Türkiye hava sahasını ihlal ettiği için düşürülen Rus uçağı nedeni ile Türkiye ile Rusya Federasyonu arasında doğal olarak bir gerginlik söz konusu…
Kolay değil. Rusya'nın dünya devi olma yolundaki karizması yerle bir edilmiş, Suriye'de "en büyük benim" diyebilmek için onca zahmete katlanmışken, Türkiye "hadi oradan" demiştir kendisine.
Rusların alınganlık göstermesi, çeşitli yaptırımlar uygulaması, hatta misilleme olarak bir uçağımızı düşürmesini bile anlamak mümkün.
Ruslar, top yekun bir kampanya yürütüyorlar. İnsanlarımızı sınır kapılarında mağdur etmekte, ithalat ihracat dengelerimizi yerle bir etmekte, ülkemize tatil için gelecek olanlar rezervasyonlarını iptal etmektedirler.
Doğalgaz ve enerji ithalatımızın durdurulması söz konusu, ihraç mallarımız kapılarda çürümekte, spor müsabakalarına bile katılmama kararı aldı.
Rusya'nın Saint Petersburg Devlet Üniversitesi, Adıyaman Üniversitesi ile ortaklaşa yürüttüğü "Mevlana Değişim Programı" protokol anlaşmasını bile sonlandırdığını açıkladı.
Adamlar ne kadar da kenetlenmişler. Devlet Başkanları yanlış yapmasına rağmen arkalarında duruyorlar. Milli mesele olunca, iç çekişmelerini bir kenara bırakıyorlar.
Bir de bize bakalım…
"Fatih Portakal Hayranlarıyız isimli facebook sayfasındaki 29 Kasım 2015 tarihli bir paylaşım;
Putin'den açıklama.... Şaka değil, gerçek.
Ona o güzel ülkeyi terk ettireceğim. Türk Halkı bana sonsuza kadar minnettar kalacak eminim dedi. Rus Devlet Televizyonu. Kim tutar Putin seni. Biz ettiremedik, sen bari ettir"
Tufan Türenç ise 3 Aralık 2015 tarihli tweetinde "Tayyip Bey sert kayaya çarptı. Allah kendisine kolaylık versin. Putin KGB'de yetişmiş bir arkadaştır" diye yazmış.
Zil takıp oynayın. Yani size göre Tayyip ile birlikte bütün Türkiye yansa çok iyi olacak. Tayyip düşmanlığı bir iç mesele olarak kabul edilebilir ama Putin sevdalısı olmak, bu uğurda ülkeyi hiçe saymak kanı bozukluk olmuyor mu?
Söz konusu ülke olunca, Cumhurbaşkanı koltuğunda oturanın Recep Tayyip Erdoğan, Ekmeleddin İhsanoğlu, Selahattin Demirtaş veya bir başkası olmasının hiçbir farkı olmamalı…
Nasıl ki, Rusya'da bir üniversite yöneticisinden tur operatörlerine, çiftçisinden enerji piyasası patronlarına, askerinden siviline tek ses çıkıyorsa, bizim de iç siyasetimizi bir kenara bırakarak tek yürek, tek ses olmamız gerekmez mi?
İşte, doğusu batılısı, Türk'ü Kürt'ü ile övündüğümüz Çanakkale ruhu budur.
Kaldı ki, bu bir Erdoğan politikası değil. Bütün dünya Türkiye'nin haklılığını kabul ediyor ama içimizdeki Erdoğan veya Ak Parti düşmanları bir Rus uçağının düşürülmesini içine sindiremiyor.
Yazık…
Fahrettin Çelik
samsattema@hotmail.com
www.samsathaber.com