Sinan Temel
Bu Utanç Bitmeli veya Yaşlı Evleri Sitesi
24-05-2016 08:51
Batıyı en çok eleştirdiğimiz ve buna mukabil kendimizle övündüğümüz hasletlerimizden biri de aile yapımız ve buna bağlı olarak yaşlılarımıza verdiğimiz değerdi.
Bu özelliğimizi korumak ve devam ettirmek/yaşatmak için övünmekten başka pek bir şey yapmadığımız için olsa gerek, bugün itibariyle sokakta kalan/yatan, bir köşede kimsesiz kalmış, arayanı soranı olmayan yaşlılarımızla sıkça karşılaşır olduk.
Oysa biz inanıyor ve biliyoruz ki; yaşlıya verilen değer inançtan kaynaklanır. Her şeyden öte Allah rızası, Allah korkusu için yaşlılarımıza değer verir, onları himaye ederiz.
Birçok alanda olduğu gibi yaşlılarımıza bakma konusunda da düşüncemiz ya da inancımız zayıflamış olmalı. Yoksa basında yokluk ve sıkıntı içerisinde, terkedilmiş veya yalnız kalmış perişan bir şekilde yaşlılarımızın haberleri ile sıkça karşılaşmazdık.
Hepsinin basına yansıyanlar kadar olduğunu sanmıyorum tabi. Bilakis bunları, buzdağının sadece görünen kısmı olarak düşünüyorum.
Bireylerin veya toplumun yaşlıya verdiği değer, onların inancı, eğitim ve terbiyesi ile ilgilidir. Bugün için gerek İslami bilgi yetersizliğimizden, gerek İslam’ı hayatımıza bir bütün olarak geçiremeyişimizden, gerekse de insani duygularımızın aşınmasından/körelmesinden dolayı aile yapısı sarsılmış ve yaşlılar ailenin dışına itilmiştir.
Görüp duyduğumuzda genellikle kısa süreli acıma veya üzülme duygusundan başka bir şey yap(a)madığımız bu hakikatin bir gün bizim de karşımıza çıkacağını düşünüyor muyuz bilmiyorum. Ama bildiğim tek şey bu konuda acil olarak bir şeyler yapılması gerektiğidir.
Yaşlılarımızı aile içinde, hem de gerçek değerini vererek tutmanın bilgi ve bilincinin verilmesi gerekmektedir. Bu da aile bireylerinin yaşayarak ve yaşatarak yapması ile mümkündür. Sosyal sorumluluk projeleri mi dersiniz yoksa adına başka bir şey mi dersiniz bilemem ama mutlaka iki koldan bir şeylerin yapılması lazım.
Kimsesi olmayan/kalmayan yaşlılarımızı da insana yakışır bir şekilde barınabilmeleri için huzur evi veya daha gelişmiş bir uygulama yapılabilir.
Kent Konseyi olarak şehrimizdeki Çocuk Evleri Sitesini birkaç kez ziyaret etmiş, onlarla tanışıp etkinlikler düzenlemiştik. Gerçekten çok güzel bir uygulama olmuş. Tamamen bir ev hayatı modelize edilmiş.
Tıpkı bunun gibi yaşlılarımız için de benzer çalışmalar yapılabilir ve “Yaşlı Evleri Sitesi” uygulaması pekâlâ hayata geçirilebilir.
Kısa bir süre önce basınımızda yer alan yaşlı ve hasta karı-kocanın çöp toplayarak geçinmeye çalıştıklarını hatırlarsınız. Ya da kimsesi olmadan bir harabede hayatta kalmaya (yaşamaya demiyorum) çalışan yaşlılarımızın haberlerini de hatırlarsınız. Evinde ya da barındığı yerde hayatını kaybedip de günler, haftalar sonra cesedi bulunanları da söylemiyorum artık.
Bu haberlerin her biri bizlerin ayıbını, eksiğini ve sorumluluğunu şamar gibi yüzümüze çarpmalı. Vicdanımız sızlamamaktan öte kanamalı.
Bu konuda Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Belediyeler birinci sorumlu kurumlar sanırım. Bu konuda bir şeyler yapmada öncelik bu kurumlarımızda olmalı.
Yeri gelmişken, olayın vahametini ortaya koyması bakımından geçen gün şahit olduğum bir olayı paylaşayım.
Altınşehir Mahallesinin bir caddesinden aracımla geçerken yaşlı ve meczup birinin altına pislediğini, bunu temizlemeye çalışırken de pantolonunu ve iç çamaşırını çıkarmak zorunda kaldığını ama yaşlılığın verdiği acizlikle beceremediğini gördüm. Oradaki bir esnaftan öğrendiğim kadarıyla da bu şahıs tarlalarda yatıyor, yollarda ve kaldırımlarda yaşıyormuş.
Oradan geçen tek tük insan acıyarak ve tiksinerek bakıp sonra başını çeviriyordu. Utandım. Kendi adıma, şehrim, ülkem ve insanlarım adına utandım.
