Kış aylarıydı ve bir vesileyle 10-15 arkadaş bir araya gelmiştik. Laf döndü dolaştı yine dernekleşmeye geldi. Samsatlıların bir araya gelemediklerini, ancak taziyelerde bir araya gelindiğini anlattı arkadaşlar.
Aslında daha öncede böyle fikirler ortaya atılmış ama bir türlü adım atılamamıştı. Uzun sohbetlerden sonra oracıkta yedi kişilik bir grup oluşturduk.
Derneğin kurulmasına karar verdik ve kurucu başkanlık görevi bana verildi. Bu sefer yılmayacaktık. Dedikodulara kulaklarımızı tıkayacak, doğru bildiğimiz yolda yürüyecektik.
Ve nihayet tüzük çalışmamızı tamamlayarak, resmi başvurumuzu yaptık. Bunu müteakiben 3-4 kez geniş katılımlı toplantı düzenledik. Sesimizin ulaştığı herkese çağrıda bulunduk.
Bütün Samsatlıları bu dernek çatısı altında bir araya gelmeye davet ettik. Derneğin başkanlık veya yönetim kadrosunda görev almak isteyen kardeşlerimize kapıları açtık. Projesi olan arkadaşlarımızın kendilerini ifade etmelerine olanak tanıdık.
Derken doğal olarak ortaya bir öncü grup çıkmış oldu. Bu işi yürütecek bir yönetim kadrosu kendiliğinden oluştu.
Derneğin resmi prosedürlerinin tamamlandığını, yerin temin edildiğini ve gerekli demirbaş ve malzemelerin alındığını belirterek, gönüllü bir arkadaşımızın başkan olmasını önerdim. Kendimce, en azından buraya kadarki görevimi tamamladığımı düşünüyordum. Seve seve bu işi yürütmek isteyen bir kardeşime başkanlık görevini bırakmayı düşünüyordum.
Arkadaşlarım teveccüh göstererek bu görevi üstlenmemi istediler. Samsatlılara hizmet etmenin keyfiyeti kadar güzel bir duygu olamazdı. Belki çok yorulacaktım, daha fazla fedakarlık yapmam gerekecekti ama Samsatlı kardeşlerime hizmet etmenin iç huzuru beni dinlendirecekti. Elbette ki, seve seve bu görevi kabul ettim.
Nihayet Samsatlılar Derneği birinci olağan genel kurul toplantısını, Divan heyeti Necmettin Işık, Abdurrahman Çelik, Ramazan Acar ve Erdal Özkaynar’ın yönetiminde gerçekleştirdik.
Hayatımda ilk kez Samsatlılara hitap edince zaman zaman salondan çıkıp Eski Samsat’a gittim, kelimeler boğazımda düğümlendi.
Karşımda Ömer Polat oturuyordu. Mehmet Balta, Abdurrahman Erdaş, Osman Aktaş oturuyordu. Salon bunlar gibi onlarca abimiz, kardeşimizle doluydu. Küçüklüğümüzden beri gözümüzde efsane olan bu kişilere hitap öyle kolay olmadı.
Salonda 20 yıldır bir birini görmemiş Samsatlılar ve bir birini tanımayan hemşerilerimiz vardı. Kısacası duygu vardı, hasretle kucaklaşma vardı.
Samsat, en az 8.000 yıl geçmişi olan, dünya nüfusu birkaç milyonken, nüfusu 50 binlere ulaşmış, tarih boyunca birçok medeniyete başkentlik yapmış, Samsatlı Lukianus gibi ünlü düşünce adamlarının yetiştiği, topraklarında Sahabe Safvan bin Muattal gibi bir Peygamber dostunu barındıran nadide bir yerleşim yeridir. Böylesi bir ilçenin derneği elbette ki, seçkin kişilerden oluşmalıydı. Yönetim ve denetim kurulu üyelerimize bakıldığında haklılığım anlaşılacaktır.
Samsat… Misafirperverlikle, mertlikle, cesurlukla, dürüstlükle özdeşleşmiş bir kelime. Samsatlılar bir birini korumak ve kollamak, verdiği sözü canı pahasına da olsa yerine getirmek, kendi içinde düşman bile olsa dışa karşı tek yumruk olabilme ile ünlüdür. O halde bu güzel insanların güzel hasletleri ve güçlerini birleştirmek için mutlak surette bir derneğe ihtiyaç vardı.
Samsat mevcut yerleşim yeri ile sınırlı tutulamaz. Samsat, ilçe merkezinin 4 bin, genelinin ise 10 bin nüfusu ile telaffuz edilemez. Sadece Adıyaman il merkezinde 50 bin civarında Samsatlının yaşadığı ve il merkezinde 20 bin Samsatlı seçmenin olduğu bir gerçektir. Adıyaman sokaklarında gezen her dört kişiden biri Samsatlıdır.
Hal böyle iken, bakıyorsunuz ki siyasi arenada Samsatlılar yok sayılıyor. Bürokrasinin yönetici kadrosunda Samsatlılar yok denecek kadar az. Bunun çözümü bir araya gelip örgütlenmek ve güç birliği yapmaktı, işte bizler bunun ilk adımını atmış olduk.
Bu anlamda Samsatlılar Derneğinin kurulması önemlidir. Bu çatı altında çok güzel hizmetlerin yürütüleceği kaçınılmazdır. Düşünülen bu hizmetlerin başında imkanlar dahilinde Samsatlı öğrencilerimize burs vermek, Samsatlı gençlerimiz için okuma salonları açmak, yılda birkaç kez piknik, konser veya başka faaliyetlerle bir araya gelmek, Samsat’ımızın kalkınması için projeler üretmek, Samsatlıların etkin ve aktif olabilmeleri için projeleri hayata geçirmek, fakir Samsatlıların tespit edilerek yardımcı olmak için girişimlerimiz olacak.
Buradan tekrar ifade etmek isterim ki, Samsatlılar Derneğinin kapısı bütün Samsatlılara ve Samsatlı olmayıp Samsat’a gönül verenlere açıktır. Bu dernek çatısı altında ağa, fakir, köylü, şehirli, sağcı, solcu ayrımı yoktur.
Tek ortak paydamız var; Biz, Samsatlıyız…
Fahrettin Çelik