DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Misafir Yorum
Misafir Yorum
Giriş Tarihi : 11-06-2010 16:09

Çelikhan diye bir yer 1

İnsanların insan olduklarını, şehirlerin şehir olduklarını unuttukları bir zamandı.

 

 Saniyeleşmenin ve makineleşmenin, dünyanın merkezlerince sosyal bir deprem unsuru olarak kullandığı bir çağdı.

Kapitalizmin zirveye tırmandığı ve onun insan öğüten çarklarının vahşileşme eğilimi gösterdiği bir tarihti.

Dünya çapında böylesi bir fotoğraf sergileyen insanlığın Türkiye versiyonunu da ise iradelere zincir vurulduğu hürriyetlerin hâkim güçlerin dudakları arasında boğulduğu kanun hâkimiyetinin değil kuvvet hâkimiyetinin tüm çıplaklığıyla hükümferma olduğu 12 Eylül silindirinin ülkemizi ezdiği bir dönemdi.

Kalplerin ürkek, ruhların ezik düşüncelerin esaret altında olduğu böyle bir alacakaranlıkta, tarihin tükürüğüne muhatap olmamak adına, küfür ve küfranı neşreden bedbaht ruhlara karşı en azında haysiyetli bir direniş sembolü olarak Anadolu yollarına düşen bir dava adamı, fikir erbabı ve mesleğini davasına adayan bir gazeteci kellesini koltuğuna alarak Çelikhan gelmişti.

 

Tek suçu kitap okumak olan 25 kişinin pirin hapishanelerine düştüğü için Yeni Asya gazetesi adına Çelikhan’a gelip olayın kamu vicdanında yansımasını sağlayan ve aynı zamanda bir gazetecilik örneğini tarihe not düşen sayın gazeteci yazar Suat Alkan 30 yıl sonra tekrar Çelikhan da.

Uzun yıllar Paris’te Risale-i Nur enstitüsü başkanlığını yapan ve Elif dergisini çıkarak Sayın Suat alkan bir vefa örneği göstererek tekrar ilçemizi şereflendiriyor.

Çelikhan net olarak Çelikhanlılar adına kendisine hoş geldin diyoruz.

 

   İnsanların insan olduklarını, şehirlerin şehir olduklarını unuttukları bir zaman da Çelikhan diye bir yer gördü şark yaylalarınca… Ufukta… 

   

    Türkiye hudutları içinde fakat beş yüz sene önceki mes’ud zamanını yaşayan… Çağımızda 

değil ama, hala yasamakta olan… Bazılarına göre ve beklide literatürde bir sürgün varya mahrumiyet bölgesi olarak adlandırılan Çelikhan bazılarına göre sakin, gürültüsü-parıltısı olmayan mukimlerinin tümüyle geniş bir aile tablosu sergilemekte…

 

    Daha ziyade saniyeleşmenin ve makineleşmenin, dünyanın merkezlerince sosyal bir deprem unsuru olarak kullandığı bir çağda saniyeleşmeden, makineleşmeden ve onun insan öğüten depreminden korumuş bir ilçe…

 

 Çelikhan…

 

    Türkiye’nin her yerini fabrikalarla donatıp, insanlık manalarını yok etmek mi? Yoksa makine medeniyetini insanlık adına kullanmak mı ?

 

     İnsanlığın güpegündüz sokaklarda gönül feneriyle aranır olduğu, insanların kör bir kurşunla sorumsuzca hayatının söndürüldüğü bir çağda Çelikhan duyan ve düşünen kişiler için bir şua’dır…

 

     Eğitimcilere ekonomistlere, sosyologlara, pedagoglara…

 

    Adıyaman’la Malatya ortasında kuş uçmaz, kervan geçmez dağlarla tepelerin çevrildiği bir yaylada… Adıyaman’a kilometre uzaklıkta ve 600 kilometre kare genişliğinde…

 

      Nüfusun yaklaşık 6 bini merkezde yaşıyor, gerisi köylerde…

 

      24 köye ve köylere bağlı 24 mezara sahip…

 

      Kuş uçmaz dedik…

 

      Aslında ilçenin etrafı bağlık bahçelik… Herkesin ufak tefek elma bahçeleri, fasulye tarlaları var. Pırıl pırıl dağ pınarları akıyor sağdan soldan. Cıvıl cıvıl serçeler dolaşıyor ağaç arılarında, sakal kuşları cıvıldaşıp duruyor… Yalnız yol yok Çelikhan’a; Adıyaman’da Malatya’ya, Malatya’ya Adıyaman’a geçmek için… Belki de o yüzden makine dişleri arasından kendisini kurtarabilmiş olması…

 

       Evet… Az gelişmiş veya gelişmemiş… Meyhanesiz, hapishanesiz…

 

        Çok gelişmiş olup da hapishanesini serkeşleri ve anarşistlerin dondurduğu, yaşlıların ve kadınların sarhoş naralarında bizar edilmesi yerine hakiki saadetten uzaklaşmamış…

 

        Herkes emin birbirinden bu belde de…

 

        Garip bir yer… Kendisine ters düşmeyen mimarını mühendisini bekleyen ve çok müsbet telakkilere sahip…

 

                                       MÜFTÜ NE DİYOR?

