Gap Gazeteciler Birliği olarak bir kaç ay önce bir Kıbrıs gezisi gerçekleştirmiş, mümkün olduğunca daha fazla yer görmeye gayret etmiştik.
Mihmandarımız Yakın Doğu Üniversitesi Basın ve Halkla ilişkiler Dairesi Müdürü Hüseyin Turan'ın olağan üstü gayretleri ile kısa sürede olabildiğince tarihi ve turistik yerler, görülmeye değer mekanlar ve üst düzey yöneticileri ziyaret etmiştik.
Bu yılki gezimiz öncesinde doğrusu geçen yılın gezisi kadar heyecanlı değildim. Şirin Kıbrıs'ın tamamını gördüğümü düşünmekteydim.
Gezi ve temaslarımız başlayınca adete yeni bir ülkeyi geziyormuşum düşüncesine kapıldım. Yeni yeni yerler, farklı arkadaşlıklar ve hayrete düşüren bilgiler edindim.
Belki Adıyaman yüzölçümü kadar bir alanı olan, hatta Adıyaman nüfusunun yarısı kadar bir nüfusa sahip bu şirin ülke gizemli bir güce mi sahipti yoksa Hüseyin kardeşimiz tanıtım işinin uzmanı mıydı?
Grubumuzda Cemal Safi gibi değerli bir üstadın varlığı elbette ki bir farklılıktı. İlerlemiş yaşına rağmen genç bir ruh ve dinamik bir kafa yapısı ile Türk şiirine renk katan Üstat Cemal Safi, şiiri yorumlaması ile de en katı ruhları bile yumuşatacak güçte olduğunu düşünüyorum.
Gap Gazeteciler Birliği'nin son genel kurulunda aramıza katılan ve yönetimimizin güçlenmesine katkı sunan İsmail Türk, Hüseyin Turan, Dr. Nazile Abbaslı, Ferhan Ademhan, Recebiye Çataksezer gibi değerli kişiliklerle daha da güçlendiğimizi rahatlıkla söyleyebilirim.
Gap Gazeteciler Birliği'nin ülke içerisinde ve ülke dışında hak ettiği saygıyı görmesi hepimizi ziyadesi ile mutlu etti. Bizlere duyulan bu güven de beklentilerin omuzlarımıza daha da ağır yükler yüklediğinin bilincindeyiz.
Kıbrıslı kardeşlerimizin beklentilerini ilgili yerlere sunmak, onlar ile Kıbrıs ve Türkiye yöneticiler arasında köprü görevi görmeyi kendimize görev addediyoruz.
KIBRISLI TÜRKLER NE İSTİYOR?
Kıbrıs gezimiz sırasında bazı resmi ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile görüştük. Resmi erkan makul bir anlaşma ile Rumlarla uzlaşma ve tek ülke düşüncesinden yanalar.
Kıbrıs müzakereleri ya da başka bir deyişle Kıbrıs görüşmeleri, Rahmetli Denktaş ile başlamış, 2008 yılında Kıbrıs Rum kesimi lideri Dimitris Hristofyas ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti eski Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat tarafından sürdürülmüş ve Kıbrıs sorununa çözüm bulmak adına çalışmalar yürütülerek bu günlere gelinmiştir. Sayın Derviş Eroğlu ile bu çalışmalar zirve yapmıştır.
Ancak Kıbrıslı Rum halkının bu birleşmeyi çokta istemediklerini biliyoruz. Kıbrıs gezimiz kapsamında Kıbrıs Türk Mukavemet Teşkilatı Mücahitler Derneği binasında bu dernek yetkililerinin yanı sıra Kıbrıs Türk Gazeteciler Cemiyeti, Kıbrıs Basın Konseyi ve Dış Basın Birliği yöneticileri ile görüşmelerimiz oldu.
Burada da gördük ki, Kıbrıslı Türkler de tıpkı Kıbrıslı Rumlar gibi resmi ideolojileri ile taban tabana ters düşünmektedirler. Bu kardeşlerimiz bağımsız Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin güçlenmesi ve yaşatılmasını istemektedirler.
Tarihte zulümler görmüş, ihanetlere uğramış olan bu kardeşlerimizin çekinmelerinin olması elbette ki doğaldır. ''Türk askeri buradan giderse bu sonumuz olur'' dediklerinde bende şunu söyledim; ''Allah'a şükürler olsun ki, ne Türkiye eski zayıf devlettir, ne de Rumlar eski güçlü halklardır. Türk askeri adadan ayrılsa bile bir günde geri dönebilme güç ve kabiliyetine sahiptir.''
