradan Yak
Ne Yapmak Lazım?
IŞİD’li Adıyaman Kimin İşine Yarar?
Körler Ülkesinde Şaşılar Kral Olur
Kırılan İlk Cam İhmale Gelmez
Memleket Meselesi
Adıyaman’ı Tanı(t)mak II
Zokayı Yut(tur)mak
Saray Soytarısı
Uyanık Terzi ya da Çıplak Kral
Kulak Misafiri Muhabbeti
Yön Verecekler Yönünü Şaşırırsa
Eşeğin Gölgesi
Adıyaman’ın Üzümle İmtihanı
Tottik Meselesi
İhtiyaca Binaen Bir Yazı
Beş Maymun Hikayesi
“Ben İyiyim, Kötü Olan Sensin”
Önce Kendi Çizgini Uzat
İlk Taşı Günahsız Olanınız Atsın!
Ya Benim Odunum?
“Ayağını Denk Al”
Cahilliğin Çeşitleri
Hemşehrilik Dayanışmadır
Pis Kokular Geliyor
Daha Kötüsü Kokuya Alışmaktır
Şişeye Konup Denize Atılacak Yazı
Postlara Bürünmüşler…
Derviş Hırkası Giymiş Avcılar
İnsan Kendine Yakışanı Yapar
Çiftçinin Verdiği Ders
Haram Olsun!
Antika Tipler
Dürüstlük Çiçeği
Kimin Kimi Yiyeceğine Suyun Akışı Karar Verir
Bacağından Asılan Koyunun Verdiği Ders
Her Ağzı Olan Konuşmalı mı?
Kral, Müneccim ve Eşek
Ne Ekersen Onu Biçersin
İğneyi Ahırda Aramak Gerekir
Önemli Olan Güçlüyken Adil Olmak
Maksat Sohbet Çay Bahane
İtibar ve Karakter
Say ki Sayılasın...
Hızır’ı Beklerken
Bakışımızın Açısını Belirleyen Unsurlar
Adıyaman Görücüye Çıkıyor
“Çakal” Sadece Bir Köprü Adı Değilmiş Adıyaman’da
Sultan Kim?
Adıyaman’ı Tanı/t/mak
Zor Olanı Yapmak
Öğrencileri Bekleyen Tehlike
Sen Yılma Öğretmenim
Boğa
Bırakın İyiler İyi Kalsın
Deve İle Fare
Baki Kalan Eşeklik(!)…
Risk Nedir?
Körlerin Hikayesi
Hesap Vermenin Dayanılmaz Hafifliği
Memleketim ve Tepkisizlik Üzerine
Projeler Kenti Adıyaman
Yaşlanmak Bir Dağa Çıkmak Gibidir…
Birlikte Ayrılık
Seyret, Sus ve Dinle
Beynimizdeki Zehir
“Hardal Yedirme” Taktiği
Dursun Çavuş Filmine Dair
Düzeltilmesi Gereken İnsanlar
Memleketimin Adını Silin Bu Kulüpten
Padişaha Verilen Ders
Makam Hırsı
Doğum Günü Hediyesi
Balıklar Ve Kuşlar
Çizgiyi Aşmak
Susturucu Takılmış Toplum
Denetime Takılmayanlar
“Mıh Çık”
Sürprizlerle Dolu Şehir; Tokat
Size Zahmet Olacak…
Başka Şehirler Görmenin Zararları
Ubuntu
Cahil Cesareti…
Bir Teşekkür, Bir Selam
“Adıyaman Günleri” Başlıyor…
Değerleri Yitirmeye Değer mi?
Anmaktan Anlamaya…
Harika Bir Memleketim Var
Boyda Değil İcraatta Cüce Olanlar
Esas Sorunumuz Zihniyet
Bakın Bakalım Kimleri Göreceksiniz?
Değer Vermek Üzerine
Maymun İştahı
Bir Öğretmenin Sitemi
Haydi, Yeni Köprüler Kuralım
Bir Vesile Daha…
AKSEB Buluşmaları
Farkı Fark Etmek
Gönül Vermek
Durduğumuz Yer
“İyi Olmak” ama Kime Göre?
Yine Bir Aralık, Yine Gönlüm Bulanık
''bizim mahalle''
Allah Islah Etsin
“Marifet İltifata Tabidir”
“Ağzı Olan Konuşuyor”
“Büyüyünce Senin Gibi Olacağım”
Hayırlı Yolculuklar
Öküzlüğüne Bağışlayın!
Basit Bir Tercih
Arpa ve Saman
Bana da mı Lolo?
Her Şeyi En İyi Ben Bilirim!
Her Deli Üstünü Başını Yırtmaz ki…
Freni Nerede?
Haddini Bilmek
Toplumsal Güven… Toplumda Güven… Topluma Güven…
İnsana Dair Notlar
Övgü ve Yergi
Ayağımı Sıkıyor!
Adıyaman ve YGS Sonuçları
Eşeklikten Kurtulma