        Çelikhan halkına göre medeniyet insan yiyen bir makine değil!.. Ayyaşı yok, kumarbazı yok eşkıyası yok anarşistti yok düzem baz yok. Yok… 

 

        İlçenin müftüsü Mükremin ÖTLEĞEN:

   

   — Ben 13 senedir görev yapıyorum, küçükler, geri kalmış yerler sakin oluyor diyor ve ilave ediyor;

 

  —Böyle yerlerde kalmayı tercih ediyorum. Üç senedir Çelikhan’dayım, burada görev yaptığım müddet içinde siyasi yönden bir münakaşa görmedim. Evlerde kapılarımızı kilitlemiyoruz. Açık kaldığım günler çok oluyor. Kapıları yalnız kedi korkusundan kilitleriz veya kapatırız. Böyle hususiyetleri var Çelikhan’ın… Yalız şahsım değil,bütün kaza öyledir…Sarhoş yok, ……… Yok, serkeşlik yapan yok… Onun için pek lüzum hissetmiyoruz.

 

     SEBEB NE?  

 

     İnsan Mükremin  Hoca’nın anlattıklarını dinleyince kendi kendine sormadan duramıyor:peki sanatın, düşüncenin, sanayin altın çağını  yaşadığımız bu çağda, doğuda ve batıda insanlar neden bu kadar LSD’ ye , eroine,morfine müptela, hırsızlık çeteleri kanun nizam tanımamakla dünyanın altını üstüne getirirken, gasp hile, sahtekarlık ve skandalların önü alınamazken şu yaz-kış dağların bası dumanlı, karlı Çelikhan’ın kapıları neden açık ,hapishanesi neden boş?.. Anarşinin her yeri kasıp kavurduğu 1968-1969’larda burada neden çıt çıkmamış?

 

   Bakalım Mükremin ÖTLEGEN Hoca’nın anlattıklarından bu soruların cevabı çıkacak mı?:

 

  —Gelenek icabı düğünlerde ekseriya mevlit okunur. Modern tabir edilen düğün usulü yoktur. Ziyafet çekilir; bölgenin hususiyetidir, ziyafet… Düğünlerde mutlaka bulgur pilavının üstünde et verilir. Çalgı-malgı bir şey yoktur. Çalgısızdır düğünler…

 

  —Yani?...

 

  —İnsanı başıboşluğa ve serseriliğe iten müzik türü icra edilmez… Diğer bölgelerde çeşitli yemekler olur, burada sade tek yemek. Zenginlerde bu geleneği bozmaz.

 

      Herhangi bir anlaşmazlık çıktığında burada ileri gelen şahıslar aracılık yapıp barıştırırlar. Bu anlaşmayı bozma çevrede abes karşılanır umumiyetle buna uyulur. Kanuni vaka’ları da mutlaka adliyeye bildirirler. Burada öyle büyük hadiselerde yoktur. Ben üç senedir kin gütme diye bir şeye rastlamadım.

 

       KİMSE HALİNDEN ŞİKÂYETÇİ DEĞİL

 

     Çok ilgimi çeken bir husus; halk fakir olmasına rağmen kendi kendini idare ediyor.  Halinden şikâyetçi değil.

 

   Diğer bir yönü çocuğa çok hevesliler. Erkek olsun; kız olsun!.. Bilhassa erkek çocuğa düşkünler… Evlilik başka bölgelere nazaran ucuz sayılır. Esasen kaza on iki oynamaktan ibaret bir aşirettir…

 

 Yukarıda sebep diye bir soru çıkardık. Radyosu televizyonu yarım asırdır doğuda kan davalarının evlenme zorluklarının, iktisadi dengesizliklerin, aile huzursuzluklarının, borusunu öttüre dursun, isterse araştırmacıların, romancıların kanaati doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki bölücülük ve yıkıcılık faaliyetlerinin sebebini n bu bölgelere hizmet görülmediği yolunda olsun. Çelikhan, burada hizmet gören ve devlet memurlarının şahadetiyle, radyonun da televizyonun da kanatları da ne derece samimiyetten uzak düşündüğünü gösteriyor. 

Suat Alkan'ın 30 yıl önce yazdığı yazı dizisini 7 hafta boyuca bu köşede okuyabileceksiniz

NAMAZ VAKİTLERİ
Gazete Manşetleri
Yol Durumu
BURÇ YORUMLARI
  • KOÇ
    Koç Burcu
  • BOĞA
    Boğa Burcu
  • İKİZLER
    İkizler Burcu
  • YENGEÇ
    Yengeç Burcu
  • ASLAN
    Aslan Burcu
  • BAŞAK
    Başak Burcu
  • TERAZİ
    Terazi Burcu
  • AKREP
    Akrep Burcu
  • YAY
    Yay Burcu
  • OĞLAK
    Oğlak Burcu
  • KOVA
    Kova Burcu
  • BALIK
    Balık Burcu
ANKET OYLAMA TÜMÜ
Sitemizi nasıl buldunuz?
E-Bülten Kayıt
ARŞİV ARAMA