Başbakan, İsrail’e üç dilden “öldürmeyeceksin” diye sesleniyor.
Elbette ki, Başbakan haklı olarak Allah’ın insanları öldürmeyi yasakladığını ifade ediyor.
Haşa, tersi düşünülemez zaten. Allah, kullarını yaratacak ve güya imtiyazlı başka kullarına “onları öldür” diyecek. Hiç böyle saçma bir şey düşünülebilir mi?
Şu an İsraillerin okuduğu güya Tevrat’tan bazı ayetleri paylaşmak istiyorum. Konu gayet açık bir şekilde daha iyi anlaşılacaktır.
“O gün Rab Abramla ahdedip dedi: Mısır ırmağından büyük ırmağa, Fırat ırmağına kadar, bu diyarı senin zürriyetine verdim." (Tekvin Bölümü, 15/18,21)
"Bir şehre karşı cenk etmek için ona yaklaştığın zaman, onu barışa çağıracaksın. Ve vaki olacak ki eğer sana sulh cevabı verirse ve kapılarını sana açarsa, o vakit içinde bulunan bütün kavim sana angaryacı olacaklar ve sana kulluk edecekler." (TEVRAT, Tesniye, Bap 20, Ayet 10-11)
"Allah'ın Rabbin sana miras olarak vermekte olduğu bu kavimlerin şehirlerinden nefes alan kimseyi sağ bırakmayacaksın. Allah'ın Rabbin sana emrettiği gibi tamamen yok edeceksin." (TEVRAT, Tesniye, Bap 20, Ayet 16,18)
"Vurun; gözünüz esirgemesin ve acımayın; ihtiyarı, genci ve ere varmamış kızı ve çocuklarla kadınları helak için vurun." (TEVRAT, Hezekiel, Bap 9, Ayet 5-6)
Olayın özeti şu; Nil, Dicle, Fırat arasında kalan bölge İsrail için kutsaldır ve bu bölgede yaşayan kavimler onların köle ve hizmetçileri olmalıdır.
Bunlardan kendisine köle olan milletler, hizmetçilik yapmak şartı ile yaşayabilirler. Onlara karşı çıkanlar genç yaşlı, kadın erkek demeden öldürülmelidirler.
Savaşmak, İsrail için kutsaldır. Çünkü kendilerine vaat edilen topraklar henüz kendilerinin olmamıştır. (İnşallah hiçte olmayacaktır)
* * * *
Bölge üzerinden projeler üretmekte, uzun vadeli hesaplar yapmaktadırlar. Bir şekilde bölgeye sızmanın gayretleri içerisindedirler. Küçücük bir arsa bile olsa, bölgeden ne pahasına olursa olsun satın almanın gayreti içerisindedirler.
Özellikle GAP bölgesi İsrail için çok önemlidir. Birinci önemli husus, onların kutsal saydıkları bölge olması, ikincisi ise bu bölgedeki zengin tatlı sulardır.
Su sorununda Türkiye anahtar konumdadır. Türkiye su kaynakları açısından kişi başına 4500 m³ yıllık su potansiyeli ile bölgenin su kralıdır. Irak 4400 m³ ile Türkiye'yi izlemektedir. Lübnan 3000 m³ ile 3. Suriye ise 1300 m³ ile 4. olup en fakir ülke yıllık 163 m³ ile Batı-Şeria ve Gazze Filistin Özerk yönetimidir.
Ortadoğu’da su meselesi önemli bir meseledir. İsrail'in gözünü buraya dikmesi bu iki husustandır. Yukarıda saydığım ülkelerle İsrail, bazen dost gibi görünse de sürekli çatışma halindedir. Onlar hakkında ince hesaplar yapa gelmiştir.
Bu coğrafyada, bazen menfaat düşkünü bireyler, bazen Barzani gibi aşiret liderleri, bazen de devletin çeşitli kademelerine sızmış işbirlikçileri kullanmışlardır.
* * * *
İsrail’in oyununu gelmeyen başta Mustafa Kemal Atatürk olmuştur. O zaman İsrail’in talepleri kesinlikle karşılanmamış, bunun için sonraki iktidarlar beklenmiştir.
GAP’ın temelini atan Rahmetli Adnan Menderes, 1959 yılında Fırat ve Dicle üzerine baraj yapılmasına karar vererek, İsrail’i su konusunda çıkmaza sürüklemiştir.
Ve, bugün…
Türkiye Cumhuriyeti hükümeti aslında, yıllardır emek verdikleri büyük bir Yahudi projesinin yarıdayken bitmesine sebep olmaktadır.
Mustafa Kemal Atatürk, Adnan Menderes ve Recep Tayyip Erdoğan, İsrail’in varmak istediği hedefi çok iyi kestirebilmiş ve oyunlarını bozmuş liderlerdir.
İsrail, GAP’ın yapımına engel olamamıştır. O halde taktik değiştirmesi gerekiyordu ve öyle yaptı.
Bölgedeki dostları marifetiyle GAP’tan yer satın alma, yer kiralama, ortak tarımsal ve hayvansal projeler yürütme ile bu bölgeye sızmaya çalışmaktadır.
Aslında bırakın İsrail’in bu bölgeye ayak basmasını, bu bölgenin fotoğraflarını bile onlara göstermeyeceksin.
Ve, onlar hiçbir zaman öldürmekten vazgeçmeyeceklerdir. Onlardan medet ummakta cahillikten başka bir şey değildir.
Çünkü, adamlar öldürerek dinlerinin gereğini yerine getirmektedirler.
Fahrettin Çelik