Şimdi ne yazsam…
İçimdeki öfkeyi, mahcubiyeti, kederi ve istikbale dair umutsuzluğu nasıl döksem satırlara…
Şanlıurfa'nın Suruç ilçesinde gerçekleştirilen canlı bomba saldırısında 32 insan hayatını yitirdi ve 100'ün üzerinde yaralı var.
Aynı gün Adıyaman merkeze bağlı Kömür beldesindeki Kürk ve Derinsu mevkilerinde dün arazi arama tarama faaliyeti yapan güvenlik güçlerine açılan ateş sonucunda çıkan çatışmada bir askerimizin şehit olduğunu iki askerin ise yaralandığı haberi ile dehşete düştük.
Bu depremleri artçı şoklar takip etti. Sosyal paylaşım sitelerinde Adıyaman içme suyu şebekesine zehir katıldığı dedikodusu dilden dile dolaştı. Peşinden Suruç'taki katliamı gerçekleştiren canlı bombanın Adıyamanlı bir genç olduğu iddiaları dolaşmaya başladı.
Hafızalarımızı yokladığımızda Adıyaman'da son zamanlarda terör olaylarında bir artış olduğunu görebiliyoruz.
Kobani saldırıları sonrasında Adıyaman'da ciddi anlamda eylemler gerçekleştirilmişti. Onun öncesinde bazı Alevi vatandaşlarımızın evlerinin kapıları boyanmıştı.
Diyarbakır’da 3 kişinin hayatını kaybettiği 400 kişinin yaralandığı HDP mitingindeki bombalı saldırıyı yine Adıyamanlı bir terör örgütü militanının gerçekleştirdiği haberi ile Adıyaman ismi zikredilmişti.
Daha bir ay önce de Adıyaman’da, Koçali Barajı şantiyesindeki çalışmalarda kullanılan 5 iş makinesi yakılmıştı.
Adıyamanlı olup ta farklı yerlerde öldürülün, il merkezi ve ilçelerine farklı terör örgütlerine mensup kişilerinin cesetlerinin geldiğini zaman zaman okuyoruz gazetelerde.
İşte bütün bunları düşündüğümüzde, Adıyaman'da neler oluyor? sorusunu sormadan geçemiyoruz.
Türkiye'de ciddi olayların cereyan etmekte olduğu, farklı kimlikleri kullanan terör örgütlerinin yapılandığı, Suriye sınırımızda bazı dolapların döndüğü, silah sevkiyatlarının olduğu, sınırlarımızın güvensiz hale geldiği yazılıp çiziliyor ama "huzurun başkenti" olarak adlandırılan Adıyaman'da bu şekilde terör ile birlikte anılmasını anlamakta zorlanıyoruz.
Acaba Adıyaman bilerek bu olayların içine mi çekiliyor, yoksa tesadüf mü?
Adıyaman güvenliğinde bir eksiklik mi var? Güvenlik güçlerimiz ve istihbarat teşkilatımız "huzurun başkenti" olmanın rehavetine mi kapıldılar? Halk olarak çocuklarımıza gerekli ahlak ve eğitimi mi veremiyoruz?
Sorulacak çok soru var ama bugün için bunları bir kenara bırakmamız, şu anda yapmamız gerekenleri konuşmamız gerekiyor. Alevisi, Sunisi, Kürdü, Türkü, Sağcısı, Solcusuyla ilimizin kanaat önderleri elini taşın altına koymalıdırlar.
Vali, Kaymakamlar, Belediye Başkanları, milletvekilleri, askeri ve sivil erkan, siyasi parti ve sivil toplum kuruluşları ve en önemlisi de yörede hatırı sayılır kişilerin bir araya gelerek ortak akılda birleşmeleri, ilimizin huzuru için yapılması gerekenleri istişare etmelidirler.
Terörün, şiddetin, kavganın kimseye yarar getirmeyeceği vurgulanmalı, örgütlere katılan gençlerin sosyolojik, psikolojik ve ekonomik durumları araştırılarak, gerekli önlemlerin alınması gerekir.
Senden benden ayrımını bitirmeliyiz. Bir kısım terörist iyi, bir kısım düşman anlayışını elimizin tersiyle itmeliyiz. Huzurun hakim olması, çocuklarımıza güvenli ve mutlu bir yaşam bırakmak için ortak paydalar etrafında birleşmeliyiz.
Adıyaman ve Suruç başta olmak üzere dünyanın neresinde olursa olsun terör saldırılarına maruz kalarak hayatlarını yitirenlere Allah'tan rahmet, ailelerine sabır ve metanet dilerken, bizlere de oynanan oyunları görebilme idrak ve feraseti diliyorum.