Çelikhan diye bir yer 2

Misafir Yorum

17-06-2010 11:29

       Hâkim Kahraman AKSOY anlatıyor:

 

   —İki buçuk yıldır Çelikhan’ da görev yapıyorum Halkla içli dışlıyız. Türkiye’nin en karışık olduğu dönemdeki 1979–1980 dönemidir. Çelikhan’da tek anarşi olmadığı gibi dışarılarda ki olaylara tepki olarak da bir olay doğmamıştır. 1979-1980’de hapishanemiz boştu.

 

       Bize siyasi ve dini konuda intikal etmiş ne sağdan nede soldan bir tek olay olmadı.

 

       Benim teşhisim: Çelikhan’da herkes uzak-yakın birbirinin akrabası… Mehmet TURAN gibi Elmas gibi dört kişinin haberi olmadan Çelikhan’a hiçbir şey sokulmaz. “Yarın” endişesi yok. Bugün bulduklarıyla yetiniyorlar.  

 

 

      Çelikhan objektifinden çağdaş bir hesap çıkarmak gerekirse ekonomik bakımdan kapalı olmayan bir yerde günümüz ekonomisinin birinci derecede şartı olan banka ve acık Pazar bulunacaktır. Banka bir faiz müessesidir. Faiz ise paranın kazanması ve emeğin istismarıdır. Yine ekonomik bakımdan kapalı olmayan bir yerde bankaya dayalı olarak işleyen fabrika ve işçi sınıfının teşekkülü zarureti vardır. Çağdaş işletmelerde ise işçi sınıfı-ideolojik bir istismar mevzusu teşkil etmiştir. Çünkü ekonomik büyüme, batının ve batıya bağlı olarak doğunun güdümünde ırkçı telakilere göre sistemleştirilmiştir.

 

      O halde ekonomik bakımdan kapalı olmayan bir yerde, ekonomik büyüme esnasında bir takım ırkçı ideolojiler de sokularak o yerin kendi kendinden kırdırılması çağdaş bir savaş sistemidir. İslam ise Hz.Musa’nın asası gibi yutu vermektedir bu ırkçı ideoloji yılanlarını…

 

        “Çelikhan belki kitabı olarak çağın bu hususiyetenin farkında değildir. Fakat orada yapılan bir inceleme gösterecektir ki tarihi bir sezgiyle içtimai şuur eseri denilecek bir irade ve bu iradenin yıkılmasını önleyen inanç Çelikhan’ı çelikleştirmiştir.

 

           İki buçuk senedir Çelikhan’da hakimlik vazifesini yapan Kahraman AKSOY teşhisinde yanılmıyor:

 

           SATIŞ YOK

          —Yumurta üretimi var, satış yok… Benim oğlan için gece gizlice iki günde bir yarım lt süt veriyorlar. Faizin haram olduğu inancıyla bankaya mevduat yatırılmaz. “

 

            Yatırılsaydı ne olacaktı?

             

             Olacağı açık: Türkiye’nin her ilinde, her ilçesinde ki gibi: Banka şirketlerinin propaganda ile milleti haraca bağlayan ve yarılarına milyarlar katan iktisadi terörün dişleri arasında kanlarının akıtacaklardır. Dev banka binaları bölgelerinde gecekonduların barınmasına fırsat tanınmayacaktır. Yalan değil mi bankaların insana yakınlığı?..

 

      Fakat bugün Çelikhan’da her aile başını sokacak bir eve, betonarme, tek katlı iki katlı, bahçeli evlere sahip evler arasında göze çarpacak bir kutuplaşma yok.Ne baş döndürücü apartmanlar ve ne de gecekondu tipi züğürt evler.Peki parasını mevduat olarak bankaya yatırmaya Çelikhanlılar artan gelirlerini ve tasarrufunu ne yapıyor?Esnafa veriyor kar ve zarara ortak oluyor.Herkes bir evi esnaf…Faiz sistemine karşı belki de kendilerine bir akıl veren olmaksızın cemiyetin kendi kendine yönlendirişi şeklinde ekonomik bir tedbir var.Yani kendi cemiyet yapısına uymayan suni ekonomik reçeteleri karşı içtimai bir boykot…Dolayısıyla mütecanis bir cemiyet ortaya çıkıyor,kendisini yeterli şartları bizzat hazırlıyor.

