Olaylara duygusal bakmak ya da duygusal tepkiler vermek belki kestirme ancak pek bir değeri olmadığı kesin. Birleşik Bağımsız Kürdistan gibi bir iddia ve hedefin artık gündemde olmadığı; dolayısı ile Türkiye’nin ve başka bir ülkenin toprak bütünlüğünün tartışılmadığı bir noktaya gelinmiştir. Bundan sonra geriye kala kala; federasyon, otonomi (mahalli özerklik) ve ulusal kültürel özerklik gibi alt açılımlar kalmaktadır. Bu işlerin tüm dünyada işleyiş tarzı bir ve aynıdır! Hızlı bir şekilde devreye alınan Kürtçe tv, yayın vb. hakları bu kapsamda düşünülmelidir. Mahalli özerklik- otonomi hakkının ise zaten yıllardan bu yana Kürtlerin kullanmakta olduğunun altını çizmek gerekiyor. Seçim sisteminde çıkartılan %10 barajı ile meclisin kapısı kapatılan Kürt halkı yıllardan beri açılıp kapanarak şu ya da bu adı alan partileri ile mahalli idarelerde iradesini oluşturmuştur. Aslında; gelişen çağ ve teknoloji ile zaten dil ve kültürel haklarını da kullanmaktadır. Kendi tv. Ve kendi basın yayın araçlarına sahiptir. Geriye kalan bunların devletçe tanınan ve yasal-hukuksal güvenceye alınmasındır gibi basit bir açıklama da bu durumda yeterli değildir. Bu açılımların içerik ve öz olarak kime ve neye hizmet edeceğidir! Kürtçe de söylense ne mutlu türküm diyene demek gibi!