Sinan Temel
Dünyanın Ahvalini Soracak Olursanız…
26-10-2020 20:35
Aslında hakkı üstün tutmak ve haklıyı güçlü kılmak için yola çıkmışız, hem de şiarımızdır. Bu çerçevede gerçekleri ifade etmekten de yılmayız. Öyle der büyüklerimiz. Yazılarımız ve sözlerimiz de benzer ifadelerle doludur.
Hak, adalet, gerçek, doğru gibi asla vazgeçilmezlerimizdir. En azından öyle biliriz. Gerçi uygulamaya bakıldığında yan çizen, yandan geçen veya boş verilen eylem ve söylemlerle karşılaşırız ama siz gene de onlara aldırmayın. Her şeye rağmen böylesi değerlerimiz yazılarımızda ve sözlerimizde en müstesna yerlerini korumaya devam ederler.
Mesela Pascal’a atfedilen bir sözde şöyle der:
“Haklı olanı güçlü kılamadığımız için de güçlü olanı haklı kıldık.”
Hakkı ve haklı olanı güçlü kılmaya gücümüz yetmediği için çareyi güçlü olanın peşi sıra gitmede bulmuşuz. Aslında gücümüzün yetmediğinden değil hakkı güçlü kılamayışımız; Bizi güçlü kılan değerlerimizden uzaklaştığımız için hakkı güçlü kılmaya takatimiz yetmez olmuş.
Sonra da nefsimiz, zevkimiz ve keyfimiz bozulmasın diye güçlü olanı haklı kılarak geçinip gitmişiz. İrademizi, inancımızı ve yüreğimizi de buna alet ederek… Zaman zaman haklı kıldığımız güç, isteğimizi karşılamadığında veya canımızı acıttığında uyanır gibi oluyoruz ama iş irade, inanç ve yüreğe dayanınca geri tırsıyoruz.
Sonuç; Birçok kimse kendini haklı kılma uğruna birçok şeyi mübah görür oldu.
***
Aslında George Orwell de benzer şey söylemiş:
“Bir toplum gerçeklerden ne kadar uzaklaşırsa, gerçeği söyleyenlerden o kadar nefret eder.”
Güçlü olanı haklı kılma ile başlayan süreç haliyle gerçeklerden uzaklaşmayı da beraberinde getirdi. Böyle olunca da, gerçeği ifade edenler nefret edilenlerden, istenmeyenlerden oldular.
Zaman içerisinde gerçeği söyleyenler azalmaya, sinmeye veya boş vermeye başladılar. Zira bazen susmak gerektiğini bilirler. Zira bazen sözün fayda etmediğini görürler. Zira bazen “bir musibetin” daha etkili olacağını görürler. Sonra da gerçek denen şeyin insana, gruba veya kitleye göre değiştiğini, değişebileceğini anlarlar.
Zamana direnen az sayıdaki gerçeği söyleyenler ise o günün geçerli muhalif etiketini yedikleri gibi düşman olarak da görülürler.
Her menfaat çatışmasında, her çıkar kavgasında bu “gerçekler” de çatışır ve yeni kahramanlar, yeni kurtarıcılar çıkarır, tabi yeni asalaklarla birlikte.
***
1593-1634 yıllarında Sultanahmet’te doğup-yaşayan Bekri Mustafa’nın adını, herhalde duymuş olmalısınız…
Onun, kendini genç yaşında “içki”ye verdiğini, “gece-gündüz içtiği” için Bekri namıyla ün yaptığını ve 41 yaşında öldüğünü belki bilmezsiniz ama Bekri Mustafa’nın “imam” olma hikâyesini herhalde bilirsiniz.
Efendim, hikâye şöyle: Bekri Mustafa, yoksul bir mahallede “Küçük Ayasofya Camii”nin önünden geçmektedir… O sırada musallada bir tabut vardır, fakat namazı kıldıracak imam ortalarda yoktur. Cemaatin, beklemekten canı sıkılır ve başında kavuğu, sırtında cübbesiyle oradan geçen Bekri Mustafa’yı “hoca” zannederek namazı kıldırmasını söylerler.
“Yok, ben hoca değilim” dese de, dinlemezler ve zorla öne geçirirler.
Bekri Mustafa namazı kıldırdıktan sonra tabutun örtüsünü açar ve ölünün kulağına bir şeyler fısıldar. Cemaat, ölüye ne söylediğini merak eder.
Bekri Mustafa gülerek cevaplar: “Sen şimdi aramızdan ayrılıp ahirete gidiyorsun. Eğer orada, bu dünyanın ahvalini sana sorarlarsa, Bekri Mustafa Ayasofya’ya imam oldu dersin. Onlar durumu anlar…” dedim.