                  

                                                  NEDEN SÜRGÜN YERİ

     Kaza müftüsü Mükrimin Hoca alış veriş mevzusunu şu şekilde özetliyor:

    —Türkiye’nin hiçbir yerinde olmayan özelliklerden birisi de; burada hiçbir gıda maddesinin satılmamasını… Ya birbirine hediye ederler ya da gizlice Malatya’ya götürüp satarlar. Burada satılmayı çok abes karşılarlar. Bu yüzde gelen memurlar, iki seneyi dolduruyor, kaçıyorlar, Benden daha kıdemli bir memur var; şu anda ziraat teknisyeni Cesur bey, altı senelik. Diğer kıdemli bütün memurlar yerli.

    Çelikhan’a belki de sürgün olarak gelen yada mahrumiyet bölgesine geldiğini düşünen memurların burada kalmak istemeyişinin sebebi Türkiye’de bilhassa Cumhuriyet tarihi içinde empoze telakilerle yetişmiş olan aydınları halktan kültür olarak, yaşama şekli olarak kopmuş olduklarında dolayıdır. İstanbul’da başlamıştır. Bu halktan kopma hadisesi… İlim ve irfan merkezi olan İstanbul da Cumhuriyetten sonra Galatasaray mektebini bitirenlerin burada ki elde ettikleri Fransız Hıristiyan kültürüyle Anadolu ruhunu kaybetmiş cami yerine Beyoğlu bar, pavyon ve kabarelerine devam etmeye başlamıştır. Radyo ve basın ise bu yeni aydın tipinin hayatını Anadolu’ya aktarma hummasıyla kesif bir kültür emperyalizminin amigoluğunu yapmıştır.

     Çelikhan’da devlet memurlarının burayı sürgün bölgesi saymasının sebebi burada bir meyhane bulamamaların, fink atacak ve kızların burada bulunmayışıdır, aslında… Herkesin insanca yaşamasıdır.

   Çelikhan geri kalmış…

 

                                         MENFİLİĞE YER YOK

      Peki buraya gönderilen memur kendisi aydınsa niçin aydınlatamıyor bu memleketin halkını? Yok yok! O,kulüpler kurup poker partilerini oturamadığı için düğün salonlarında kızlarla kadınlar la serbestçe münasebet kuramadığı için mahrumiyet bölgesi sayıyor, Doğunun, Güneydoğunun yiğit yaylaların da, sefil iştahını doyuramıyor, hamiyet davasın da yalancılık ediyor.

  

      Müftü Mükremin Hoca’yı dinleyelim:

 

      —Süt bulamazsınız. Yoğurt bulamazsınız. Bilhassa satmayı ayıp karşılarlar. Bi ki çuval ürünü olan geceleyin gizlice otobüse yükler Malatya’ya satmaya götürür. Diğer bir özelliği sigara içenlerin %99’u kendi ürettiği tütünü içer. Buna buraya gelen memurda alışıyor. Sadece tütün sarmayı beceremeyen alışmaz… Başçavuş gibi…

 

           Kendi aralarında Kürtçe konuşurlar. Diğer bir husus parası olanlar kar ve zarara ortak olmak üzere parasını esnafa götürür. Bunun için bankaya itibar etmezler. Esnafın üç senelik beş senelik veresiyesi vardır. Pazarlık yoktur. İtimat vardır. Fazla yazmazlar. Tütünü fasulyesini satar borcunu verirler. Herkesin alıştığı dükkân vardır. Bütün dükkânlarda yalnız ben alış veriş ederim.

