Röportaj
Giriş Tarihi : 03-07-2015 12:33   Güncelleme : 03-07-2015 12:33

Din ve Diyanet röportajı

Erkam Radyo ve Erkam TV’nin ortak yayını İftar Sevinci Ramazan Özel programına misafir olan Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, ilk kez Diyanet’in bilinmeyen tarihini anlattı.

Din ve Diyanet röportajı

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in konuşmasının satır başları:

İrfan Gündüz: Diyanet İşleri Başkanlığı’nın gönüllerdeki yeri ayrı, statüdeki yeri ayrı… bilmiyorum ama bir soru sorsam anormal karşılanır mı sizce. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın konumu cumhuriyetin ilk yıllarındaki konumuna geldi mi şimdi? Mesela dün Çankaya Köşkü’nün içerisinde yer verilen, makam verilen, maaş verilen tek kişi ilk Diyanet İşleri Başkanı Rıfat Börekçi. Bu esasında o günün şartlarında Diyanet’e verilen ister protokol deyin, ister önem deyin en güzel göstergesi. Bu zaman zaman inişli çıkışlı bir seyir meydana getirdi ama Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yeri bizim hep başımızın üstünde…

Diyanet İşleri Başkanlığı 3 Mart 1924 yılında kurulmuş bugüne kadar aslında çok acıklı da bir tarihi vardır. Çok zor süreçlerden geçmiştir.

Toplum nezdindeki değeri, meşruiyeti daima yasaların önündeki meşruiyetin de önünde olmuştur. Çünkü toplumsal hayatın her anında var olmuştur. Diyanet toplumsal hayatın her yerinde hizmet yürüten bir müessesedir.

Diyanet’in ilk beş yılı, tarihin bıraktığı boşluğu doldurma çabasının içerisine girdiği beş yıldır. Fakat1930’lara gelindiğinde Türkiye’de üzücü hadiseler yaşanacaktır. Dinin diyani kısmına dokunulmayacağı vadedildiği halde maalesef dinin diyani kısmına dokunulmuştur. Camilere girilmiştir, ezanlar değiştirilmiştir, ibadetler değiştirilmek istenmiştir.

Bu aşamada aslında Diyanet çok önemli bir vazife üstlenerek tarihi boyunca, dinin hassasiyetleri, milletin hassasiyetleri ve devletin hassasiyetlerini birlikte gözeten bir müessese olmuş. Fakat dinin ve milletin hassasiyetleri, devletin ya da hükümetin hassasiyetleri ile çeliştiği zaman –büyük bir iftiharla söylemek gerekir– daima dinin hassasiyetlerinin yanında yer alarak, milleti yanına alarak devleti düzeltmeye çalışmıştır. İstikameti korumaya çalışmıştır. Kırmadan, dökmeden, isyan etmeden, ettirmeden devlete bu yaptığın yanlış demiştir. Bunun üzerine1930’larda Diyanet’in 5 bin personeli vardır. Bu 5 bin personel alınarak Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne verilir. Merkezde sadece Diyanet İşleri Başkanı, o zaman henüz yardımcısı da yoktur, birkaç kişi kalır. Ahmet Hamdi Akseki daima bütün hizmetlerde vardır. İki defa da idama mahkum edilecektir.

Bu inişli çıkışlı üzücü hadiseler, 1940’lı yılların sonuna kadar gelecektir. 1946-47’lere gelindiğinde ülkenin bütün düşünen insanları, yöneticileri, siyasetçileri; fikirleri, düşünceleri, ideolojileri ne olursa olsun “Biz hata ettik” demişler. Biz bu milletin dinini, imanını, din eğitimini yok sayarak yola devam etmemiz mümkün değil. Çünkü tarih sahnesinde bize millet olarak yüreklilik kazandıracak olan şey inancımızdır, dinimizdir, kimliğimizdir. Dinsiz kimlik olmaz. Tarih bize gösteriyor ki inancını kaybeden toplumlar kimliklerini kaybederler.

Bunun üzerine az da olsa imam-hatip liseleri,  Ankara’da ilahiyat fakültesi kurulur. Bu arada Diyanet İşleri Başkanı Ahmet Hamdi Akseki çok büyük bir çaba içerisine girer, o 25 yıllık açıklığı doldurmak için çok yoğun çaba gösterir. Diyanet İşleri çalışanları tekrar değer kazanır. O zaman mecliste yapılan bütün konuşmalarda “Biz öyle bir noktaya geldik ki köylerimizden cenazemizi kaldıracak kimse kalmadı” denecektir.

1950’lerle birlikte Diyanet için yeni bir dönem başlayacaktır. 1960 yılına kadar bu devam edecektir. 1950’den 1960’a kadar Diyanet teşkilatı milletimizin gönlünde taht kuracaktır. Bir taraftan imam-hatip liseleri kurulacaktır, bu kaynak olacaktır. Bir taraftan Ankara ilahiyat fakültesine ilavetenYüksek İslam Enstitüleri kurulacaktır. O yıllar önemli yıllar hakikaten.

1958 yılına gelindiğinde yavaş yavaş şartların değişmeye başladığını görüyoruz. Nereden görüyoruz? Eyüp Sabri Uzunluoğlu o zaman Diyanet İşleri Başkanı’dır. 1958’den 1960’a kadar bütün saldırılar Diyanet’e ve Diyanet İşleri Başkanlığı’na yönelik olacaktır. Aslında 1949’da 1950’li yıllarda da var böyle şeyler. Mesela Ahmet Hamdi Akseki bu ilk hamlelerini başlattığı zaman çok büyük zorluklarla karşılaşacaktır. O zaman Van milletvekili Ferit Mele’nin mecliste yaptığı çok ağır bir konuşmadan dolayı gece rahatsız olacaktır. Ve hastaneye kaldırılacaktır. Hatta bunu tarihler yazmaz ama inşallah ileride yazacak.

Bunu da ilk defa burada bugünkü Diyanet İşleri Başkanı’nın ağzından duyunuz; aslında Ahmet Hamdi Akseki’nin vefatı sıradan bir vefat değildir. Böylesine üzücü hadiseden sonra geçirdiği kalp krizi neticesinde vefat etmiştir.

diyanet

Eski Diyanet İşleri Başkanları

AdminAdmin