Erdoğan’ı dinlerken Demirel’i cuntacıları anımsadım

Misafir Yorum

05-11-2009 01:00

Başbakan Erdoğan’ı televizyonda izliyorum. Partisinin grup toplantısında, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ’a çağrı yapıyor:
“Bütün mesele zanlıların ortaya çıkarılması, bunların hukuka teslim edilmesidir. Burada da yönetici makamında olanların tutuculuk içine girmemesi gerekir. Rahatlıkla gelip yargıya bunları teslim etmelidir.”
Erdoğan’ı dinlerken yine aklıma takılıyor.
Cuntacıları anımsıyorum.
1979 yılı sonunda askerin verdiği muhtıra niteliğindeki ‘uyarı mektubu’ ve dokuz ay sonra zamanın Başbakanı Demirel’i deviren 12 Eylül darbesi...
1979’un son günleriydi.
O tarihte Cumhuriyet gazetesinin Ankara temsilcisiydim. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Evren ve dört kuvvet komutanı Çankaya Köşkü’ne çıkarak Cumhurbaşkanı Korutürk’e bir ‘uyarı mektubu’ verdiler. Asker, talepleri yerine getirilmezse, iktidara el koyacağını ilân etti.
Siyaset meydanı toz dumandır. Başbakan Demirel kurmaylarıyla toplanır. Gündem tek maddelidir:
Ne yapmalı?
Sözü önce Nuri Bayar alır.
Üzgün ve düşüncelidir.
İktidar partisi AP’nin Genel Sekreterliği’nden gelen, Sanayi Bakanlığı koltuğunda oturan Nuri Bayar’ın, eşinin aile kökleri DP geleneğine uzanır. 1960’da 27 Mayıs darbesinin sillesini yemiş bir siyasal geleneğin temsilcisi olarak ‘uyarı mektubu’ndan kaygılıdır.
Macunun tüpten çıktığına, geri sokmanın imkansızlığına işaret ederken Türkiye’nin yine bir darbenin eşiğine geldiğini söyler.

Emekliye sevketmek!
Şöyle devam eder:
“Hemen iki kararname hazırlayalım. Biri, Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının emekliliği, diğeri yeni komutanların atanmasıyla ilgili iki kararname... İkisi de eşzamanlı olarak imza için Çankaya Köşkü’ne gönderilirken yeni komutanlara da telefon açılsın. Şu kadar saat sonra görev devir teslimine hazır olmaları kendilerine derhal tebliğ edilsin.”
Bakışlar Demirel’e döner.
Dışişleri Bakanı Hayrettin Erkmen söz alır. Erkmen, 27 Mayıs darbesiyle devrilen ve hapis yatan bir DP’lidir.
Nuri Bayar’a karşı çıkar:
“Biz bunları 27 Mayıs öncesinde yaşadık. Sonra iş, idamlara kadar gitti. Böyle bir durumda CHP hemen karşımıza geçer. Yeni bir 27 Mayıs daha yaşarız. Komutanları emekliye sevketmek doğru bir adım değil.”
Bakışlar tekrar Demirel’e döner. Demirel konuşmaz, havaya bakar, toplantı dağılır.
Nuri Bayar canı çok sıkkın halde gelir evine. Umutsuzdur. Uzun zaman önce bıraktığı cigarasından bir tane yakar, çevresine dert yanar:
“Bu iş bitti!”
Darbe, dokuz ay sonra, 12 Eylül 1980’de gelir. Demirel, 12 Mart’tan dokuz yıl sonra bir kez daha asker eliyle Başbakanlık koltuğundan devrilir.
Genelkurmay Başkanı Evren ve kuvvet komutanları iktidara el koyarken Demirel de hapsi boylar.
İşin özeti bu.
Gerisi spekülasyon...
Efendim, Başbakan Demirel komutanları emekliliğe sevkeden kararnameyi hazırlasaydı, Çankaya’nın, Cumhurbaşkanı Korutürk’ün onayından geçer miydi?.. CHP lideri Ecevit ne yapardı vs...
Sonradan laf öğütmek kolaydır.
Zor olan direnmektir.
Kısa demokrasi tarihimizde direniş örnekleri ne yazık ki yok.