Bir yerleri aramak istedim. Gelip bu insanımıza sahip çıkacak, götürüp temizleyip bakımını yaptıracak,karnını doyurup barınmasını sağlayacak bir yerleri.
Ne acı ki aklıma gelmedi. Böyle bir yer hatırlayamadım. Belki de olmadığından hatırlayamadım.
Çaresiz 155’i aradım. Telefondaki arkadaş o şahsın vatandaşları rahatsız edip etmediğini sordu, hayır dedim. Ama görüntü olarak insanların rahatsız olduğunu söyledim. Haklı olarak o da ne yapacağını bilemedi ve muhtemelen 153’ü arayacağını söyledi.
Sonra ne mi oldu?
Doğrusu bilmiyorum. O yaşlı ve meczup insanımızın hala aynı şekilde yaşadığına eminim. Haliyle utancımızın da devam ettiğine eminim.
Behemehâl, derhal ve de acilen şehrimize “Huzur Evi” veya “Yaşlı Evleri Sitesi” ya da benzer bir şey yapılmalı. Devlet mi yapar, işadamları mı öncülük eder, yoksa STK’lar mı el atar bilemiyorum.
Kim ne yapacaksa hemen yapmalı ve bu utancımız da bir an önce bitmeli.
DİĞER YAZILARI
#Adıyaman66yaşında
Bu şehir hak ediyor…
Dünyanın Ahvalini Soracak Olursanız…
Ya odunum?
Bölerek çözmek çare mi?
Bir olay üç farklı algı
Hayalimiz yeşil alan, gerçeğimiz beton bina
Eskiler mi güzeldi, eskiden mi güzeldik?
Bu bir halk sağlığı savaşıdır
Tahta Bavul
Cümle âlem?
Bana anlattığın hikâyeyi sakın Padişaha anlatma!
Gözün Aydın Adıyaman!
Diyelim ki, Hizmetiçi Eğitim Enstitüsü…
Tanıtım Günlerine dair…
Kârda mıyız yoksa zararda mı?
Gidişat hiç de iyi değil...
Eskisaray Cami Çınarı bir simge aslında…
Dünya Adıyamanlılar Günü
Fili tarif edenler…
İki dinle bir söyle
Tereyağının hesabı
Önce Mahalleyi kaybettik!
Men Dakka Dukka!
Keşke Hiç Olmasaydınız!
Hz. Safvân b. Mu’attal (ra)
Şehre karşı işlenen suçlar…
Ulumoğlu Türküsü
Elim bir olayın düşündürdükleri…
Tecrübe ve hayâl…
Kumdan kaleler…
Havanda Su Dövmenin Adıyamancası…
Her koyun kendi bacağından asılır
Çocuklarımızın ayaklarına batan dikenler…
Ne yapılırsa yapılsın olmuyor, tutmuyor işte...
İlimizdeki Mermer Ocakları ve Bölgenin Ekosistemi
15 Temmuz üzerine…
Bu da geçecek, tıpkı öncekiler gibi
Çok çalışmamız gerek çook…
Edebi dairesi
Bize Benzeyip Bizden Olmayanlar
Şehre duyarlı nesiller yetiştirmeliyiz
Hımbıl gibi bir şey…
Eşek anırdı abdest bozuldu
Ölçü bozulmaya görsün…
Memleket meselesi
Yazık oluyor bu şehir’e
Hiç oğlu hiçler…
Çoğaldık sanıyoruz azaldıkça…
Esas sorun, kurtarıcılardan kurtulamaması mı?
Köpeğini İdam Eden Çoban
Sahabe Hz. Safvan Kur’an ile Buluşturulmalı
Adıyaman’da Nevruz
Depremin Düşündürdükleri…
Kan Emiciler
Arayacaksan, şehrini gönlünde ara
Yeter ki Efendilerin Canı Sıkılmasın(!)
Hangi Balık?
Ölçümüzü Yeniden Sorgulamaya Var mısınız?
Bizi Doğrultacak İnsanlar Var mı?
Hainlerin Değirmenine Su Taşıyanlardan Olmayalım
Önce İnsan Olmayı Öğre(t/n)meliyiz
Şehir Kültürü Üzerine
Asıl Marifet
Milli İradeye Sahip Çıkmak
Halk Dans Edip Oynamaya Başladıysa!
Didişmeden Didinmek Gerek
Beraber Çalışabilmek Başarıdır
İki Fotoğraf Karesinin Verdiği Mesaj
Yaşananlardan Biz de mi Sorumluyuz?
Çocuklarımız İnsan Olmayı İnsanlardan Öğrensin
Çoğunluğun Yalnızlığı
Yakası Dar Gömlek Gibiler
Ne Kadar Adaletliyiz?
Ah Şimdiki Aklım Olsa…
Papa ve Moiz
Kendi Memleketine Yabancı Olmak…
Aborjinlik Yapalım
Süreç Yönetimi ve Aptallık
Kimin İşine Yarar?
