Said Nursi, Che ve Edith Piaf-Bütün Ölü Zamanlar-

Sadık Yalsızuçanlar

05-04-2010 00:00

Bediüzzaman, lumpen proleter bir babanın çocuğuydu. ‘…neseben ve hayatça avam tabakasındanım’ diyor ve ekliyordu, ‘meşreben ve fikren müsavat-ı huhuk mesleğini kabul edenlerdenim. Şefkatten ve İslâmiyetten gelen sırr-ı adale ile burjuva denilen tabaka-yı havassın istibdat ve tahakkümlerine karşı eskiden beri muhalefetle çalışanlardanım,. Onun için bütün kuvvetimle, adalet-i tamme lehinde, zulüm ve tegallübün, tahakküm ve istibdadın aleyhindeyim…’z (Lemalar, 165) Liman işçilerinin grevini engelleyen papazlara bakarak, ‘din afyondur’ diyen Marks’ın kavramlarını ödünç alan Said Nursi gibi Che de zulüm ve baskının aleyhindeydi ve burjuvanın poleteryayı boğmasına karşı durdu. Bu yüzden o da terk etti kenti ve dağa çıktı. Said Nursi, kendisine zulmedenlerin zihniyetini dışlamış ve kalbini dağa çıkarmıştı. Sekiz sürgün yılını geçirdiği Barla’da insanlığın mutluluğu için nefsiyle savaştı. Soylu bir kavgaydı onunkisi. Che gibi tıpkı. O da salonun değil sokağın sesiydi. 1928’de Rosario’da başlayan kavga, 1967’de Bolivya’da ezilen halkların gür ve onurlu sesi olarak sustu. Türkiye’de sosyalist bir ahlakın üretilemediğini söyleyen murat Belge ve Ömer Laçiner’e (Birikim, 100.sayı) şapka çıkarıyor ve İslâmi bir ahlaka ilişkin olarak da kuşkuya sahip olduğumuzu söylemek istiyorum. Artık Said Nursi de, Che de yok. Onların canlarını aldıkları İslami ve sosyalist ahlak ne düzeyde var? Doğrusu bunu sormanın zamanı geldi de geçiyor. Ahlak üretilemeyince düşünce ve eylem de ortaya konamamış demektir. Küba direnişinin ahlaki zeminini Che oluşturmuştu. Türkiye’de İslam adına ne varsa yerle bir edildiği bir zamanda Said Nursi de, öncelikle ahlaki bir zeminin oluşması içni çıkmıştı yola. Koyulduğu yolda soylu ve onurlu adımlarla sürekli ilerledi. Ne eylemleriyle vicdanı çelişi, ne de manipülasyonla iş görmeyi adet edinmişlerin oyununa geldi.  1959’da muzaffer birliklerin başında Havana’ya grerken Che neler hissediyorsa, ‘bu sarık bu başla birlikte çıkar’ diye haykıran Said Nursi de aynını hissediyordu. Sanayi bakanlığını ve Küba Milli Bankası yöneticiliği terk ederek ezilen üçüncü dünya halklarının direniş hareketlerine katılan Che nasıl bir yerde duruyorsa, kendisine Şark Umumi Vaizliğini öneren Mustafa Kemal’i reddeden Said nursi de öyle bir yerde duruyordu. Gönüllü milis albayı olarak  çarpışırken Ruslara esir düşen Said Nursi, tutsakları ziyarete gelen Rus komutan Nikola Nikolayeviç’i umursamaz, ayağa kalkmaz ve tehditlerine beş para vermezken nasıl gözükara, haysiyetli ve cesur ise, Bolivyalı gerillalarla, askeri birlikler arasındaki çarpışmada yaralı olarak tutsak düşen ve ölüme yürüyen Che de o ölçüde cesaretli ve onurluydu. Bugün bize ölü zamanlarmış gibi görünen bu gerçeklikler, olayın neresinde durduğumuzu test etme imkanı sunabilir.
DİĞER YAZILARI Günün Işıma Sancısı 01-01-1970 03:00 Hayat Ve Film 01-01-1970 03:00 Derin Sularda Boğulmayan Hikaye 01-01-1970 03:00 Dağı Delen Irmak Akmaya Devam Ediyor 01-01-1970 03:00 Sabır Ve Öfke 01-01-1970 03:00 Mustafa Tatcı 01-01-1970 03:00 Derin Sularda Boğulmayan Hikaye 01-01-1970 03:00 Aşk Dini 01-01-1970 03:00 Kemalizmin Çoğullukla İmtihanı : Dersim 38 01-01-1970 03:00 ‘Can tende emanettir’ 01-01-1970 03:00 Sabrın Öfkesi 01-01-1970 03:00 'Her melek zalimdir' 01-01-1970 03:00 Ben Kerbela’yım 01-01-1970 03:00 ‘Can tende emanettir’ 01-01-1970 03:00 Galata’dan 01-01-1970 03:00 Avatar 01-01-1970 03:00 Harfler Ve Sırlar 01-01-1970 03:00 Hacı Bektaş-ı Veli 01-01-1970 03:00 Taş, Tarih ve Bilinç : Ankara Kalesi’nde Bir Bilge 01-01-1970 03:00 Onlar bizim cennetimiz... 01-01-1970 03:00 İnsan Şairane Oturur Yeryüzünde 01-01-1970 03:00 Ne Nurdan Ne Çamurdan… 01-01-1970 03:00 O’nun Gözü, ‘Büyük Sanatkarlık’taydı… 01-01-1970 03:00 Ailenin Ruhu 01-01-1970 03:00 “Sen ordasın... 01-01-1970 03:00 Acının Arkeolojisi 01-01-1970 03:00 Bir İç-Duyum Hali : Hayret 01-01-1970 03:00 Hacı Bektaş-ı Veli Ve Alevilik 01-01-1970 03:00 İnsan Şairane Oturur Yeryüzünde 01-01-1970 03:00 Uzun’u Hatırlarken 01-01-1970 03:00 Nefsini Bilen Rabbini Bilir 01-01-1970 03:00 kaybettiğimiz neyse rabbim verdiğin şiirler geri getirsin bize 01-01-1970 03:00 Sol’un Ergenekon’la İmtihanı 01-01-1970 03:00 Bir Aydın Namusu : Cemil Meriç 01-01-1970 03:00 Çelikhan’da Birkaç Gün 01-01-1970 03:00 Bir Karşı Tarih Yazımı : ‘Son Devrin Din Mazlumları’ 01-01-1970 03:00 Demokratik Açılım’ın Said Nursi Boyutu 01-01-1970 03:00 ‘Biz’ derken neyi kastediyoruz? 01-01-1970 03:00 Hayat Mayat Diyorlar 01-01-1970 03:00 Sezai Karakoç ve İrfani Gelenek 01-01-1970 03:00 ‘Dağlarda ateşler yandıkça / Karanlıktan korkulmaz’ 01-01-1970 03:00 Vicdan ve Adalet Sorunu Olarak Ermeni Meselesi 01-01-1970 03:00 “Ben Ne Doğuluyum Ne Batılı…Güneşim Ben” 01-01-1970 03:00 Bir Hakikat Fatihi: İbn Arabi 01-01-1970 03:00 Şam’dan Darende’ye Erdemli Kentler 01-01-1970 03:00 Yüzyılın Başında Duran Büyük Bilge : Bediüzzaman 01-01-1970 03:00 Adalet ve Zulüm 01-01-1970 03:00 ‘Anadolu Mayası’ 01-01-1970 03:00 ‘Çelikhan Diye Bir Yer’ 01-01-1970 03:00