Kategorilenmemiş
Giriş Tarihi : 13-02-2017 09:28   Güncelleme : 13-02-2017 09:28

BAKAN UMUT DA KESMEDİ. UMUTDA VERMEDİ

Bakan Soylu: "Tütünün Sizler İçin Ne İfade Ettiğini Bilen Bir Kardeşinizim"

BAKAN UMUT DA KESMEDİ. UMUTDA VERMEDİ

Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığında işadamları ve esnaf temsilcileriyle yapılan toplantıya İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Yaşar Güler, Emniyet Genel Müdürü Selami Altınok, Adıyaman Valisi Abdullah Erin ve Belediye Başkanı Hüsrev Kutlu katıldı.

Adıyaman Valisi Abdullah Erin, toplantının açılışında yaptığı konuşmada, Adıyaman'ın 15 Temmuz'dan itibaren birliği ve dirliği ile devletinin yanında olduğunu gösterdiğini söyledi.

15 Temmuz gecesinde ilk saatlerde Adıyaman halkının saat 9,30'dan itibaren sokağa akmasından onur duyduğunu dile getiren Erin, Adıyaman'ın terör örgütlerine prim vermediğini, vatana ve bayrağa sahip çıktığını vurguladı.

Adıyaman'ın işadamları ve girişimcileri yakından işbirliği içerisinde olduklarını anlatan Erin, istihdamı artıran tüm esnaflara teşekkür etti.

Teşvik bölgesini esnafların beklediğini belirten Erin, 6. bölgenin sanayici için çok önemli olduğuna işaret etti.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ise, birbirini anlamanın önemli olduğunu belirterek, bunun özü keşfetmeye kadar gittiğini dile getirdi.

Birlikte olmanın büyük zenginliği ve medeniyet zenginliğinin önemli olduğunu vurgulayan Bakan Soylu, şöyle konuştu:

"Sizler gözlerinden herşeyi anlatan, ifadelerinizle kitaplar yazabilecek bir milletin mensuplarısınız. Çok badirelerden geçtik ama Allah'a şükürler olsun ki, dimdik ayaktayız. Dünyada bir çok istenmeyen olay, etrafımızda ateş çemberi olmasına rağmen ayaktayız. Avrupa'nın nereye gideceği belli olmamasına rağmen istikametimize devam ediyoruz. Hiç bir zaman istikametimizden vazgeçmedik. İstikametinden vazgeçmeyenler sadece siyasi irade değil, milletin ta kendisidir. Seçimlerde kullandığı oyla, gerçekleştirdiği tavırla, bir taraftan başına hangi çorap örülmeye çalışırsa çalışsın, medeniyetten gelen tavır ve birbirini kucaklaması, dinine, milletine, kardeşliğine, gelenek ve göreneğine bağlılığıyla, bu milletin birliğine bağlılığıyla istikametimizden hiç vazgeçmedik. Bu ülke tesadüfler üzerine giden bir ülke değildir. Bu ülke, ortak hedefin ülkesidir. İstiklal mücadelesi de Birinci Boğaz Köprüsü'nün inşaatı da barajların, şehir hastanelerin yapılaması da bu hedefin birer ürünüdür. Marmaray'ı yapmak da ortak fikrin ürünüdür. Bu memleketi bir tesadüfler zinciriyle yönetildiğini zennedenler, yanılırlar. Siyaset yapanlar da biliniz ki milletimizin ve memleketimizin değerlerine sahiplerse, millet tarafından tutulur, sevilir ve unutulmazlar. 300-500 yıl geçmesine rağmen halen namazlarımızda millet ve şükranla yad ettiğimiz insanlar da böyledir. Her kim olursa millet muteber şekilde hizmet ediyorsanız biliniz ki nesillerden nesile giden bir hizmeti akıllara kazırsınız. Çünkü bu ülke vefa sahibidir. Türkiye'nin bir istikameti var ve elbetteki bu istikametin muhalefeti olacak. Elbetteki böyle olmaz, böyle yapın diyenler olacak, bunları elbetteki demokrasi adına, çoğulculuk adına doğru kabul ediyoruz. Ama ülkemizin yarınlarına tutucu tutum ortaya koymak, iftira atmak, doğruyu yanlış şekilde anlatmak ve provokasyonlara alet etmek bunun dışındadır"