Demirel direnmedi
Oysa, bugüne kadar askere karşı ‘millet egemenliği’ne gerçekten sahip çıkılsaydı, demokrasilerde ‘askeri otorite’nin seçimle gelen ‘sivil otorite’ye tabi olduğu ilkesi sadece lafta değil, uygulamada da kararlılıkla savunulsaydı, asker sorunu çözülmüş ve demokrasi ve refah yolunda çok daha ileri gitmiş olurduk.
Demirel direnmedi.
Peki ne yaptı?
1993’de Cumhurbaşkanı olduğu zaman kendisini 1980’de hapse atan darbe lideri Kenan Evren’i Çankaya Köşkü’nde ağırladı.
Geçelim.
Türkiye’nin bir Yunanistan’dan, bir İspanya’dan, bir Arjantin’den farkı işte bu... (Bir not: Arjantin’de 1976-1983 askeri yönetimine şu sıralarda yine hesap soruluyor; yaşı sekseni vurmuş cuntacılar bir kez daha yargı önüne çıkarılmış durumda)
Darbecilerden, cuntacılarından hesap sorulmadan demokrasi ve hukuk devleti ikinci sınıflıktan kurtulamıyor ne yazık ki...
Hasan Cemal
DİĞER YAZILARI Kot Gömlek Kombini 01-01-1970 03:00 Yüzük Dünyası 01-01-1970 03:00 Biotin 01-01-1970 03:00 Düğünden Geriye Kalan O Muhteşem Fotoğraflar 01-01-1970 03:00 Koçali barajı, yaşam alanları ve çevremiz için bir yıkımdır! 01-01-1970 03:00 Pensilvanya’yı bırakın çelikhan yoluna bakın! 01-01-1970 03:00 Şu çelikhan yolunada bir el atarmısın! 01-01-1970 03:00 Ramazan Gökay'dan 01-01-1970 03:00 Manidar Karşılama 01-01-1970 03:00 Ustalık Dönemi Ha(1) 01-01-1970 03:00 Aşkın yalan olduğunu söylemediler 01-01-1970 03:00 Sana mucizem diyemedim...!!! 01-01-1970 03:00 Küçüğüm...!!! 01-01-1970 03:00 Keşke bizde aşkı becerebilseydik...!!! 01-01-1970 03:00 Yalnızlığın Ne Demek Olduğunu Bilir Misin 01-01-1970 03:00 Sevdamın Sessizliği 01-01-1970 03:00 Uzaktan Sevdim 01-01-1970 03:00 Olacağı buydu. 01-01-1970 03:00 Çelikhan'ın Gidişine Göz Yummuyor muyuz? 01-01-1970 03:00 Allah’a Bağlıyız 01-01-1970 03:00 Sayın Başkan Hodri Meydan! 01-01-1970 03:00 Suçlu sistem mi? Biz mi? 01-01-1970 03:00 Çelikhan diye bir yer 7 01-01-1970 03:00 Çelikhan diye bir yer 6 01-01-1970 03:00 Çelikhan diye bir yer 5 01-01-1970 03:00 Çelikhan diye bir yer 4 01-01-1970 03:00 Çelikhan diye bir yer 3 01-01-1970 03:00 Çelikhan diye bir yer 2 01-01-1970 03:00 Çelikhan diye bir yer 1 01-01-1970 03:00 Ceylan, Diren, Erdoğan... 01-01-1970 03:00 Açılım 01-01-1970 03:00 Şevket köse…. Sen çok yaşa… 01-01-1970 03:00 Tabutta Röveşata 01-01-1970 03:00 Doğrunun Doğrusu 01-01-1970 03:00 Demokratik açılım mı ? 01-01-1970 03:00 Sevinebiliriz. 01-01-1970 03:00 CHP’de kimin hesabı tutacak? 01-01-1970 03:00 Tütünümüz Karanfil Kokar 01-01-1970 03:00 Çelikhan Anlaşılmak İstiyor 01-01-1970 03:00 Dönüşüm(Değişim) 01-01-1970 03:00 Toprak Herşeyimiz 01-01-1970 03:00 Reşat Nuri Güntekin: Acımak 01-01-1970 03:00 Simyacı’ya Farklı Bir Bakış 01-01-1970 03:00 Çılgın Bir Roman 01-01-1970 03:00 Mavi Saçlı Kız 01-01-1970 03:00