Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) Genel Kurulu'nda yaptığı konuşması, büyük ülke özlemi içerisinde olan vatandaşlarına “oh bee…” dedirtti.
Öyle ki, Fransız parlamenterin Türkiye’deki azınlıkların hak ve özgürlükleri ile ilgili sorusuna “senin dünyadan haberin yok” anlamına gelen “Türkiye’ye Fransızsın” demesi, aslında başta Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy olmak üzere, Fransa yetkililerine tokat gibi bir cevaptı.
Başbakan toplantıda adeta dünyaya barış dersi verdi. Libya ve Filistin gibi ülkelerin Irak ve Afganistan’a benzememesi gerektiğini anlatan Erdoğan, Ermenistan’a ise uyarılarda bulunarak Dağlık Karabağ ve Azerbaycan haklarının korunmasındaki kararlılığını bir kez daha vurguladı.
Türkiye’nin AB üyeliği konusunda da dik duran Başbakan, "Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne, Avrupa Birliği'nin de Türkiye'ye ihtiyacı vardır." sözleri ile himmet edilmesini değil, karşılıklı çıkarlar söz konusu olduğundan üyeliğin bir an önce gerçekleştirilmesi gerektiğini belirtti.
Başbakanın eli güçlü olunca dik durarak, yüksek sesle konuşabildi. Küresel ekonomik krizi en az zayiatla atlatmayı başarmış, yüzde 8,9 oranındaki bir ekonomik büyümeyi gerçekleştirmiş, Avrupa’da en hızlı büyüyen bir ülkenin Başbakanı olarak milletinin ve devletinin kendisine verdiği desteği hissederek, haklı olarak gür sesle konuştu.
Göğsünü gere gere demokratikleşme mücadelesinde reformlar gerçekleştirdiğini, yolsuzluklarla mücadelede başarılı olduklarını, yürütmenin güdümünde olmayan bağımsız bir yargıya sahip olduklarını, azınlıkların Türkiye’de kendilerini rahat ve özgür hissettiklerini anlattı.
Son günlerde içerde ve dışarıda Türkiye’de gazetecilerin tutuklandıkları konusunda da en anlamlı adımı atarak Genel Sekreter Thorbjorn Jagland ile birlikte mutabakat sağladılar ve bir heyetin Türkiye’ye gelerek konu ile ilgili incelemelerde bulunmalarını istediler.
Bu konuda da kendine güvenen Türkiye Cumhuriyeti, bütün dünyaya şeffaflık, demokratlık, insan hakları ve basın özgürlüğü konusunda kapılarını sonuna kadar açmış oldu.
Erdoğan, konuşmasında sadece Türkiye’yi değil, kendisinden beklenti içerisinde olan ülkeleri de unutmadı. Dünyanın Arap coğrafyasında demokrasi ve özgürlük mücadelesi veren halklara yardım etmesi çağrısında bulundu.
Türkiye’nin tamamen insanı kaygılarla, insani yardımlar sunmayı hedeflediğini belirten Başbakan, "Artık Ortadoğu ve Kuzey Afrika'ya bakınca, petrol kuyuları görmekten vazgeçip, yaşanan trajedilere odaklanmak durumundayız. Yeni bir Irak veya Afganistan istemiyoruz." şeklinde konuştu.
Tayyip Erdoğan AKPM’deki konuşmasında sıradan bir ülkenin Başbakanı gibi değil de, dünya üzerinde hesabı olan, dünyada söz sahibi olma yolunda önemli mesafeler kat etmiş, güçlü bir ülkenin Başbakanı olarak konuştu.
İçine girdiğimiz bir seçim kampanyası heyecanı ve seçim hesapları yapılarak konuşmanın dozunun arttırıldığı iddia edilebilir belki ama bu dik duruşun yeni başlamadığı, geçmiş tarihlerde de aynı şekilde bütün dünyaya dersler verildiği hatırlanmalıdır.
Ben şahsen konuşmayı izlerken gururlandım. On yıl öncesindeki durumumuzu düşününce “oh beee…” dedim. Nereden nereye gelmişiz.
İkide bir yeni ödevler alan, ders çalışan, ders alan olmaktan çıkmış, ders veren konuma gelmişiz.
Ne mutlu bizlere…
Fahrettin Çelik