Son zamanlarda televizyon ekranlarında yüzlerine iyice alıştığımız küçük ama sesleri gür çıkan bir grup öğrenci veya öğrenci oldukları iddia edilen gençler sokaklarda, konferans salonlarında, stadyumlarda, açılışlarda, velhasıl ihtiyaç duyulan yerlerde bağırıyor, çağırıyor, kırıp döküyorlar.
Tıpkı yetmişli, seksenli yıllarda olduğu gibi yine aynı sahneler tekrarlanıyor ve bu kırıp dökmenin adına da demokratik hak arama deniyor.
Peşinden de, ‘ülkede kargaşa ortamı var, anarşi var’ söylemleri ile darbe çığırtkanlığı yapılacağı gün gibi ortada.
O halde son zamanlardaki curcunanın temelinde demokratik talepler değil, iç siyaset borazanlığı, başka bir deyişle sandıkta başarısız olan sözüm ona bazı siyasilerin öğrencileri veya gençleri kullanması var diyebiliriz.
Ülkedeki bu kaosun temelindeki etkenler düşünülürken, TBMM Anayasa Komisyonunda, Anayasa Mahkemesinin yeniden yapılandırılmasına ilişkin tasarının görüşülmesi sırasında ilginç sözler sarf edildi.
Bir önceki gün yayınlanan bir ses kaydında Danıştay üyesi olduğu iddia edilen biri ile bir dosya için pazarlık yaptığı iddia edilen CHP Mersin Milletvekili İsa Gök bu tasarıya karşılık: “Bu, bir karşı devrim sürecinin son noktasıdır. Bunu böyle getirdiğinizde, halka mahalle mahalle, sokak sokak direnme hakkı doğar” diyor.
Peşinden de Yargıtay ve Danıştay’a yeni daireler açılmasıyla ilgili CHP’li 10 milletvekili direniş çağrısı yapıyor. Sokak sokak, mahalle mahalle yapılacak bu direnişin nasıl, ne biçimde, kime karşı yapılacağı çokta anlaşılmasa da insanın aklına zaten var olan üniversite öğrencileri veya az önce bahsini ettiğimiz gençlerin demokratik(!) direnişlerini getiriyor.
Tunus’ta, Mısır’da yapılan şeylerin Türkiye’de yapılmak istenmesi beyhude bir çaba olur. Burası milenyum çağını yaşayan Türkiye…
Öte yandan, Ergenekon ve Balyoz Planı iddiaları soruşturmalarında adı geçen bazı şüpheli ve sanıkları milletvekili yaparak, yargılanmalarının önüne geçileceği haberleri akıllara durgunluk veriyor.
Gaffar Okkan, Uğur Mumcu, Muhsin Yazıcıoğlu, Hrant Dink, Turgut Özal, Eşref Bitlis gibi yüzlerce ülke evlatlarının dosyaları tozlu raflara kaldırılmak mı isteniyor.
İşte bütün bunları üst üste koyunca önümüzdeki genel seçimlerin sadece bir formaliteden ibaret alacağı düşünülebilir. Bir önceki seçim öncesine baktığımızda aynı CHP, aynı MHP ve aynı AK Parti olduğu gibi duruyor yerlerinde.
En ufak bir değişiklik yok. Geçen beş yıllık bir süre zarfında bir değişime uğrayan parti yok. Aynı kişiler, aynı partiler ve aynı zihniyet.
Hal böyle olunca vatandaşın yapacağı bir şeyde yok. Çok az bir sayı değişikliğinden başka Meclis aritmetiğinden bir değişiklik olacağını da sanmıyorum.
AK Parti, “sokak sokak, mahalle mahalle” gezerek muhalefetsizlikten yakınacak, CHP ise sokak sokak, mahalle mahalle gezerek darbe ile vatandaşın gözünü korkutacak.
Sayın Bahçeli ise hep yaptığı gibi bağırıp-bağırıp duracak ama kimse sesini duymayacak.
Türk milleti uyanmıştır. Kime oy vereceğini biliyor artık. Hangi partiyi, ne zaman iktidara getireceğini çok iyi biliyor.
Bu milletin öyle mahalle baskılarından da korkusu olmaz. Her sokak, her mahalle içindeki pislikleri temizlemeye muktedirdir.
Fahrettin ÇELİK