Hikâye böyle…Peki, ben bu hikâyeyi niye yazdım?.. Çevrenizdeki Bekri Mustafa’ları tanıyasınız diye yazdım…
Çünkü efendim, ortalık “Bekri Mustafa”larla dolu…
Herkes “imam!”
Herkes “kahraman!”,
Herkes “vatansever”,
Herkes “devrimci!”,
Herkes “analist!”,
Herkes “dürüst”
Herkes “bedel ödemiş”,
Ve ve ve herkes “Dâva Adamı” olmuş da biz bilmiyoruz…
Vesselam…
(ettekraruahsen)
DİĞER YAZILARI
#Adıyaman66yaşında
Bu şehir hak ediyor…
Ya odunum?
Bölerek çözmek çare mi?
Bir olay üç farklı algı
Hayalimiz yeşil alan, gerçeğimiz beton bina
Eskiler mi güzeldi, eskiden mi güzeldik?
Bu bir halk sağlığı savaşıdır
Tahta Bavul
Cümle âlem?
Bana anlattığın hikâyeyi sakın Padişaha anlatma!
Gözün Aydın Adıyaman!
Diyelim ki, Hizmetiçi Eğitim Enstitüsü…
Tanıtım Günlerine dair…
Kârda mıyız yoksa zararda mı?
Gidişat hiç de iyi değil...
Eskisaray Cami Çınarı bir simge aslında…
Dünya Adıyamanlılar Günü
Fili tarif edenler…
İki dinle bir söyle
Tereyağının hesabı
Önce Mahalleyi kaybettik!
Men Dakka Dukka!
Keşke Hiç Olmasaydınız!
Hz. Safvân b. Mu’attal (ra)
Şehre karşı işlenen suçlar…
Ulumoğlu Türküsü
Elim bir olayın düşündürdükleri…
Tecrübe ve hayâl…
Kumdan kaleler…
Havanda Su Dövmenin Adıyamancası…
Her koyun kendi bacağından asılır
Çocuklarımızın ayaklarına batan dikenler…
Ne yapılırsa yapılsın olmuyor, tutmuyor işte...
İlimizdeki Mermer Ocakları ve Bölgenin Ekosistemi
15 Temmuz üzerine…
Bu da geçecek, tıpkı öncekiler gibi
Çok çalışmamız gerek çook…
Edebi dairesi
Bize Benzeyip Bizden Olmayanlar
Şehre duyarlı nesiller yetiştirmeliyiz
Hımbıl gibi bir şey…
Eşek anırdı abdest bozuldu
Ölçü bozulmaya görsün…
Memleket meselesi
Yazık oluyor bu şehir’e
Hiç oğlu hiçler…
Çoğaldık sanıyoruz azaldıkça…
Esas sorun, kurtarıcılardan kurtulamaması mı?
Köpeğini İdam Eden Çoban
Sahabe Hz. Safvan Kur’an ile Buluşturulmalı
Adıyaman’da Nevruz
Depremin Düşündürdükleri…
Kan Emiciler
Arayacaksan, şehrini gönlünde ara
Yeter ki Efendilerin Canı Sıkılmasın(!)
Hangi Balık?
Ölçümüzü Yeniden Sorgulamaya Var mısınız?
Bizi Doğrultacak İnsanlar Var mı?
Hainlerin Değirmenine Su Taşıyanlardan Olmayalım
Önce İnsan Olmayı Öğre(t/n)meliyiz
Şehir Kültürü Üzerine
Asıl Marifet
Milli İradeye Sahip Çıkmak
Halk Dans Edip Oynamaya Başladıysa!
Didişmeden Didinmek Gerek
Bu Utanç Bitmeli veya Yaşlı Evleri Sitesi
Beraber Çalışabilmek Başarıdır
İki Fotoğraf Karesinin Verdiği Mesaj
Yaşananlardan Biz de mi Sorumluyuz?
Çocuklarımız İnsan Olmayı İnsanlardan Öğrensin
Çoğunluğun Yalnızlığı
Yakası Dar Gömlek Gibiler
Ne Kadar Adaletliyiz?
Ah Şimdiki Aklım Olsa…
Papa ve Moiz
Kendi Memleketine Yabancı Olmak…
Aborjinlik Yapalım
Süreç Yönetimi ve Aptallık
Kimin İşine Yarar?
Muhalif Duruş
Soba Borusu
Şekere Boy Abdesti Aldıranlar
Bir Fotoğrafın Hüznü
Buyur Buradan Yak
Ne Yapmak Lazım?
IŞİD’li Adıyaman Kimin İşine Yarar?
