Hölderlin’in bu dizesi, insanın, varolan ve varlık içerisinde nasıl bir ‘konum’a sahip olduğuna ilişkin temellendirici bir yargı ihtiva eder. Bu bakımdan Heidegger, Hölderlin’e ve şiirin özüne ilişkin o ünlü yazısında, şiirin kurucu niteliğini öne çıkarır. İnsanın yeryüzünde şairane mukim olması, bir bakıma, onun dil aracılığıyla, kendini varlığa açması ve varlığın kendine açılma imkanlarını aramasıdır. Şairden hareketle, düşünür, dilin, varlıkla bir konuşma olduğunu belirtir. Bu, insanın kendisinin de bir söyleşi olmasıdır aynı zamanda.