Son yazımda 12 Eylül 2010 tarihinde, anayasa değişiklik paketi için yapılacak referandumda “evet” diyeceğimi yazmıştım.
Bu halk oylaması anayasanın bazı maddelerini değiştirmekten çok 12 Eylül 1980 darbesi ile hesaplaşma şeklinde algılanmaya başlandı.
Doğal olarak bu meyanda programlar yapılmaya başlandı.
Bunlardan biri de Kanal24’te yayınlanan, Gökhan Gökçe’nin sunduğu “Gündem Özel” programı.
Bu programa sol kesimden Eski Dev-Sol Üyesi Suat Baysal ve Naci Sönmez katılırken, Sağ kesimden GAP Gazeteciler Birliği Genel Başkanı Z.Abidin Kıymaz ve Avukat İrfan Sönmez katıldılar.
Programda, 12 Eylül 1980’de sağcı ve solcuların neler yaşadıkları, ülkücü ve solcuların darbe sırasında ve sonrasında neler yaşadıkları, yakalanma sırasında yaşananlar ve işkenceler anlatıldı.
Program konukları 12 Eylül 1980’de yaşadıklarını adeta tekrar yaşayarak anlattılar.
Diğer bütün katılımcılar çarpıcı açıklamalarda bulunurken Z. Abidin Kıymaz’ın anlattıkları oldukça etkileyiciydi.
Kıymaz, bütün ülkelerin Türkiye üzerinde hesapları olduğuna vurgu yaparak içerde ve dışarıda şer güçlerin faaliyetleri olduğunu söyledi.
Ülkemizin belli periyotlarla darbelere maruz kalmasının arkasında İsrail, ABD, Çin gibi ülkeler ile içerideki işbirlikçileri olduğunu ifade etti.
Kıymaz, darbe yapanların bir yiğitlik yaparak, darbe sürecini anlatmaları ve Türk milletinden özür dilemeleri gerektiğini kaydetti.
Yaşadığı sıkıntıları, işkenceleri gözleri dolu dolu bir şekilde anlattıkça heyecanlanan ve duygulanan Kıymaz yerinde oturamayarak konuşmasının büyük bir kısmını ayakta sürdürdü.
Bütün katılımcıların ortak noktası hepsinin 12 Eylül’de tutuklanmaları ve aynı merkez tarafından işkence maruz bırakılmalarıydı.
Bir başka ortak noktaları ise farklı düşüncede olmalarına karşın referandumda “evet” diyecek olmalarıydı.
Belki de ilk kez ortak bir noktada buluşmuşlardı.
Düşünsenize, bir televizyon programı izliyorsunuz, farklı siyasi düşüncede insanlar davet edilmişler ve bütün bu insanlar aynı paralelde konuşuyor, çatışmıyor, kavga etmiyorlar.
Hani bir ara Atina’dan bildiren ve daha sonra program sunuculuğu yapan O adam olsaydı bu programı sunan, kavga etmiyorlar diye hırsından ağlardı her halde.
İşte böylesi güzel bir programı izlerken referandumda “evet” diyecek olmamdan dolayı ne kadar haklı olduğunu bir kez daha gördüm.
Bu ülkenin sağcıları ve solcularının ortak hareket ederek askeri bir darbe sonucunda yapılan anayasanın sivilleştirilmesine yönelik olarak yapılacak değişikliklere “evet” demesi gerektiğini düşünüyorum.
Referandum, AK Parti, CHP veya MHP çatışması olarak algılanmamalıdır.
Geleceğimizi oylayacağımızın bilinciyle, siyasi çekişmelerimizi bir kenara bırakarak, daha müreffeh, mutlu ve demokratik bir yaşam için sandık başına gitmeliyiz.
Sosyal adalet anlayışı içerisinde huzur dolu yarınlar dileğiyle…
Fahrettin Çelik