Dünya genelinde, ezilen, hakkı elinden alınan, özgürlükleri gasp edilen, ne yazık ki hep haklılar olmuştur. Yaşama hakkı dahil her türlü hakkın elinden alındığı, başkalarını yaşatmak uğruna birilerinin öldürülmesine göz yumacak veya teşvik edecek barbarlık ve hak ihlallerinin yaşandığı, yakın tarihe bakıldığında görülecektir. Tüm savaşların kirli bir yüzü vardır. Her savaşta masum insanlar mutlaka can verir; Halepçe’de Hama’da, Bosna’da, Doğu Türkistan’da, Kosova’da, Çeçenistan’da, Irak’ta, Afganistan’da, Filistin’de ve bugün Suriye’de olduğu gibi. Bugün, 20. yüzyılda tüm insani değerlere karşı olarak geliştirilen en korkunç vahşetlerden biri olan “Halepçe Katliamı”nın 27. yıldönümü. 16 Mart 1988’de Irak’ın Halepçe kentinde savunmasız ve masum insanlar, Hiroşima ve Nagazaki’den sonra gerçekleştirilen en korkunç kitle imha saldırısının hedefi olmuş; çoğu kadın, yaşlı ve çocuk 5 bini aşkın kişi hayatını kaybetmişti. Bu vahşi saldırı, tüm insani değerlere olduğu gibi, özü itibariyle doğaya ve bütün canlıların hayat hakkına da yönelikti aslında. Çünkü 16 Mart 1988’de Halepçe’de nefes alan her canlı hayatından oldu. Bugün, o katliamı yapan Saddam Hüseyin ve adamları yok ama başta Ortadoğu olmak üzere dünyanın çeşitli bölgelerinde hala kan akıtılıyor, katliamlar yapılıyor. Bu durum, toplu katliam ve savaş gibi insanlık suçlarının; bir ülkeye, bir diktatöre ya da bir döneme özgü olmadığını göstermektedir. Eğitim-Bir-Sen olarak, savaşa, katliamlara, baskı ve zulme hep karşı olduk, bundan sonra da karşı olmaya devam edeceğiz. Zulüm kimden gelirse gelsin, kime karşı yapılırsa yapılsın, biz hep haklıdan ve mazlumdan yana olacağız. Halepçe’de katledilenleri rahmetle anıyor, dünyanın neresinde olursa olsun, zalimleri nefretle kınıyor; insanlık tarihine yeni utanç sayfalarının eklenmemesini ve yeni Halepçelerin yaşanmamasını diliyoruz. |