Körler Ülkesinde Şaşılar Kral Olur
Kırılan İlk Cam İhmale Gelmez
Memleket Meselesi
Adıyaman’ı Tanı(t)mak II
Zokayı Yut(tur)mak
Saray Soytarısı
Uyanık Terzi ya da Çıplak Kral
Kulak Misafiri Muhabbeti
Yön Verecekler Yönünü Şaşırırsa
Eşeğin Gölgesi
Adıyaman’ın Üzümle İmtihanı
Tottik Meselesi
İhtiyaca Binaen Bir Yazı
Beş Maymun Hikayesi
“Ben İyiyim, Kötü Olan Sensin”
Önce Kendi Çizgini Uzat
İlk Taşı Günahsız Olanınız Atsın!
Ya Benim Odunum?
“Ayağını Denk Al”
Cahilliğin Çeşitleri
Hemşehrilik Dayanışmadır
Pis Kokular Geliyor
Daha Kötüsü Kokuya Alışmaktır
Şişeye Konup Denize Atılacak Yazı
Postlara Bürünmüşler…
Derviş Hırkası Giymiş Avcılar
İnsan Kendine Yakışanı Yapar
Çiftçinin Verdiği Ders
Haram Olsun!
Antika Tipler
Dürüstlük Çiçeği
Kimin Kimi Yiyeceğine Suyun Akışı Karar Verir
Bacağından Asılan Koyunun Verdiği Ders
Her Ağzı Olan Konuşmalı mı?
Kral, Müneccim ve Eşek
Ne Ekersen Onu Biçersin
İğneyi Ahırda Aramak Gerekir
Önemli Olan Güçlüyken Adil Olmak
Maksat Sohbet Çay Bahane
İtibar ve Karakter
Say ki Sayılasın...
Hızır’ı Beklerken
Bakışımızın Açısını Belirleyen Unsurlar
Adıyaman Görücüye Çıkıyor
“Çakal” Sadece Bir Köprü Adı Değilmiş Adıyaman’da
Sultan Kim?
Adıyaman’ı Tanı/t/mak
Zor Olanı Yapmak
Öğrencileri Bekleyen Tehlike
Sen Yılma Öğretmenim
Boğa
Bırakın İyiler İyi Kalsın
Deve İle Fare
Baki Kalan Eşeklik(!)…
Risk Nedir?
Körlerin Hikayesi
Hesap Vermenin Dayanılmaz Hafifliği
Memleketim ve Tepkisizlik Üzerine
Projeler Kenti Adıyaman
Yaşlanmak Bir Dağa Çıkmak Gibidir…
Birlikte Ayrılık
Seyret, Sus ve Dinle
Beynimizdeki Zehir
“Hardal Yedirme” Taktiği
Dursun Çavuş Filmine Dair
Düzeltilmesi Gereken İnsanlar
Memleketimin Adını Silin Bu Kulüpten
Padişaha Verilen Ders
Makam Hırsı
Doğum Günü Hediyesi
Balıklar Ve Kuşlar
Çizgiyi Aşmak
Susturucu Takılmış Toplum
Denetime Takılmayanlar
“Mıh Çık”
Sürprizlerle Dolu Şehir; Tokat
Size Zahmet Olacak…
Başka Şehirler Görmenin Zararları
Ubuntu
Cahil Cesareti…
Bir Teşekkür, Bir Selam
“Adıyaman Günleri” Başlıyor…
Değerleri Yitirmeye Değer mi?
Anmaktan Anlamaya…
Harika Bir Memleketim Var
Boyda Değil İcraatta Cüce Olanlar
Esas Sorunumuz Zihniyet
Bakın Bakalım Kimleri Göreceksiniz?
Değer Vermek Üzerine
Maymun İştahı
Bir Öğretmenin Sitemi
Haydi, Yeni Köprüler Kuralım
Bir Vesile Daha…
AKSEB Buluşmaları
Farkı Fark Etmek
Gönül Vermek
Durduğumuz Yer
“İyi Olmak” ama Kime Göre?
Yine Bir Aralık, Yine Gönlüm Bulanık
''bizim mahalle''
Allah Islah Etsin
“Marifet İltifata Tabidir”
“Ağzı Olan Konuşuyor”
“Büyüyünce Senin Gibi Olacağım”
Hayırlı Yolculuklar
Öküzlüğüne Bağışlayın!
Basit Bir Tercih
Arpa ve Saman
Bana da mı Lolo?
Her Şeyi En İyi Ben Bilirim!
Her Deli Üstünü Başını Yırtmaz ki…
Freni Nerede?
Haddini Bilmek
Toplumsal Güven… Toplumda Güven… Topluma Güven…
İnsana Dair Notlar
Övgü ve Yergi
Ayağımı Sıkıyor!
Adıyaman ve YGS Sonuçları
Eşeklikten Kurtulma