"Bu ülkenin ayağa kalkmasını, zenginleşmesini istemiyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar, ne isterlerse istesenler, hangi engeli koyarlarsa koysunlar, ayağımıza hangi çelmeyi takarlarsa taksınlar kendi arabamızı da üreteceğiz, kendi uçağımızı da yapacağız, 25 bin dolar gelir hedefine de çatlasalar da patlasalar da ulaşacağız. Umudumuz, geleceğimiz açık" diye açıklamada bulunan Bakan Soylu, şunları kaydetti:

"İçinde bulunduğumuz mevcut sistemin sıkıntılarını hep beraber yaşadık ama artık Türkiye yeni sistem sürecine giriyor. Bu sistemin adı cumhurbaşkanlığı sistemidir, doğru ama bu sistemin dayandığı yer millettir. Bu sistem, anahtarın millette olduğu bir sistemdir. Hep şu ortaya konulmadı mı? Siyaset çok kavga ediyor, siyaset kendi içinde çok kavga üretiliyor. Bunu bu sistemi kurgulayanlar sağladı. Böyle istediler. Çünkü istediler ki siyaset çözüm öneri üretmesin, çocuklarımız siyasetçi olmasın istediler, kendi içerisinde kavga üretsin, oyalansın. Şimdi ne olacak? 50'nin üzerini alan iktidar olacak. AK Parti siyasi hayatına yüzde 36 ile başladı. O günden bu yana yüzde 14-15 fazla oy verenler olduğu için AK Parti ayakta. 'AK Parti, küçük olsun bizim olsun, kendi küçük iktidarımı yöneteyim' deseydi, yüzde 36'nın üzerine mi çıkardı? Tabii ki aşağı inerdi. Ben dahil olmak üzere bir çok kişiyi sistemin içine kattı. AK Parti içerisinde olmayan bir çok kişi sistemin içerisine alarak toplumun tüm kesimlerine mesaj verdi. Gerginliği azaltmak için en azından kendi içerisinde azaltmak için çabalayan bir irade ortaya koydu. Ama bunu sisteme taşımadığınız sürece bir anlamı olmazdı. CHP ne yaptı? Nasıl ki AK Parti'ye yönelik tespitimi söylemişsem, aynı tespiti CHP'ye de söylerim. Çok net, 'nasılsa 24-25 alıyorum, bazı milletvekilimi Meclise taşıyorum, ben söylüyorum ama üretmiyorum.' Şimdi öyle değil. Ötekisine de ihtiyacı olan, bir takım ittifaklarla 25'i 50'ye taşıyabilecek irade gerekiyor. Bir takım ittifakla tam da onların söylediği gibi kutuplaşmaları değil tam tersine ittifakın, birliğin ve beraberliğin olabileceği yepyeni bir dönem başlıyor. Bu sistemin eski sistemin değil, birlik, beraberlik, uzlaşmanın herkesin bulunduğu yerden bir adım ileri veya geriye gidebileceği bir anlayış olacak. Cumhurbaşkanlığının yürütmeyi yaparken parlementoya karşı da sorumlu bir anlayışı olacak. Yasaların Meclisten çıkabileceği bir anlayış olacak.18-19 yaşında insan milletvekili olabilir mi diyorlar. Bizim bu coğrafyadaki en büyük zenginliğimiz ne? Tabii ki gençliğimiz. Türkiye'de genç nüfusu sistemin içerisine koymamız lazım. Çünkü yenilikleri ve gençliğin dinamizmini sistemimizde hissetmemiz lazım. Hem siyasetin hem iş dünyası ve ticaretin sistemin içerisinde olması, en önemli avantajımız olacak. Kanun Hükmündeki Kararnamelere bazen ihtiyaç duyabiliyoruz. Bugün biz terörle mücadele ediyoruz. Anında çıkarmamız gereken yasalara ihtiyaç duyabiliyoruz. Meclis'e getirilecek, yine tartışılacak ama bunu sağlayabilecek bir mekanizmamız bugün yok. Kanun Hükmündeki Kararnamelere bazen ihtiyaç duyabiliyoruz. Bugün biz terörle mücadele ediyoruz. Anında çıkarmamız gereken yasalara ihtiyaç duyabiliyoruz. Meclis'e getirilecek, yine tartışılacak ama bunu sağlayabilecek bir mekanizmamız bugün yok. Bu mekanizmayı Meclis'e götüreceksiniz. 