Mehmet Bükülmez;
Adıyaman doğumlu,
Hacettepe Üniversitesi Felsefe Bölümü’nde
Lisansını, Beykent Üniversitesi, Sinema Tv
Bölümü’nde ise yüksek lisansını tamamladı.
Daha önce sinema yazıları ve kısa
filmleriyle tanıyoruz. Başka projelerde
danışmanlık ve yardımcı yönetmenlik yaptı.
Yönetmenliğini Mehmet Bükülmez’in,
yapımcılığını Mustafa ve Nazif Çetin
kardeşlerin yaptığı “Van Gölü Canavar”’
adlı sinema filmi çekimleri temmuz ayında
Erciş’te yapıldı. Film 16 Kasım da gösterime
girecek ve Özen Film tarafından dağıtımı
yapılacak..
Zeliha Demirel - “Van Gölü Canavarı” filminin yönetmenliğini yaptınız. Öncelikle filmin adından hareketle
filmin çekim sürecini paylaşır mısınız?
Mehmet Bükülmez -
Filmi Erciş’te çektik… Erciş’in Van gölü kıyılarında ve Erciş’in içinde .. açıkçası ben
pek hazırlıklı değildim.. Senaryoyu okuduktan birkaç gün sonra çekimlere başladım.. Senaryoya yeterince
vakit ayırıp kafa yoramadım... Ama yapımcı ve senarist senaryoyu değiştirmeden çekmemi isteyince ben de
onlara uydum. Keyifli bir süreçti. Ekipten daha önce tanıdığım bir iki oyuncu dışında film ekibinden kimseyi
tanımıyordum. Onlar da beni, ama buna rağmen çok iyi anlaştık. İstanbul’dan Van’dan Bitlis’ten ve hatta
Diyarbakır’dan gelen oyuncularımız vardı.. Hepsi de elinden geleni yaptı. İlk defa kamera önüne geçen
oyuncular vardı. Heyecan ve telaş.. Ben de onların heyecanını yaşadım.. Erciş halkının büyük bir desteği vardı.
Çok figüran kullandık. 25 günde çekimleri bitirdik. Hiç repo vermedim, sabahın ilk ışıklarıyla beraber çalışmaya
başlardık ta ki hava kararana kadar. Ben çok keyif aldım diyebilirim.
Zeliha Demirel -
Film de mizah ve dram iç içe, aslında hayatın kendisi de böyle. Siz bir deprem hikayesinden
hareketle “Van Gölü Canavarı”nın hikayesini mi çekmek istediniz?
Mehmet Bükülmez -
Aslında tersini yapmak istedim, Van Gölü Canavarı’ndan hareketle bir deprem hikayesi
çekmek istedim.. Ama istediğim olmadı tabiî ki.. Senaryoda ne varsa bir yönetmen de onu çeker.. Başkasının
yazdığı ve değiştirmesini istemediği senaryoyu çektim ben…. Gene de müdahale de bulunduk tabiî ki,
senaryo çok uzundu ve bir gece ben yapımcı ve senarist oturup senaryoyu elden geçirdik, yaklaşık otuz
sahnesini attık.. Bence daha iyi oldu.. Gerçi senaristlerden Çetin Yeltekin itiraz etti “bana 27 bıçak darbesi
vurdunuz” dedi. Buna çok gülmüştüm…Ama senaryoyu kısaltmak gerekiyordu.. Hem dram hem de mizah
var.. Çünkü depremin yıkıp geçtiği bir mekanda ve kahramanları da depremzede olan bir film çekerseniz
depremsiz olmaz bu. Sadece Van Gölü Canavarı’nın hikayesini çekmedik.. Daha doğrusu her şeyini
kaybetmiş insanlar var karşınızda ve “bizim bir tek canavarımız kaldı” diyorlar.. Bu da ancak mizahla anlatılır…
Gerçekte biliyoruz ki bir canavar yok tabiî ki.. Ama ya varsa… Umut işte.. İnsanların hayalleri olduğu sürece
yaşarlar bence… Hayalleri ve umudu olmayan insan ölmüştür…
Zeliha Demirel –
Taşrada film çekmek beraberinde ne tür zorluklar ya da kolaylıklar doğurur?
Mehmet Bükülmez -
Ben kendim taşralı olduğum için taşra insanını iyi tanırım.. Taşrada film çekmenin hem
ekonomik olarak hem de çekim süreci olarak avantajları çoktur.. Birincisi gittiğiniz yerdeki mülki amiri; vali,
kaymakam her kimse yardımcı oluyorlar.. Nasıl mı? İşte ekibin kalacağı yer olsun yemeği olsun ulaşım için
araç olsun vs. bir çok alanda size yardımcı oluyorlar ve bu da yapımcının işini kolaylaştırıyor.. Taşra insanı da
öyle çok misafirperver davranıyorlar, evlerine misafir etmekten tutun da size yemek getirmek ve eksik olan bir
teknik veya dekordan bir malzeme varsa bulup getirene kadar yardım ediyorlar size…Şehirlerdeki gibi set
kalabalık olmuyor ve gerekli izinler hemen alınabiliyor.. Bu da çekim sürecini kısaltıyor.. Metropol insanı
senden bir çıkarı yoksa yardımcı olmaz sana .. Taşra insanı öyle değildir.. Karşılık beklemeden yardımcı olur..
Memleketine yabancı insanlar gelmiş onlarla tanışmak samimiyet kurmak ister.. Bu konuda iyiler.. Ama
bazıları aynısını sizden de bekliyorlar.. Orası da sıkıntılı, mesela ben işime yoğunlaşmışım çalışıyorum
stresliyim, sete gelip sorular sormalar muhabbet etmek istemeleri falan..Sen zaman ayırmayınca da
alınıyorlar tabiî ki… Bir seti ziyarete gelen bir kaymakam yada vali varsa sizin işe ara verip onunla ilgilenmesini
bekliyor.. Bürokrasi böyle işte.. Sadece bu filmde değil daha önce çalıştığım başka projelerde de aynı durumu
yaşadım…
Zeliha Demirel -
Bölgede genellikle siyasi içerikli filmler çekiliyor. Sizinki farklı. Toplumsal acılardan
yıkımlardan bahsediyor. Buradan söyleşiye devam etsek…
Mehmet Bükülmez -
Siyasi filmlerin çekilmesi keyiften değil tabii.. Bölge siyasi olarak çok sorunlu bir
Zeliha Demirel