 

         Çelikhan halkının tamamı Kürt olmasına rağmen Kürtçülüğe, bölücülüğe taraftar değildirler. Apoculuğun her yerin kasıp kavurduğu bir zamanda Çelikhan’da en küçük bir kıpırtı bile yoktu…

 

           Asıl bunun içn bir araştırma mevzusudur Çelikhan bir roman mevzusudur. Demokrasi aşklarının, Cumhuriyet tarihi içerinde çoğulcu demokrasiye geçtikten sonra demokrasinin defalarca yara almasıda en küçük bir vebali bulunmadığı için devletçe madalya ile tartif edilmesi gereken bir gümüş şehridir. İki ilkokuluyla, iki ortaokuluyla, modern bir yatılı bölge okuluyla ilme kucak açmış bu emin belde, ideolojik görüş ayrılılığı yüzünden çocukların, babalarını analarını acımasız kurşunladığı bir zamanda kendini bu tehlike çemberinden kurtara bilen Doğu ve Güneydoğu’daki bu pak belde  mükafatlandırılmasa demokrasi ve Cumhuriyet nimetinin kadri bilinmiş sayılmaz.

 

 

 

            Suat Alkan              

 

 

 

 

DİĞER YAZILARI Kot Gömlek Kombini 01-01-1970 03:00 Yüzük Dünyası 01-01-1970 03:00 Biotin 01-01-1970 03:00 Düğünden Geriye Kalan O Muhteşem Fotoğraflar 01-01-1970 03:00 Koçali barajı, yaşam alanları ve çevremiz için bir yıkımdır! 01-01-1970 03:00 Pensilvanya’yı bırakın çelikhan yoluna bakın! 01-01-1970 03:00 Şu çelikhan yolunada bir el atarmısın! 01-01-1970 03:00 Ramazan Gökay'dan 01-01-1970 03:00 Manidar Karşılama 01-01-1970 03:00 Ustalık Dönemi Ha(1) 01-01-1970 03:00 Aşkın yalan olduğunu söylemediler 01-01-1970 03:00 Sana mucizem diyemedim...!!! 01-01-1970 03:00 Küçüğüm...!!! 01-01-1970 03:00 Keşke bizde aşkı becerebilseydik...!!! 01-01-1970 03:00 Yalnızlığın Ne Demek Olduğunu Bilir Misin 01-01-1970 03:00 Sevdamın Sessizliği 01-01-1970 03:00 Uzaktan Sevdim 01-01-1970 03:00 Olacağı buydu. 01-01-1970 03:00 Çelikhan'ın Gidişine Göz Yummuyor muyuz? 01-01-1970 03:00 Allah’a Bağlıyız 01-01-1970 03:00 Sayın Başkan Hodri Meydan! 01-01-1970 03:00 Suçlu sistem mi? Biz mi? 01-01-1970 03:00 Çelikhan diye bir yer 7 01-01-1970 03:00 Çelikhan diye bir yer 6 01-01-1970 03:00 Çelikhan diye bir yer 5 01-01-1970 03:00 Çelikhan diye bir yer 4 01-01-1970 03:00 Çelikhan diye bir yer 3 01-01-1970 03:00 Çelikhan diye bir yer 1 01-01-1970 03:00 Ceylan, Diren, Erdoğan... 01-01-1970 03:00 Açılım 01-01-1970 03:00 Şevket köse…. Sen çok yaşa… 01-01-1970 03:00 Tabutta Röveşata 01-01-1970 03:00 Doğrunun Doğrusu 01-01-1970 03:00 Erdoğan’ı dinlerken Demirel’i cuntacıları anımsadım 01-01-1970 03:00 Demokratik açılım mı ? 01-01-1970 03:00 Sevinebiliriz. 01-01-1970 03:00 CHP’de kimin hesabı tutacak? 01-01-1970 03:00 Tütünümüz Karanfil Kokar 01-01-1970 03:00 Çelikhan Anlaşılmak İstiyor 01-01-1970 03:00 Dönüşüm(Değişim) 01-01-1970 03:00 Toprak Herşeyimiz 01-01-1970 03:00 Reşat Nuri Güntekin: Acımak 01-01-1970 03:00 Simyacı’ya Farklı Bir Bakış 01-01-1970 03:00 Çılgın Bir Roman 01-01-1970 03:00 Mavi Saçlı Kız 01-01-1970 03:00