https://www.celikhanhaber.com/files/uploads/user/default.png
Misafir Yazar

Kınalı Koç

14-11-2010 12:30

O gün güneş bir başka gülümsüyordu. Sanki o da fark etmişti bugünün önemini. Kim bilir belki de anlamıştı kurban bayramı olduğunu… Sarı turuncu ve mor ışınlarıyla bir güzellik de o katıyordu bayram sabahına. Her şey o gün bir başka güzeldi.

Etrafta bir sevinç ve hareketlilik vardı. Herkes coşkulu ve mutluydu. En güzel giysilerini giymişlerdi. Özellikle çocuklar rengârenk kıyafetleriyle çevreye neşe saçıyordu… Salıncaklar kurulmuş, keyiflerince sallanıyor, oynuyor ve eğleniyorlardı. Büyüklerinin ellerini öpüyor, onlardan harçlık alıyorlardı. Bir taraftan da tek tek kapıları çalarak bayram şekeri topluyorlardı.

Tıklım tıklım dolan camiler dağılıyordu. Bayram namazından sonra muhteşem bir bayramlaşma ve sevgi dolu bir kucaklaşma vardı. Küsler barışmış, insanlar kardeşlik duygularıyla kaynaşmıştı. Sevgiler paylaşıldıkça artıyordu. Güne böylesi yakışırdı. Çünkü o gün bayram günüydü…                                                                                                                                                                                                                                                                               Bayramlaşma bittikten sonra kalabalıktan ayrılan birkaç kişi bize doğru geldiler. Diğerlerinden daha bakımlı, sağlıklı ve yakışıklıydım. Farklı görünümüm tüm dikkatleri üstüme çekmişti. Başımızdaki adamla pazarlık yaptılar. İşte aradığımız kurbanlık koç diyerek tokalaşıp hayırladılar. Önce arkadaşlarımdan ayırdılar. Sonra bilmediğim bir yere doğru yürümeye başladık…

           Nereye götürüldüğümü anlamaya çalışıyordum. Boynuzumdan tutmuş, bir bahçeye götürüyorlardı. Kıyasıya pazarlık ederek almışlardı beni. Bir an için geriye dönüp gururla arkadaşlarıma baktım. Beni uğurlarcasına üzülerek peşime takılmaya çalıştılar. Hep birlikte hüzünlenip meleştiler. Ayrı düşmüştüm artık arkadaşlarımdan. Eve götürüp bahçelerindeki zeytin ağacına bağladılar beni. Çeşit çeşit yiyecekler verdiler bana. Beyaz tüylerime kına yaktılar. Misafirimiz diyerek güzelce ağırladılar. Çocuklar, önce boynuma sarılarak benimle arkadaş oldular, sonra boynuzlarıma kurdeleler bağlayıp süslediler. Sağıma ve soluma dizilerek resim bile çektirdiler.  Başım dik ve gururluydum. Seçildiğim için çok da mutluydum. Çünkü herkeste bana karşı farklı bakışlar ve bir sevgi seli vardı.

            Daha sonra zeytin ağacı dalından çözdüler ipimi. Tekbirlerle uğurladılar beni... Bayrama adını veren kurbanlık, yolun açık olsun! Güle güle kınalı koç dediler...

 

                                                                                             Rümeysa DOLAŞ