Anavatan Türkiye olarak her şart altında yavru vatanın yanında olacağımız aşikardır.
Kıbrıs, Türkiye'nin kalbidir. Ayrı ülkeler bile olsak orası bizim için vatandır...
DERVİŞ EROĞLU
Kıbrıs gezimizde ikinci kez Cumhurbaşkanlığı Sarayında KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Dr. Derviş Eroğlu tarafından kabul edildik.
Kendimizi evimizde gibi hissediyorduk. Sayın Eroğlu, devlet adamlığına yakışır vakarının yanında babacan görüntüsü ile güven veren bir yapıya sahip.
Her görüşmemizde eski dostlarından bahsetmesi, arkadaşlarını yad etmesi kendilerinin vefa örneği bir kişiliğe sahip olduğunun en yalın göstergesi.
Sayın Eroğlu, KKTC kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş'ın vefatında yaptığı konuşmasında, KKTC devleti ile Türkiye’nin garantörlüğünden vazgeçmeme yemini ederek; “Kurucu Cumhurbaşkanımız, ebedi önderimiz; Sen müsterih ol... Kimse beni ve halkımızı devlet olgusundan asla geriletmeyecektir. Hiçbir baskı, hiçbir vaat beni, Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin devamını savunmaktan alıkoymayacaktır.” derken de yine vefa, inanç, bağlılık ve duygu adamı olduğunu yansıtmıştır.
Çünkü Sayın Eroğlu, Kıbrıs ve Türkiye hamuru ile yoğrulmuş, buraların acı tatlı günlerini yaşamış, batının iki yüzlülüğünü ve zulmünü yüreğinin derinliklerinde, can evinde hissetmiş, hayatı boyunca Kıbrıs Türk halkının ulusal direnişinin merkezinde yer almıştır.
Bu güzel insan Kıbrıs'ın Gazimağusa kentinde dünyaya gelmiş ama tahsilinin en önemli kısımlarını Türkiye'de tamamlamıştır. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden mezun olan Eroğlu, Ankara’da üroloji ihtisası yapmıştır.
Tahsilini tamamlayan Sayın Eroğlu, vatanının huzur ve selameti için bütün mesaisini harcadı. Siyasete atılan Eroğlu, 1976 Genel Seçimlerinde Milletvekili seçildi ve 1977’ye kadar Eğitim ve Kültür İşleri Bakanlığı yaptı. 1981 Genel Seçimlerinde yeniden Milletvekili seçildi. 1983 Kasımında Kurulan Kurucu Mecliste görev aldı. 1985-1990 yılları arasında dört kez hükümet kurmakla görevlendirildi ve sonunda bu şirin ülkenin Cumhurbaşkanı oldu.
Sayın Eroğlu sanat ve sanatçıya hak ettikler değeri verir, onların duygu ve düşüncelerinden istifade etmeye çalışır ve onların meclislerinde bulunarak sanata yakınlığını ortaya koymaktadır.
Nitekim Gap Gazeteciler Birliği olarak yaptığımız Kıbrıs gezimizde aramızda Türkiye'nin önde gelen şairlerinden Cemal Safi'ye gösterdikleri yakın ilgi ve sanatına gösterdikleri saygı kendilerinin bu yönünü yansıtır mahiyettedir.
Sayın Cumhurbaşkanı ile birlikte olduğumuz akşam yemeğinde şiire doyduk. Sayın Eroğlu'nun şiire olan sevgisini bilen Üstat Cemal Safi, şiirlerini okudukça coştu, coştukça daha fazla okudu.
Burada bir kez daha anladım ki, devlet adamlığının okulu yoktur. Devlet adamlığı ve liderlik, tamamlanan bir okulun mezuniyeti veya sandıkta çıkan oyların çokluğu ile elde edilecek vasıf değildir.
Bu vasıf tamamen Allah vergisidir.
Cenabı Allah KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Dr. Derviş Eroğlu'na bu özelliği bahşetmiştir. Kişiliği, karakteri, samimiyeti bu vasfın varlığını yansıtmaktadır.
Fikirleri konuşması, dünyayı gündemine alması, fikir üretiyor olması ve sorumluluğundaki halk ve halkın yaşadığı coğrafyayı şekillendirme çabasında olması kendilerinin lider olduğunun apaçık göstergesidir.
Allah, ana yurdumuz Türkiye ve yavru vatan KKTC ile bütün İslam aleminde bu tür liderleri eksik etmesin. Onlara hayırlı uzun ömürler versin inşallah...
Fahrettin ÇELİK
samsattema@hotmail.com
www.samsathaber.com