Bizleri bir Ramazan ayına daha kavuşturan Allah'a hamdolsun.
İnsanların genellikle "aç susuz kalma" şeklinde algıladıkları bu ay, aslında zenginliğin, bereketin, rahmetin en bol olduğu bir ay.
İnsanların bir birini daha çok anladığı, paylaşma ruhunun canlandığı, sabır ve dayanma gücünün arttığı, sosyal ve toplumsal barışın hakim olduğu bir ay…
Televizyon ekranlarında aç kalan insan haberi izleriz, gazete sayfalarında susuzluktan kırılan çocukların fotoğraflarına bakarız ama kendimizin aç ve susuz kalmamız kadar etkili olabilir mi?
Savaşların bitmediği, sömürünün had safhada olduğu, kan ve gözyaşının aktığı, fakirliğe mahkum edilen insanların yaşadığı bu coğrafyada sefaletin, açlığın, susuzluğun, uykusuzluğun ne demek olduğunu daha iyi anlamanın adıdır oruç…
Ancak kendimiz yaşayınca, fakirlere yardım elini uzatmak, sıkıntılarını gidermeye çalışmak, toplumun huzur ve mutluluğuna katkıda bulunmaya çalışmak isteğimiz artar.
Normal zamanlarda insanların her birinin geçim şartları farklıdır. Her bir insan farklı şeyleri tüketmekle meşguldür. Oysa Ramazan ayında bütün insanlar aynı anda açtır, susamıştır ve aynı anda iftar etmektedirler. İnsanlar oruçluyken "biri yer, biri bakar" tablosu yoktur.
Oruç aynı zamanda nefsin kötülüklerden ve düşmanca duygulardan arındırılması, beden ve mekan temizliği, çevrede estetik ve göz zevki, bedenin dinlendirilmesi, empati kültürünün yaygınlaşmasına vesiledir.
Oruç, ne kadar zengin olursan ol, fiili bir fakirlik halinin yaşanmasıdır. Sosyal adaletin gözetilmesine vesile olan oruç ayında insanların yardımlaşma duygusunu pekiştirmektedir.
Teravih namazlarında hantallaşan vücut hastalığının tedavi edilmesidir. İftarlara davet edilen eş, dost, akraba ve fakir ailelerin bir araya gelmesi sosyal uzlaşının, verilen fitre ve zekatlar paylaşma duygularının pekişmesidir.
Belli bir süre yemeden, içmeden dayanabilmek, zorluklara karşı sabretmek olası doğal afet ve savaş gibi sosyal çalkantılarda doğabilecek zor şartlara karşı hazırlıklı olmayı öğretir.
Çağımızın en büyük çöküntülerinden olan şehvet arzularına dizgin vurulması da oruç ayında gerçekleşmektedir. İnsanların Allah'ın kendilerine helal kıldığı eşlerinden bile uzak durmasının emredildiği oruçta, başkalarına şehvet nazarıyla bakılmayacak, şehvet kontrol altına alınacaktır.
Orucun bitiminden sonra Allah'ın kullarına hediye ettiği bayram günleri ise birlikte mutlu olma, sevinçleri paylaşma, kucaklaşma, barışma ve uzaktakilerin kavuşmasını sağlar.
İşte bütün bunların hepsi hayatımızın daha güzel geçmesi için birer vesile iken esas önemli olan Allah'ın emirlerini yerine getirmenin vereceği mutluluk tarifsizdir.
Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyurmaktadır: "Ramazan geldiğinde Cennet kapıları açılır, Cehennem kapıları kapanır, şeytanlar da bağlanır" Allah'ım, bizleri bu aydan feyizlenenlerden eyle. Ramazan'ı hakkıyla eda etmeyi nasip et.
Bütün İslam coğrafyasına barışın hakim olması dileğiyle hayırlı Ramazanlar…