20 bin korucunun gençleşmesi lazım. Ortalama yaş 42, 50 ila 55 yaş arasında yaklaşık 12 bin korucu var. Çok doğal olarak diyorlar ki biz sahada artık çok verimli olamıyoruz, bilgi tecrübemizle verimli olabiliriz. Şimdi yaklaşık 21 bin korucumuz emekli oluyor. Yerine yeni 21 bin korucu, yine kendi ailelerinden olmak suretiyle 42 olan ortalamayı 31'e düşüreceğiz. Böylelikle daha etkin mücadele edebileceğiz. Bu ülkede ezanın semalarda inlemesini engelleyemezsiniz diyen bir anlayış var. 15 Temmuz'da o yüzden başarılı olduk. 15 Temmuz'daki mücadele her birimizin benliğinden çıkan bir mücadeledir. Hiçbirimizin kuvveti o kadar yoktu. Kimse kendi hevesine, gücüne güvenmesin. 15 Temmuz'da mağdur ve mazlumlara elini uzatan millete Cenab-ı Allah'ın inayetidir, milletin kalbine soktuğu cesarettir. Biz doğru yoldan ayrılmayıp, hedefimize yürüyeceğiz. Birçok iftira, badire ve provokasyon görebilirsiniz. Bu dönemde sahte kahramanlar, FETÖ artıklarını görebilirsiniz. Bu millete 15 Temmuz'da diz çökertemeyenler, güya hürriyet kahramanı ve milli irade kahramanlarıymış. Biz kimin ne mal olduğunu, kimin hangi sınavda nasıl sindiğini, pustuğunu, kimin demokrasiyle ilgili ne yaptığını veya yapmadığını çok iyi biliyoruz. Sadece ağzımızı açtırmasınlar. Çok net söylüyorum, bu millet çok sahte kahraman gördü, çok yalancı kahraman gördü. Bir de millet sevdalılarını, cenazelerin nasıl kalktığını hep beraber gördük. Akif'in cenazesinin nasıl kalktığını gören yok, sahipsiz gelmişti Fatih Camisi'nin avlusuna. 10 binlerce insan Akif'i tutabilmek, cenazesine dokunabilmek için neredeyse birbirlerini parçaladı. Bu millet ariftir, asil bir millettir. Bizim birbirimize olan tutkunluğumuz devam ettiği sürece hiçbir şekilde onların istedikleri yerine gelmez"

- TÜTÜNÜ BİLEN BİR İNSANIM

Adıyaman tütününe de değinen Soylu, "Benim derdim tütünle değil, terörle. Tütünün sizler için ne ifade ettiğini bilen bir kardeşinizim. Geçen günlerde bir toplantıya katılmıştım, orda bir söz söyledim, kaçak tütünle ilgili bahsettim mesele kaçak tütünle değil, benim meselem terörle. Şu ellerim zifir görmüş, ellerdir. İstanbul'da büyüdüm doğru, annem Bafralıdır. Bafra bir tütün diyarıdır. Tütün başka bişeydir, onun neyi ifade ettiğini sabahın 4'de tütün dikmenin ne demek olduğunu, o insanların hangi hassasiyetle o tarlalara gittiğini orada çıkan hikayeleri orda söylenenleri çocukluktan beri çok iyi bilen biriyim. Bu içinde bulunduğunuz meseleden bu işi çekip çıkartmak sizi rahata erdimektir."


Kaynak : PHA
AdminAdmin