Annemiz yurdumuzdur. Asli doğamızın kaynağıdır. Ona geleneksel sözlükte 'ayn' denir. Ayn, göze, kaynak, pınar anlamındadır. Biz O'ndan geldik ve annelerimizden doğduk. Şefkat bir kristaldir ki, annelerin yüreğindeki merhameti koruma isteğinin nurunu bütün varlığa, var oluşa bir eleğimsağma gibi dağıtır, yayar, gönülleri ışıtır. Bu ışıltıya anne denir... İnsanın gerçekten de 'ilk ve en tesirli muallimi' annesidir. Bir bakıma kişiliğimiz annemizin rahmine düştüğümüzden itibaren, onun toprağı abdestsiz çiğnememesi, yiyip içtiklerinin arılığı, kıldığı gece namazları, bizi emzirirken ve uyuturken okuduğu Yunus ilahileri, gurbete çıkarken ardımızdan yaptığı dualar, hasretimizle döktüğü gözyaşlarıdır. Şair, 'bir insanı çöz çöz çocuk olsun' der. Bu bağların en temiz olanını annemizle kurarız. Şefkat, karşılıksız sevgidir. Bunun manevi yetkinlik düzeyleri arasındaki karşılığı 'şevk'tir. Şevk makamı için bir metafor kullanmak gerekirse şöyle denilebilir: