Ulubaba, Akdağ Ve Bal Ormanları

HAMZA ÇELENK YAZDI

   Yok mu bir deli-kanlı?

    Aslında -kanlı kısmı fazla geliyor. Çünkü güzel gelişme ve güzel işler için birazda deli olmak gerekiyor.

     Bu köşede birkaç defa daha yazmıştım. Bu şehrin aydını şehrin sosyo-ekonomik, kültürel, siyasi, sportif vb. tüm alanlarda şehre katkı sunacak yükün aylına girmek, bu yükü taşımak zorunda ve bu noktada bir alan ile ilgili olmak durumunda. Bu ekmek yediğimiz toprağa bir vefa borcumuzdur.

     Tek bilinen işin “ne iş olsa yaparım” işi olduğu göz önünde bulundurulursa şehrin aydınının daha çok kafa yoracağı muhakkaktır.

     Başka şehirlere baktığımızda çevrenin ormanlık alanları, belli bir alanda ticari faaliyetler ile ilgili uğraşlar göze çarpmaktadır. Bizde de yer yer var olan bu kısmi alanlardaki  ticari faaliyetlerin kapasitelerinin artırılması daha çok sayıda insanımızın o alanda ekmek yemesi anlamına gelir.

     Bizde bu kısmi alanları göz önüne alırsak; Besni üzümleri, yine Gölbaşı-Besni ilçelerimizde fıstık faaliyetleri, Kâhta’da narcılık, Çelikhan’da tütüncülük, Sincik-Çelikhan Arıcılığı v.b. alanlardır.

   Daha önceleri bu alanlardan bir kısmına değindiğimiz için bugün ilin ekonomisi, iklim yapısı, hayvan çeşitliliği ve florası için son derece mühim olan Sincik-Çelikhan hattında son derece önemli yer tutan Ulubaba, Akdağ,Türkan Dağı(?), ve diğer yöredeki dağlarımıza Bal Ormanlarını oluşturmamız gerekiyor. Arıcılık ile uğraşan derneklere kulak verdiğimizde ilimizde bu işte geçimini sağlayan insan sayısı binlerle ifade ediliyor. 

   Kaldı ki diğer coğrafi yöreler ile kıyasladığımızda orman varlığımız çok ta iç açıcı görünmüyor. Süreç içerisinde bilinçsiz kesim, kesilenin yerine başkasını dikmeme ve sorumsuzluk sonucu dağlarımız ormansız kalmış durumda. Evliya Çelebi Seyahatname’sinde Van’da bir sincap yere hiç inmeden Antep’e varır diyor. Bugün baktığımızda Evliya Çelebi’nin bahsettiği bu ormanların esamesi okunmuyor. Çıplak dağlarımız giyeceklerini bekliyor.

  Bu güzergâhta yaban hayvanlarının olduğu, ormanlık bir alanın da bu hayvanların yaşam alanlarını  geliştireceği muhakkaktır. Böyle bir çalışma ile yaban hayvan çeşitliliği de artırılabilir.

    Diğer bir husus bölgenin iklimsel değişikliğine ( nispeten bölgenin daha serinlemesine ve yağmurlara) yol açabilir.

    Bunların yapılabilirliği Orman Müdürlüğü’nün girişimleri ile olabileceği gibi bu meseleyi kendilerine dert edinen insanların yapacağı projelerle de oluşturulabilir. Sanırım bunun için kendilerine yardımcı olabilecek birim veya kişilere ulaşmada bir sıkıntı yaşamazlar.

    Yine böyle bir çalışma sadece belli bir kesimin faydalanacağı basit bir projenin çok ötesindedir. Sadece balcılık/arıcılık ile uğraşan insan sayısına bakılırsa mesele biraz daha anlaşılmış olacaktır. Kaldı ki ormanların ya da bal ormanlarının sadece arıcılık ile uğraşan insanlara tek katkı sağlamayacağı, diğer insanlarında direkt ya da endirekt faydalanacağı kesindir.

    Bunu gerçekleştirmenin ilk şartı buna ortam hazırlamamızdır.

    Bu ortamı da hazırlamanın ilk şartı iyi bir proje için hazırlıklara başlanılmasıdır.

    Başka illerimizin bu kapsamda daha önceleri hazırladıkları bir projelerinin olup olmadığını bilmiyorum ama muhakkak birileri bu konuda bir şeyler yapmıştır. Gerekirse araştırıp bu insanların deneyimlerinden faydalanılabilir.

    Dağlarımız ormansız, ormanlarımız arısız, arılarımız balsız, İnsanımız işsiz kalmasın. 

    Haydi!..Akdağ’ın ve Ulubaba’nın  eteklerini Bal Ormanları’na dönüştürmeye…