Muhalif Duruş
Soba Borusu
Şekere Boy Abdesti Aldıranlar
Bir Fotoğrafın Hüznü
Buyur Buradan Yak
Ne Yapmak Lazım?
IŞİD’li Adıyaman Kimin İşine Yarar?
Körler Ülkesinde Şaşılar Kral Olur
Kırılan İlk Cam İhmale Gelmez
Memleket Meselesi
Adıyaman’ı Tanı(t)mak II
Zokayı Yut(tur)mak
Saray Soytarısı
Uyanık Terzi ya da Çıplak Kral
Kulak Misafiri Muhabbeti
Yön Verecekler Yönünü Şaşırırsa
Eşeğin Gölgesi
Adıyaman’ın Üzümle İmtihanı
Tottik Meselesi
İhtiyaca Binaen Bir Yazı
Beş Maymun Hikayesi
“Ben İyiyim, Kötü Olan Sensin”
Önce Kendi Çizgini Uzat
İlk Taşı Günahsız Olanınız Atsın!
Ya Benim Odunum?
“Ayağını Denk Al”
Cahilliğin Çeşitleri
Hemşehrilik Dayanışmadır
Pis Kokular Geliyor
Daha Kötüsü Kokuya Alışmaktır
Şişeye Konup Denize Atılacak Yazı
Postlara Bürünmüşler…
Derviş Hırkası Giymiş Avcılar
İnsan Kendine Yakışanı Yapar
Çiftçinin Verdiği Ders
Haram Olsun!
Antika Tipler
Dürüstlük Çiçeği
Kimin Kimi Yiyeceğine Suyun Akışı Karar Verir
Bacağından Asılan Koyunun Verdiği Ders
Her Ağzı Olan Konuşmalı mı?
Kral, Müneccim ve Eşek
Ne Ekersen Onu Biçersin
İğneyi Ahırda Aramak Gerekir
Önemli Olan Güçlüyken Adil Olmak
Maksat Sohbet Çay Bahane
İtibar ve Karakter
Say ki Sayılasın...
Hızır’ı Beklerken
Bakışımızın Açısını Belirleyen Unsurlar
Adıyaman Görücüye Çıkıyor
“Çakal” Sadece Bir Köprü Adı Değilmiş Adıyaman’da
Sultan Kim?
Adıyaman’ı Tanı/t/mak
Zor Olanı Yapmak
Öğrencileri Bekleyen Tehlike
Sen Yılma Öğretmenim
Boğa
Bırakın İyiler İyi Kalsın
Deve İle Fare
Baki Kalan Eşeklik(!)…
Risk Nedir?
Körlerin Hikayesi
Hesap Vermenin Dayanılmaz Hafifliği
Memleketim ve Tepkisizlik Üzerine
Projeler Kenti Adıyaman
Yaşlanmak Bir Dağa Çıkmak Gibidir…
Birlikte Ayrılık
Seyret, Sus ve Dinle
Beynimizdeki Zehir
“Hardal Yedirme” Taktiği
Dursun Çavuş Filmine Dair
Düzeltilmesi Gereken İnsanlar
Memleketimin Adını Silin Bu Kulüpten
Padişaha Verilen Ders
Makam Hırsı
Doğum Günü Hediyesi
Balıklar Ve Kuşlar
Çizgiyi Aşmak
Susturucu Takılmış Toplum
Denetime Takılmayanlar
“Mıh Çık”
Sürprizlerle Dolu Şehir; Tokat
Size Zahmet Olacak…
Başka Şehirler Görmenin Zararları
Ubuntu
Cahil Cesareti…
Bir Teşekkür, Bir Selam
“Adıyaman Günleri” Başlıyor…
Değerleri Yitirmeye Değer mi?
Anmaktan Anlamaya…
Harika Bir Memleketim Var
Boyda Değil İcraatta Cüce Olanlar
Esas Sorunumuz Zihniyet
Bakın Bakalım Kimleri Göreceksiniz?
Değer Vermek Üzerine
Maymun İştahı
Bir Öğretmenin Sitemi
Haydi, Yeni Köprüler Kuralım
Bir Vesile Daha…
AKSEB Buluşmaları
Farkı Fark Etmek
Gönül Vermek
Durduğumuz Yer
“İyi Olmak” ama Kime Göre?
Yine Bir Aralık, Yine Gönlüm Bulanık
''bizim mahalle''
Allah Islah Etsin
“Marifet İltifata Tabidir”
“Ağzı Olan Konuşuyor”
“Büyüyünce Senin Gibi Olacağım”
Hayırlı Yolculuklar
Öküzlüğüne Bağışlayın!
Basit Bir Tercih
Arpa ve Saman
Bana da mı Lolo?
Her Şeyi En İyi Ben Bilirim!
Her Deli Üstünü Başını Yırtmaz ki…
Freni Nerede?
Haddini Bilmek
Toplumsal Güven… Toplumda Güven… Topluma Güven…
İnsana Dair Notlar
Övgü ve Yergi
Ayağımı Sıkıyor!
Adıyaman ve YGS Sonuçları
Eşeklikten Kurtulma